* Çok memnun oldum. Doktorun bizden sakladığı şu büsküviye bak. | Open Subtitles | ـ أنظروا إلى البسكويت الذي يخفيه الدكتور عنا ـ |
Her arazinin bir mezar sakladığı bir ülke, milyonlarca insanın 20. yüzyılda sürüldüğü ya da öldürüldüğü bir yer. | TED | الارض حيث كل حقل يخفي قبرا حيث الملايين من الناس هجرو او قتلوا في القرن العشرين |
Oda arkadaşınızın, niçin bunu odasında sakladığı hakkında bir fikriniz var mı? | Open Subtitles | هل لديك فكرة لماذا شريكة غرفتك تخفي هذا في حجرتها يا آنسة بيل؟ |
Çalıştığı bir bölüm var mıydı? Ya da aletlerini sakladığı bir yer? | Open Subtitles | هل كان لديه مكان يعمل به مكان يحتفظ فيه بأدواته ؟ |
-Doktor bu konuda yalan söylemişse, acaba sakladığı daha başka neler var? | Open Subtitles | إذاً إن كانت الطبيبة الصالحة تكذب فما الذي تخفيه أيضاً عنّا ؟ |
Teslim olmak yerine sakladığı el bombasını patlattı. | Open Subtitles | و بدلاً من أن يسلم نفسة حياً فقد فجر قنبلة كان قد أخفاها فى سترتة |
sakladığı bir şey olmayan biri için, hakkında öğreneceğim şeyler konusunda fazla endişelisin. | Open Subtitles | بالنسبه لشخص ليس لديه ما يخفيه تبدين قلقه للغايه عن ما يعرفه الأخرون عنكِ |
Şimdiye kadar sakladığı her neyse biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | مهما يكن الذي يخفيه كل هذه المدة أنت تعرفين، أليس كذلك؟ |
Şimdiye kadar sakladığı her neyse biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | مهما يكن الذي يخفيه كل هذه المدة أنت تعرفين، أليس كذلك؟ |
Ganimetlerini sakladığı kasanın aynısı. | Open Subtitles | إنها مماثلة إلى الخزنة التي يخفي فيها ما يسلبه. |
Metron'u araştıracağım, babamın meşhur cesetleri sakladığı yeri. | Open Subtitles | سأراجع أمر مترون وأرى أين يخفي أبي أسراره |
Victoria'nın sizden sır gibi sakladığı bütün o muhteşem kızlar burada. | Open Subtitles | نحضر لك كل السيدات تلك فيكتوريا تخفي سراً كبيراً |
Ama birşeyler sakladığı çok açıktı, ve sanırım sen de saklıyorsun. | Open Subtitles | لكن كان واضحاً أنها تخفي شيئاً ما، لذا أفترض أنك تفعل أيضاً |
Bu yüzden o şeyi sakladığı için kendini üstün görmekten artık vazgeçebilirsin. | Open Subtitles | لذا يمكنكِ التوقف عن الشعور بالتعجرف لأنه كان يحتفظ بهذا الشئ |
Değerli müzik aletlerini sakladığı odanın kapısında bir şifre var. | Open Subtitles | ثمة خزينة للباب حيث يحتفظ بآلاته الموسيقية الثمينة |
Ve yaptığında, sakladığı her neyse hepsini gözler önüne sereceğiz. | Open Subtitles | و عندما تفعل و سنقوم بمعرفته أياً كان ما تخفيه |
Oyun bitmiştir... ve sen de kendini sakladığı yere varmışsındır. | Open Subtitles | أنه كنهاية الأمر ثم تصل الى الجزء الذي تخفيه |
Ve canlı olarak yakalanmaktansa, Ceketinde sakladığı el bombasının pimini çekti. | Open Subtitles | و بدلاً من أن يسلم نفسة حياً فقد فجر قنبلة كان قد أخفاها فى سترتة |
Asıl sıradışı olan bilgiyi nasıl sakladığı değil nereye sakladığı. | Open Subtitles | حسنا، الذي غير عادي لا كم أخفى المعلومات، سدني. هو حيث. |
Bir banka soydun ve ortağının parayı sakladığı yeri bulmamızı istiyorsun. | Open Subtitles | لقد سرقت مصرفاً, وتريد مساعدتنا لتجد اين خبأ صديقك المال. |
Bizden sakladığı pahalı çikolataları yerdi. | Open Subtitles | تأكل الحلوى الغالية التي تخفيها عن أعيننا |
Kimsenin sakladığı yok Frank. Askıya assaydın kaybolmazlardı. Onları askıya asmamı söyleme. | Open Subtitles | لا أحد يخبئ مفاتيحك علقها على العلاقة حيث مكانها |
Evrenin sırlarını sakladığı yer, zamanda yolculuk sırlarını bizlere söyleyebilir mi? | Open Subtitles | أين يُخفي الكون الأسرار التي يمكن أن تدلنا على كيفية السفر عبر الزمن ؟ |
Bu Annunzio'nun ofisinde pencerenin arasında sakladığı uğurlu bir Çin objesi. | Open Subtitles | هذه تعويذة صينية للحظ الجيد احتفظ بها انوزيو في نافذة مكتبه |
Ama hiç kimsenin bulmasını istemeyip de sakladığı şey neydi acaba? | Open Subtitles | أجل لكن ماذا يحاول إخفائه ولا يريد أن يجده أحد ؟ |
Peki, belki de senden sakladığı şeyle ilgilidir... | Open Subtitles | ربما الأمر له علاقة بما يُخفيه عنكِ |
sakladığı kokpit kaydını bile verdi. | Open Subtitles | حتى أنه قدم لنا تسجيل من قمرة القيادة كان يخبئه. |