| Otelin parkında, bir rakunla bir keseli sıçan, yarım paket patates kızartması için kavga etti. | Open Subtitles | راكون تشاجر مع أبوسوم" "بشأن نصف كيس من البطاطا المقليّة "في مرأب الموتيل" |
| - O gerçek bir çalışma bile değil. Elinde laptop ve evcil rakunla takılan iki öğrenci sadece. | Open Subtitles | إنهما فقط شخصان مع كمبيوتر و راكون. |
| rakunla dolu burası! | Open Subtitles | لا يمكننا الإقامة هنا فالمكان مليء بحيوانات الراكون |
| Önemli değil, içinde yaşayan hamile rakunla kanka sayılırız. | Open Subtitles | لا بأس أنا صديقة جيدة مع حيوان الراكون الحامل التي تعيش هناك |
| Aynı bir rakunla el ele tutuşmak gibi. | Open Subtitles | أشعر وكأنني ذاهب ثابتة مع الراكون. |
| Ben sadece, rakunla küçük bir sorun yaşadım. | Open Subtitles | لقد كان لدي مشكلة مع الراكون |