Hayat sürprizlerle doludur ancak en büyük sürpriz bitmek zorunda olmamasıdır. | Open Subtitles | الحياة مليئة بالمفاجآت ولكن أعظم المفاجآت أن هذا لا ينتهي ابدا |
Ama sonuç ne olursa olsun, emin olduğum bir şey var: Yolculuk sürprizlerle dolu olacak. | TED | ولكن في كلتا الحالتين, هنالك شيء واحد انا متأكد منه: ستكون الرحلة مليئة بالمفاجآت. |
Öylesine çok sürprizlerle dolusun ki, Nutkum tutuldu. | Open Subtitles | أنتِ مليئة بالمفاجآت.. أنا غير قادرة على الكلام |
sürprizlerle dolu donuk gibi görünüyor, ama ışığa tutulduğunda bir yıldız gibi parlayacaktır. | Open Subtitles | ورغم ذلك مليئة بالمفاجئات قد تبدو مملة لكن بالقليل من الضوء ستتوهج كنجمة. |
Evet, çocukluğum harika geçiyordu. Ama hayat sürprizlerle doludur. | Open Subtitles | كانت طفولتى رائعة، ولكن الحياة مليئة بالمفاجأت. |
Cidden, sürprizlerle aram pek iyi değildir. | Open Subtitles | بجدية لست متعودا على المفاجئات حتى وأنا طفل |
ve söylemek istediğim şeyin sürprizlerle, ölümle, davalarla ve cerrahlarla ilgisi yok. | Open Subtitles | ليس لها علاقة بالمفاجآت أو الموت أو القضايا أو حتى الجراحين |
Ama ormanaltında yaşam sürprizlerle doludur. | Open Subtitles | لكن عالم الكائنات الصّغيرة مليء بالمفاجآت. |
Evet şey, bizim Jacks'imiz sürprizlerle doludur. | Open Subtitles | اممم , بالطبع هذه هي جاكس مليئة بالمفاجآت |
Bayılacaksınız! Film yaptığımız yer, sürprizlerle dolu. | Open Subtitles | سوف تحبون أين سنصور الفيلم إنه مكان مليء بالمفاجآت |
Uzay zaman sürekliliği böyle bir şeydir. sürprizlerle doludur. | Open Subtitles | وهذا هو البعد الآخر للزمن مليء بالمفاجآت |
Takım arkadaşlarımızdan biri kayıp. Bu ev sürprizlerle dolu olduğunu bize ispatladı. Daha önce böyle bir şey görmemiştik. | Open Subtitles | هذا المنزل اثبت أنه مليء بالمفاجآت ولم نر اي شيء يشبهه |
Bölmek istemezdim ama bugün sürprizlerle dolu bir gün oldu. | Open Subtitles | أكره المقاطعة، لكن اليوم حافل بالمفاجآت. |
Dünya sürprizlerle doludur. Biri önlem almalı. | Open Subtitles | العالم مليء بالمفاجئات يجب ان تتخذ الاساليب الوقائية |
Bazı insanlar bir ilişkinin sürekli sürprizlerle dolu olmasını isterler. | Open Subtitles | بعض الناس يردن علاقات تكون مليئة بالمفاجئات |
- Sürpriz. Benim babam bu işte. Daima sürprizlerle doludur. | Open Subtitles | ـ مفاجئة ـ هذا هو أبى ،ملئ بالمفاجئات دائما |
Bugün sürprizlerle doluyum. | Open Subtitles | اعتقد انك ستجدينني مليء بالمفاجأت الليلة |
Bugün sürprizlerle doluyum. | Open Subtitles | اعتقد انك ستجدينني مليء بالمفاجأت الليلة |
Okyanusun sürprizlerle dolu olduğunu söylemek için buradayım. | TED | وأنا هنا لأخبركم أن المحيط يحتوي على العديد من المفاجآت. |
Bu süreçte bazı sürprizlerle karşılaşıyoruz. | TED | وخلال هذه العملية، فإننا نتعثر في بعض المفاجآت. |
sürprizlerle dolu bir kadındı. | Open Subtitles | حسناً، إنها لم تكن أبداً تستنفذ المفاجئات. |
Bu tuhaf nehirde bilinmedik sürprizlerle karşılaşabiliriz. | Open Subtitles | تذكّروا، هذا النهر الغريب قد يكون به مفاجئات لا توصَف. |
Hayrın sürprizlerle dolu olduğunu söylerler demek ki, hayallerimiz aslında gerçeğe dönüşebilir. | Open Subtitles | يقولون أن الحياة مليئة بالمفاجات لدرجة أن أحلامنا يمكن أن تتحقق |
- O çocuk daima sürprizlerle doludur. | Open Subtitles | لطالما كان ذلك الفتى مليئًا بالمُفاجئات |