ويكيبيديا

    "sıvı" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • السائل
        
    • السوائل
        
    • سوائل
        
    • سائلة
        
    • سائل
        
    • السائلة
        
    • بالسوائل
        
    • سائلاً
        
    • للسوائل
        
    • بسائل
        
    • السائلِ
        
    • بالسائل
        
    • المسال
        
    • المادة
        
    • سائله
        
    sıvı yakıtlara bağımlılığımız, bu salınımları önlemeyi gerçekten zor hale getiriyor. TED يجعل اعتمادنا على الوقود السائل هذه الانبعاثات من الصعب جدًا تجنبها.
    Bir gezegenin yüzeyinde sıvı halde su olması için 3 şey önemlidir: TED هنالك ثلاثة عوامل ضرورية كي يوجد الماء السائل على سطح كوكب ما.
    Tamam, ben sıvı Adam'ın ceketini alıp bir şeyler bulmaya çalışayım. Open Subtitles حسناً سأخذ سترة الرجل السائل لأرى ما أستطيع إيجاده سأحرق هذا
    Aslında düşününce bir nevi sıvı ve tuhaf dokulardan oluşan torbalar gibiyiz, etrafı ince bir deri tabakasıyla kaplı. TED عندما تفكر بالفعل في ذلك، فنحن نوعًا ما مثل أكياس السوائل وبعض الأنسجة الغريبة محاطة بطبقة رفيعة من الجلد.
    Dikkat. Yüzbaşı McIntyre kan ve sıvı değiştirme konusunda konferans verecek. Open Subtitles انتباه سوف يلقي النقيب ماكنتاير محاضرة حول اعطاء السوائل ووجبات الدم
    Hatta burada, yüzeyde sıvı halde su kütleleri bile olabilirdi. Open Subtitles و ربما كان هناك سوائل قائمة من المياه على سطحها
    Yani sıvı suyumuz, organik materyallerimiz ve yüksek ısımız var. TED إذن لدينا, غالبا, مياه سائلة, مواد عضوية و حرارة زائدة.
    SD-6 kasasında duran ve Cole'un almak istediği sıvı vardı ya? Open Subtitles أتتذكرين قارورة السائل التى أرادها كول من قبو الـ إس دي
    Nihayet 15. günde kurtçukların kahverengi bir sıvı içinde yüzdüğünü görebilirsiniz.. Open Subtitles أخيراً في اليوم 15 تلاحظون أن الشرنقات تسبح في السائل البني
    Gerçekten. Artık düzeneği yukarı çıkarmaya yetecek kadar sıvı çeliğimiz var. Open Subtitles لدينا الآن ما يكفي من الفولاذ السائل لنقوم بضخه تحت الحفريات
    Dün gece onu öldüren sıvı nitrojendi, ama midesindeki ülserin sebebi bu değildi. Open Subtitles النيتروجين السائل قتله ليلة أمس، ولكن لم يكن السبب فى تقرح بطانة معدته
    Bunları öksürürerek dışarı atarsın ve gerisi sıvı olarak gelir. Open Subtitles ثم تكحي أنتي هذه الخلايا و يخرج الباقي مثل السائل
    Sorun sentezle ilgiliyse, göğsüne daha fazla sıvı akar ve kalbi sorun çıkartır. Open Subtitles ان كانت مشكلة تصنع المزيد من السائل سيتسرب الى رئتيه و سيفشل قلبه
    Başka insanlarla seks yapıyoruz, ama asla telefon ya da sıvı değişimi yapmıyoruz. Open Subtitles نحظى بممارسة الجنس مع أشخاص آخرين لكننا لا نتبادل السوائل أو أرقام التليفونات
    Hâlâ kan testi sonuçlarını bekliyorum ama ciğerlerinde önemli miktarda sıvı var. Open Subtitles أنا في انتظار للدم وتوإكس. كان هناك الكثير من السوائل في رئتيها.
    Böbreklerimin fonksiyonunu yitirip yitirmediğini bilmek için sıvı giriş çıkışlarımı ölçmeliyim. Open Subtitles أحتاج لقياس السوائل الداخلة و الخارجة لأتأكد ان كليتاي لن تتعطلا
    Panzehiri bulana kadar buradaki sıvı ve tozları rastgele karıştıracağım. Open Subtitles سأقوم بخلط السوائل والمساحيق بشكل عشوائي حتى نحصل على العلاج
    Kurşun seviyesine bakın ve damardan 5 litre sıvı verin. Open Subtitles احسب مستوى الرصاص بدمّه و اعطه 5 لتر سوائل وريدياً
    Yüzeyin kayayı eritebilecek kadar sıcak ve sıvı lav gölleri olduğunu düşünüyoruz. TED نعتقد أن سطحه حارّ بشكل كافٍ لذوبان الصخور وفيه بحيرات حمم سائلة
    Son şovumuzda, pantalonumun içine sıvı nitrojen döktün ve kıçıma çekiçle vurdun. Open Subtitles في آخر الحلقات ، وضعت سائل نتروجين في بنطالي وكسرت حوضي بمطرقة
    Günümüzde bilim insanları, Mars'ın bir zamanlar büyük miktarda sıvı hâlde suyu yüzeyde barındırabilecek kadar sıcak olduğunu düşünüyor. Open Subtitles يعتقد العلماء اليوم أن المريخ كان يوما دافئا بدرجة كافية ليسمح بتدفق كميات كبيرة من المياه السائلة عبر سطحه
    Ona beş miligram morfin ver. sıvı vermeyi sürdürün Open Subtitles لنعطها 5 ملجرام من المورفهين ونمدها بالسوائل
    Hall-Heroult hücresi yüksek sıcaklıklarda çalışır, alüminyum metalini sıvı tutacak kadar yüksek bir sıcaklıkta. TED خلية هال و هيرولت تعمل في درجات حرارة عالية، درجة حرارة عالية بما يكفي لجعل منتج معدن الألمونيوم سائلاً.
    Bedensel sıvı değiş tokuşunun tırmanması, toplumun çökmesinin başlıca nedenlerindendi. Open Subtitles التبادل الكبير للسوائل كان سبباً أساسياً فى انهيار المجتمع
    İki kemiğin arasında eklem sıvısı yani synovial sıvı adında yoğun bir sıvı vardır. Bu sıvıda hiyalüronik asit ve lubrisin gibi uzun nemlendirici moleküller bulunur. TED إن الفراغ بين عظمتين مليئة بسائل لزج سوائل زليلية تحتوي على جزيئات طويلة زيتية مثل حمض الهيالورونيك ولوبريسين
    İletkenlik bobinlerini sıvı helyum soğutuluyor. Open Subtitles السست الموصلة للكهرباء تبرّد بالهليومِ السائلِ.
    Renkli benekleriyle kağıda sarılmış şekerleri severdim ve sıvı şekerle doldurulmuş küçük şişeleri. Open Subtitles كنتُ أحب النقط الملوّنة اللواتي كنّ ملتصقات بالورقة وتلك الزجاجات المملوءة بالسائل الحلو
    Arkadaşınızın ölümüne sebep olan mermide sıvı lateks bulduk. Open Subtitles المادة التي وجدناها على الرصاصة التي قتلت صديقتك كانت الجلد المسال
    Sizin medeni boklarınızdan değil, sarı ve sıvı olanından, şu öldüren cinsten. Open Subtitles ولا أعني القذارة المتمدنة أيضاً لقد كانت المادة الصفراء سائل الشرّ اللعين
    Sonra onu fırına atıp,sıvı demir haline gelinceye kadar ısıtacağım. Open Subtitles ثم احرقها فى نار الفرن واجعلها تذوب حتى تصبح قطعه سائله من المعدن

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد