Sonrasında tek bildiğim reklam kaldırıldığı. Hem de hiçbir açıklama olmadan. | TED | وآخر شئ أعلمه، هو أن الإعلان قد أختفى. بدون أي توضيح. |
Buna bakınca "Müthiş araba" dememiz gerekirdi, "Müthiş reklam" değil. Ben güldüm. | Open Subtitles | من المفترض أن ترى هذا وتقول إنها سيارة رائعة, لا إعلان رائع |
reklam maskotları şehri yakıp yıkarken şehirde panik havası hüküm sürüyor. | Open Subtitles | الهلع سيطر على سبرنقفيلد كعملاق يهيج الإعلانات جالبة الحظ خلال المدينة |
Bak, bunlar reklam ajansı çalışanları. Burada epey para harcarlar. | Open Subtitles | انظري, هؤلاء وكلاء إعلانات إنهم يصرفون الكثير من المال هنا |
Savuracak parası çok, ayrıca otel için de iyi reklam. | Open Subtitles | لديه مال وفير ليصرفه هكذا، كما أنها دعاية جيدة للفندق |
Bu reklam, zaten çokça içki içen çocuklar için yapılmıştı. | Open Subtitles | كان هذا الإعلان موجهاً للأطفال . الذين بالفعل يشربون بكثرة |
Şu an biraz meşgul. Bu reklam 1 Eylül'de televizyonda oynamak zorunda. | Open Subtitles | هذا الإعلان يجب أن يعرض على التلفاز بحلول الأول من شهر سبتمبر |
Bu reklam için İngiltere'deki en iyi grafik şirketine 700,000 dolar para verildi. | Open Subtitles | أفضل شركة رسومات في المملكة المتحدة حصلت على 700 ألف دولار لعمل الإعلان. |
Bu, şey-- Orospular için reklam yapan gazete değil mi. Şey...evet. | Open Subtitles | الورقة التي تحتوي إعلان العاهرات والتي وكتب عليها شيء عن الفتيات |
Şartnameli bir reklam filmi çekmek bu sene yeni işlere asılmamızı engelleyecektir. | Open Subtitles | إعلان بمواصفات عالية سوف يلتهم طاقتنا لبدء أي مشاريع جديدة هذه السنة |
Amazon'da bir reklam görmek yerine, New York Times Kitap İncelemesi'ndeki dükkanı görüyorsunuz. | TED | لذا فبدلًا من مشاهدة إعلان لشركة أمازون، ترون المتجر، لنقل، في صحيفة نيويورك تايمز لنقد كتاب. |
Hayal edebileceğin her yere reklam koyduk ve satürasyon noktasına geldik. | Open Subtitles | لقد نشرنا الإعلانات في كل مكان ولقد وصلنا إلى مرحلة التشبّع |
reklam alanı için. All Saints'in yüzü olmak istediğinizi söylemiştiniz. | Open Subtitles | مساحة الإعلانات لقد قلت بأنك تريد أن تصبح في الواجهة |
Ama ben geri dönüp ambulansı yoldaki reklam panosunun arkasında bıraktım. | Open Subtitles | ولكني عُدتُ بكِ هنا وتركت سيارة الإسعاف خلف لافتة إعلانات بالطريق |
Ve buradan reklam eşliğinde ücretsiz Google hayata geldi, reklamlarla Facebook geldi. | TED | لذلك فان شركة غوغل وُلدت مجانية لكن مع إعلانات. فيسبوك أيضاً، مجاني مع إعلانات. |
Pekala, hakim olmak, bazen reklam arası olmadan trajik realite programlarını izlemeye benziyor, sezon finali olmadan. | TED | الآن، كوني قاضية هو أحياناً كمن يمتلك كرسي إحتياطي في عرض واقعي مأساوي لا تعترضه أية فترات دعاية ولا عرض نهائي للموسم. |
- Afrikalı Amerikan kitlesini hedef alan yeni bir reklam kampanyası önerisi getiriyorum. | Open Subtitles | أقترح حملة إعلانية جديدة لتقسيم الخمور سنعرض في السوف خمور من أصل إفريقي. |
Ve hiç de kötü bir proje değil, konuştuğumuz neredeyse tüm reklam ajansları müşterilerine bu projede yer almamalarını tavsiye etti. | TED | وهذا ليس سيئا للمشروع، وتقريبا كل الوكالات الإعلانية تحدثنا إليها نصح موكليهم الى عدم المشاركة. |
Seni bok herif, bizim yayınımızda reklam mı satıyorsun ? | Open Subtitles | ايها الحقير , هل تسوق الاعلانات فى وقت برنامجنا ؟ |
İngiltere'den gelmişti, ve bir zamanlar bir reklam filminde oynarken tanıştığı bir kadınla evlenmişti. | TED | هو من بريطانيا، وكان متزوجاً من قبل من امرأة التقى بها بعد وضعه إعلاناً عن برج الجدي. |
Ve işte reklam bu şekilde dünyayı gezdi; Almanya reklamda ufak tefek bir değişiklik yaptı. | TED | هكذا انتشر الاعلان حول العالم, الألمان عملوا تغييرا بسيطا في الاعلان. |
Yılda 20 milyar dolar. Çoğu çocuğun gördüğü 10.000 reklam. | TED | عشرون بليون سنوياً , عشرة آلاف اعلان يراه غالب الأطفال |
Beş reklam filmim ve 'Yaşamdan Günler' dizisinde konuk oyunculuğum var. | Open Subtitles | خمس اعلانات و ظهور متكرر في مسلسل دايز أوف أور لايفز |
Dostum, sen de bizim kadar göz önündesin, şirketler reklam için bize eşyalar veriyor. | Open Subtitles | ماذا تعني؟ يا رجل ، متى أنت تكون محط أنظارِ الناس تكون الشركات تُعطيك مادة فقط للدعاية والإعلانِ |
Amerikan Gezici Yazarlar Birliği'nden. Bay Kemp reklam broşürümüzü hazırlayacak. | Open Subtitles | من جمعية الرحالة الأمريكين السيد كيمب يحضر لنا نشرتنا الدعائية |
Bu sitelerden bazıları bütün bunun bir reklam numarası olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | بعض من هذه المواقع الإلكترونية ترى أن الأمر برمّته حيلة دعائية |