Kim olduğunu söylememem gerekiyor, ama çok hoş, çıtı pıtı biriydi. | Open Subtitles | لَستُ مُفتَرَضَ لقَول الذي، لَكنَّها متأكّدةَ كَانتْ a عدد صَغير جميل. |
Bunu söylememem gerektiğini biliyorum, ama bir yerde hata yapmış olabilirim. | Open Subtitles | l يَعْرفُ l'm لَيسَ مُفتَرَضَ لقَول هذا، لكن l could've شَدَّ في مكان ما. |
Evet. söylememem için söz verdirdi. Şaka yaptığını söyledi. | Open Subtitles | جعلتني أقطع وعداً ألا أبوح بذلك، كان مفترضاً أن تكون مزحة |
Bak, babam hiçbir şey söylememem için bana yemin ettirdi. | Open Subtitles | انظري, أبي جعلني أوعده على عدم قول أي شيء |
Babana neden söylememem gerektiğini çok güzel açıklıyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تجعلينها حالة جيدة لكي لا أخبر والدك |
Eğer gerçekten bilmiyorsan, sana söylememem daha hayırlı olur. | Open Subtitles | إذا كنت لا تعلمين حقاً, سيكون من الآمن أن لا أخبرك. |
Hiç bir şey söylememem gerekirdi. Biliyordum. | Open Subtitles | كنت أعلم بأن عليّ أن لا أقول شيئاً، كنت أعلم |
Aslında bu engellemeye söylememem için bir konuşmama emri de var. | Open Subtitles | .. و هناك تعهدٌ آخر بألا أخبر أحد بشأن الإنذار بالإبتعاد |
Evet? Bunu söylememem gerekirdi. Başka soru sormayın! | Open Subtitles | كان يجب ألا أقول ذلك لا تسألوا مزيداً من الأسئلة. |
Şimdi mahkemeye gitmem ve hiç yalan söylememem gerekiyor. | Open Subtitles | الآن لا بد لي من الذهاب إلى المحكمة ولا أقول أي الأكاذيب. |
Muhtemelen bunu size söylememem gerekiyor ama depodaki çoğu kişi birden çok işte çalışıyor. | Open Subtitles | على الأرجح لا يجب أن أخبركما بهذا لكن الكثير من الرجال بالمستودع يعملون بوظائف متعددة، لذا.. |
Bir şey söylememem gerekiyordu ama pembe dizilerde olayları uzatmalarından nefret ediyorum. | Open Subtitles | ! نعم! الآن أنا لَمْ أُفتَرضْ لقَول أيّ شئِ... |
O siyah doktor da bir şey söylememem için bana 10 dolar verdi. | Open Subtitles | وأعطاني الطبيب الأسمر10 دولارات حتى لا أبوح بالأمر |
söylememem mi gerekiyordu bunu? | Open Subtitles | هل كان من المفترض ألا أبوح بمثل ذلك الكلام ؟ |
Sana açıklamak üzere olduğum şeyi söylememem gerek. | Open Subtitles | ما سوف أبوح به إليك ليس علي أن أخبرك به |
- söylememem gerekirdi. | Open Subtitles | لا عليك. ما كان ينبغي لي قول أي شيء. |
Kimseye söylememem lazım ama biraz yardım işime çok yarardı. | Open Subtitles | حسناً أنا من المفترض أن لا أخبر أحداً ولكنني أستطيع الحصول على بعض المساعده |
Sana söylememem için yemin ettirdi. | Open Subtitles | لقد جعلتني أقسم بأن لا أخبرك. أنا آسف. |
Biliyorum bunu söylememem gerek ama nefes alırken diğer tüm bebeklerden daha fazla ses çıkartıyor. | Open Subtitles | أتعرف ربما يجب أن لا أقول هذا لكنها أفضل تركيزاً في التنفس من هؤلاء المهرجين |
Annem kimseye söylememem için söz verdirtmişti o yüzden sen de bana söz ver, tamam mı? | Open Subtitles | لكن جعلتني أعدها بأن لا أخبر أحد ، و الآن يجب عليك بأن تعدني بعدم إخبار أي شخص ، حسناً ؟ |
Belki de bunu söylememem gerekirdi. | Open Subtitles | ربما كان يجب علىّ ألا أقول ذلك |
Kendimi biraz kötü hissediyorum çünkü Paula'a söylememem gereken konulardan bahsettim, fakat... | Open Subtitles | أشعر بالسوء لأنني لمحت لبولا أنني لن أقول أي شيء |
Sana söylememem gereken bir şeyi söylemek zorundayım. | Open Subtitles | علي أن أخبرك أمراً و على الأرجح لا ينبغي علي ذلك |