| Birçoğunun sıkıldığını fark ettim. | TED | ولاحظتُ أن الكثير منهم قد بدا عليه الملل. |
| Babam da sadece sıkıcı insanların canlarının sıkıldığını söylerdi. | Open Subtitles | اعتاد أبي القول أنّ الناس المملّين فقط يصيبهم الملل. |
| Babam da sadece sıkıcı insanların canlarının sıkıldığını söylerdi. | Open Subtitles | اعتاد أبي القول أنّ الناس المملّين فقط يصيبهم الملل. |
| - Bisikletten sıkıldığını söylemiştin. | Open Subtitles | هل تريدون الإيعاز لي بشيء ما ؟ لقد قلت انك مللت الدراجة |
| Fakat aslında evli olduğun şişman ihtiyar kadından... artık sıkıldığını söylemeye çalıştığın çok açık. | Open Subtitles | ولكن , من الواضح أنك ما تحاول ان تقوله هو انك مللت فحسب من الدهون , امرأة عجوز التي تزوجتها |
| Bak, bunu duymaktan çok sıkıldığını biliyorum ama aptal gibi davrandığım için çok özür dilerim. | Open Subtitles | اسمعي، انا.. انا اعلم انك مللت من الاستماع لهذا الكلام ، ولكن أنا آسف حقا لاني تصرفت مثل الاحمق. |
| - Grubun sıkıldığını düşünüyor. | Open Subtitles | أنطونى يظن أن المجموعة أصابها الملل |
| Tam tersi. Ben senin sıkıldığını düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننت أنكِ أنتِ من أصـابه الملل |
| senin sıkıldığını düşünüyorum. | Open Subtitles | اعتقد انه قد اصابك الملل |
| Millet, dürüst olun Donna'nın sıkıldığını düşünmüyorsunuz, değil mi? | Open Subtitles | يـا رفـاق ، بصراحة لا تظنون أن (دونـا) أصبهـا الملل ، صح ؟ |
| Şatoda bizimle yaşamaktan sıkıldığını biliyorum ve böylece uzaklara gidip yeni yerler keşfedebilirsin. | Open Subtitles | أنا أفهم أنك مللت من العيش معنا هنا في القلعة وبهذه الطريقة يمكنك ترك المكان واكتشاف أماكن جديدة. |
| Sakın onlara sıkıldığını ve başka şeylere ihtiyacın olduğunu söyleme. | Open Subtitles | لكن لا تكن أحمقا وتخبرهم أنك مللت من من حياة المزرعة... |