Erkekçe bir yardıma ihtiyacın olabileceğini düşündüm, bu saçmalığı durdurmanı sağlayacak bir babaya. | Open Subtitles | اعتقدت أنك بحاجة إلى تأثير رجولي تحتاج أباً يجعلك تتوقّف عن هذا الهراء |
Bunlar bundan sonra ne olacağı hakkında tahmin yapmamızı sağlayacak. | Open Subtitles | لذلك ربما يسمح ذلك لنا بتوقع ما سيحدث في المستقبل. |
Bu, çubuğunu bir çok dürtmeden sonra bile hala güzel kalmasını sağlayacak. | Open Subtitles | لأبتاع هذا الغطاء الرائع للعمود، سيجعل العمود يبدو مذهلاً بعد كل وكزة |
Bir diktatör bana iyi bir sağlık imkânı sunamayabilir ama onu sevmemi sağlayacak ve muhalefetten nefret etmemi sağlayacak. | TED | ربما لا يتمكن الديكتاتور من توفير رعاية صحية جيدة لي، ولكن يمكنه أن يجعلني أحبه، وأكره خصمه. |
Bu piçin kimliğini bulmamızı sağlayacak bir şey var mı elimizde? | Open Subtitles | هل نعرف اى شىء يساعدنا فعلياً للتعرف على هذا السافل ؟ |
Yargıçlarımızın güvenliğini kim sağlayacak ve mirasımıza kim sahip çıkacak? | Open Subtitles | من الذي سيكون رقيبا على حكامنا ؟ ومن الذي سيسمح بادارة قدرتنا |
Önce senin tekrar ayağa kalkmanı sağlayacak. | Open Subtitles | في البداية سيجعلك تعاود الوقوف على قدميك |
Bunu aşmamı sağlayacak tek olay yapanın kim olduğunu öğrenmem. | Open Subtitles | الشيء الوَحيد الذي سيجعلني أَمضي هوَ مَعرفةُ مَن فعلَ ذلك |
İnsanları çekecek ve kendilerinin de öngörülü hayırseverler olmalarını sağlayacak daha fazla yola ihtiyacımız var. | TED | إننا بحاجة لطرق أخرى لجعل الناس ينخرطون ويصبحون فاعلي خير بأنفسهم. |
Çünkü bu huzursuzluğunu azaltacak ve daha iyi olmanı sağlayacak. | Open Subtitles | و لكن لماذا نُغرى القدر؟ لأن ذلك سيُخفّض مستوى القلق لديك و سيساعدك على التحسن |
Bunun yerine, diğer birçok insanın da hikayelerini anlatabilmelerini sağlayacak araçlar ortaya atmayla ilgileniyorum, dünya üzerindeki tüm insanlar yani. | TED | بدلاً عن ذلك، أنا مهتم ببناء أدوات تسمح لعدد كبير من الناس الآخرين ليرووا قصصهم، ناس من كل أنحاء العالم. |
Hakkımda ve yaptığım işle ilgili olabildiğince az ama rahatlamanı sağlayacak kadar çok şey anlatacağım. | Open Subtitles | سأخبرك بشكل مختصر حول عملي لكن بقدر ما يجعلك تشعر بالارتيارح من ما نعمل |
Bir sonraki hastayı işe yaramaz biriymiş gibi tedavi etmeden önce iki kez düşünmeni sağlayacak türde bir şey. | Open Subtitles | شئ يجعلك تفكر مرتين قبل أن تعالج المريض التالي بقذارة |
Yüzük, o yüzüğü takması gerekiyor. İçindeki izleme cihazı onu bulmamızı sağlayacak. | Open Subtitles | وذلك الخاتم يجب أن يرتديه دائماً به جهاز تعقب يسمح لنا بمراقبته |
O videoya seçilmemi sağlayacak. Ölmediğim sürece kötü izlenim olmaz. | Open Subtitles | ذلك الفيديو سيجعل مني المرشح ليست بالدعاية السيئة إلا النعي |
Netflix'in değerini gerçekten artıracağım, bu da okullara daha çok yardım etmemi sağlayacak. | TED | الآن أنا أقوم بذلك لأرفع قيمة نيتفليكس، الأمر الذي يجعلني استطيع دفع شيكات أكثر للمدارس |
- O sayı buradan çıkmamızı nasıl sağlayacak? | Open Subtitles | كيف يمكن ان يساعدنا هذا علي الخروج من هنا؟ |
Kalite kontrol işini evinden yapmasını sağlayacak. | Open Subtitles | سيسمح ذلك لمفتش أمننا أن يؤدي واجباته من بيته |
Öyle bir şey ki beni çok sevmeni sağlayacak hayatımın sonuna kadar beni her gün kucaklayacaksın. | Open Subtitles | لقد أحضرت لك شيئاً سيجعلك تحبنى كثيراً سترغب فى عناقى للأبد |
O zaman çek dönecek ama birkaç gün rahat kalmamı sağlayacak. | Open Subtitles | إذاً سوف يُرَد علي, و لكنه سيجعلني أعيش بضعة أيام بسلام |
Peki, tartışmaların, olumlu bir şeylere yol açmasını sağlayacak nasıl yollar bulabiliriz? | TED | فكيف يمكننا أن نجد طرق لجعل المناقشات تثمر بشيء إيجابي؟ |
Eminim o kaşıntıyı kaçırmanı sağlayacak bir şey bulabilirim. | Open Subtitles | لابأس , انا متأكد أني سأجد شيئاً سيساعدك للتخلص من الحكة |
Bunları aktif hale geçirecek yani program aracılığı ile bu parçaların kıvrılabilmesini sağlayacak enerjiye de ihtiyacımız olacak. | TED | نحتاج إلى طاقة تمكن من تفعيل ذلك، تسمح للأجزاء بأن تنكمش انطلاقا من البرنامج. |
Facebook şimdi uygun bir dille yazılmış, Laura'ya bu fotoğrafın beni nasıl hissettirdiğini açıklamamı sağlayacak bir metin sunuyor. | TED | قُدمت لي لغة مقترحة خاصة تساعدني على التواصل مع لورا كيف تجعلني الصورة أشعر. |
Burada gücünü toplamanı sağlayacak hiç taş yuvamız yok ama hoş geldin. | Open Subtitles | نحن ليس لدينا هنا صخور لجعلك ِ أقوى , لكن مرحبا بك |
Arabama gidip adliyeyi arayıp... evinizi aramamı sağlayacak bir kaç parça kağıt çıkarttırabilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن أذهب إلى سيّارتي، أنادي المحكمة المحلّيّة و أحصل على قطعة الورق الّتي ستجعلك تدخلني بيتك |
Bu taslağın içinde bir şeyler olmalı, onların bu filmi yapmalarını istemelerini sağlayacak, küçük bir ölçü olsa bile. | Open Subtitles | في هذا المشروع , لابد أن يكون هناك شيء سيجعلهم يريدون القيام بهذا الفيلم حتى لو كان في جدول |