ويكيبيديا

    "potansiyeli" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • إمكانيات
        
    • الإمكانيات
        
    • إمكانية
        
    • الإمكانية
        
    • القدرة
        
    • امكانيات
        
    • الإمكانات
        
    • المحتملة
        
    • إحتمالية
        
    • احتمالية
        
    • القدرات
        
    • امكانات
        
    • إمكانات
        
    • إمكانيّات
        
    • الجهد
        
    Yani sanal gerçekliğin potansiyeli devasadır. TED ولذا فإن إمكانيات الواقع الإفتراضي هائلة.
    Ve Whipper, boynu yeterince gergin, ama ondaki potansiyeli görebilirsin. Harika olacak. Open Subtitles رقبة ويبر ضيقة جداً الآن لكن لها من الإمكانيات ما تجعلها مثالية
    Çevresel koşullara bağlı olarak çoğu kristalin birçok geometrik şekli oluşturma potansiyeli vardır. TED تبعًا للظروف البيئية، معظم البلورات لديها إمكانية لتتخذ أشكالًا هندسية متعددة.
    Şimdi ünversitesi sayesinde Jomia'nın onlarca Jomo'ya yardım etme potansiyeli var. TED الآن، خلال هذه الجامعة، لدى جوميا الإمكانية في مساعدة عدد كبير مثل جومو.
    Tek başına akıl, bizlere en azından Formlar'ı düşünebilme potansiyeli sağlar. TED وحده على الأقل يوفّر لنا القدرة على التفكر في العالم المثالي.
    Ve kursun bu kısmına da XFaktörü adını vermişti, İNSAN AZMİNİN POTANSİYELİ. TED وقام بتسمية هذا الجزء من المادة "العامل X" امكانيات قوة ارادة الانسان
    Ama Afrika sanayisi bir büyümeye başladı mı, muazzam bir potansiyeli var. TED ولكن بمجرد أن تبدأ الصناعة الأفريقية في التوسع، فإن الإمكانات ستصبح هائلة.
    Dahası, Afrika'nın yırtıcı kuş turizminde, dünyaya liderlik etmek için çok büyük bir potansiyeli var. TED وعلاوة على ذلك، هناك إمكانيات هائلة تجعل من إفريقيا رائدة في مجال سياحة الطيور في العالم.
    Ve bu kişinin bizim mesajımızın boyutlarını aktarmak için mükemmel bir potansiyeli vardı ister vahşi hayatı korumak için olsun isterse sağlık mevzularında olsun. TED وكان هذا الشخص لديه إمكانيات لا تصدق لنشر جوانب رسالتنا، سواء كان ذلك يتعلق بحفظ الحياة البرية أو الوقاية الصحية.
    İnsanlığın potansiyeli. Oma'nın benim içimde gördüğüyle aynısı. Open Subtitles إمكانيات الجنس البشري هذا نفس الشيء الذي رأته أوما فيّ
    Kazı yapıyorum, potansiyeli maksimize etmeye, mümkün olduğunca çok şey ortaya çıkarmaya çalışıyorum ve kendi çalışmamda sergiliyorum. TED أنا أُنَقِّب وأحاول تضخيم الإمكانيات وأن أكتشف بقدر ما أستطيع وأظهر ذلك ضمن عملي الخاص.
    Bağırsak solucanlarının tam olarak yaptığı şey ise potansiyeli kısıtlamak. TED ما تفعله الديدان المعوية، حقًا، هو الحد من الإمكانيات.
    Beklenmedik insan yaratıcılığını koruma potansiyeli var. TED لديها إمكانية تعزيز الابداع البشري الجديد.
    Bu projenin potansiyeli beni gerçekten çok heyecanladırıyor. TED فأنا متحمسة حقًا بشأن إمكانية هذا المشروع.
    Yani hayal gücüne ihtiyacım var ve potansiyeli göreceksin. Open Subtitles لذا أنا سوف أحتاجك فقط لإستخدام خيالك وسوف ترى الإمكانية
    Ve insanlarda, başkalarının fark edemediği potansiyeli görebilirdi. Open Subtitles ورأت الإمكانية في الناس والتي فشل الآخرون في تمييزها
    Bu teknolojinin büyük çapta sosyal faydası olmakla birlikte zarar verme potansiyeli de var. TED كما أن لهذه التكنولوجيا القدرة على تحقيق فوائد إجتماعية عظيمة، فهي أيضاً لديها القدرة على عمل السوء.
    Ama bence uzun süre potansiyeli var ve-ve, annemin hayali. Open Subtitles هل رأيتي اخر مبيعات المجله؟ اعلم ذالك ولكن لدينا امكانيات ذات باع طويل وهو حلم والدتي
    Bizim umudumuz ise daha çok üniversitenin, okulun ve öğretmenin tam potansiyeli fark etmek için teknoloji firmalarıyla iş birliği yapacak olması. TED لذلك فأملنا أن المزيد من الجامعات و المدارس و المعلمين سيتعاونوا مع شركات التكنولوجيا لتحقيق هذه الإمكانات الكاملة.
    Eğitim potansiyeli, sizin gibi yaratıcı insanlar tarafından kullanıma hazır bir şekilde orada bekliyor. TED الفائدة التعليمية المحتملة موجودة تنتظر أن تُلمس من قبل أشخاص مبدعين مثلكم.
    Yalnızca tıbbın geleceği değil Tanrının olmadığı bir dünya potansiyeli. Open Subtitles ليس مُجرد مستقبل الطب لكن إحتمالية وجود عالم بدون الرب
    Bu yüzden süper zeka potansiyeli, madde boyutunda uykudadır, tıpkı atomun gücünün insanlık tarihi boyunca uykuda olup, 1945'e kadar sabırla orada beklemesi gibi. TED ومن ثم فإن احتمالية الذكاء الصناعي تظل كامنه في المادة، وهذا الأمر أشبه بالذرة الكامنة عبر التاريخ البشرية، والتي انتظرت بصبر حتى عام 1945.
    Devlet destekli, fiziksel potansiyeli geliştirmek için, deneysel hiper-katalizör üzerinde çalışıyorlar. Open Subtitles برنامج تموله الحكومة لتعزيز القدرات الجسدية عبر نوع من المحفزات الفائقة
    Bunun çok sayıdaki seviyede sınırsız bir potansiyeli var en az önem arz edeni ise kâr durumu. Open Subtitles أو يمكننا القيام وتعويضها هذه لديها امكانات غير محدودة على أى عدد من المستويات ليس أقلها الذي هو الربحية
    Madagaskar'da altı tür daha var ve bu bitkinin gerçek potansiyeli nedir tam olarak bilemiyoruz, fakat tam olarak bildiğimiz şey, soyunun tükenmesinin söz konusu olduğu. TED لدينا 6 أنواع أخرى بمدغشقر، ولا نعرف ما هي إمكانات تلك النبتة، ولكن ما نعرفه هو أن الحياة النباتية هي مهددة بالانقراض.
    Ama belli ki, bu binada yaşayan birinin potansiyeli var. Open Subtitles ولكن من الواضح، أنّ أحدًا يعيشُ في هذا المبنى، لديهِ إمكانيّات.
    Burada hareket için bilgi kodlaması yapan aksiyon potansiyeli görüyoruz. TED حسناً. فها قد رأينا فعل الجهد وهو يشفر معلومات للحركة.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد