Bak, eğer o açıklamayı yaparsan sanatçılar kaybedeceğim, Empire zarar görecek. | Open Subtitles | انظر, إذا قمت بذلك الإعلان فسأخسر الفنانون, وهذا يضر بمؤسسة الإمبراطورية |
sanatçılar kaşiftir. Kim şehri yeni bir şekilde bize gösterebilir ki? | TED | الفنانون مستكشفونمن الأقدر على رؤية المدينة من زاوية أخرى؟ |
Ve şairler, diğer sanatçılar gibi, bu sezgiye dayalı anlayışlarla oynarlar. | TED | والشعراء مثل الفنانين يتلاعبون بالادارك الحسي |
Tüm dünyanın normalde revaçta gördüğü sanatçılar şimdi farkediyorlar ki partiye geç kaldılar. | TED | إن الفنانين ممن كان يعتبرهم العالم روادًا أصبحوا يدركون الآن أنهم متخلفون عن الركب. |
Kültürel devrime öncülük etti ki orada Caruso ve Bessie Smith gibi sanatçılar eşit koşullardaydı. | TED | لقد قادت ثورة ثقافبة كان فيها فنانين من امثال كاروسو وبيسي سميث على قدم المساواة. |
Gözümün önündeki bu inanılmaz sanatçılar, gösterilerini sürdürdükçe beni sonsuzluğa taşıdılar. | TED | وكان هناك الفنانون المذهلون فشعرت وكأنه الأبد بينما يؤدون |
Bu sebepten, görülme oranı, şairler, sanatçılar ve romancılar arasında sekiz kat daha fazla. | TED | ولذلك، هناك ثمانية أضعاف الحالات للسينيستيزيا من ضمن الشعراء، الفنانون والأدباء. |
"e filozoflar, psikologlar, akademisyenler bilim insanları, sanatçılar, teologlar ve politikacıların hepsi kimlik konusunu ele aldılar. | TED | تناول الفلاسفة وعلماء النفس والأكاديميون و العلماء و الفنانون و علماء الدين و الساسة؛ تناولوا جميعًا موضوع الهوية. |
sanatçılar anatomiyi tıp dünyasının sınırlarından kurtarıp toplum içine itiyor. | TED | الفنانون يُخرجون علم التشريح من حدود العالم الطبي ويدفعون به إلى الفضاء العام. |
sanatçılar, parçalanmış kadavralara böyle komik şekillerde hayat vermişler. | TED | قدَم الفنانون جثث التشريح كما لو كانت حيَة، معروضة في أوضاع تعرَي تشريحية هزلية. |
Bu da Nikhil, tüm dünyada sanatçılar kullanabilsin diye limanlara AIR-INK ulaştırırken. | TED | وها هو ذا ينقلُ إير إنك إلى الموانئ ليتمكن الفنانون حول العالم من استخدامه. |
Bu sanatçılar şarkılarında kadınlar için nasıl konuştuklarını değiştirmeyecekler, ta ki biz sonucunu etkileyerek o değişimi talep edene dek. | TED | هؤلاء الفنانين لن يتغيروا بطريقة تحدثهم عن النساء في أغانيهم إلا إذا قمنا بمطالبتهم بتغير الكلمات |
10.000 ila 40.000 yıl öncesinde Avrupa'daki bu ilkel sanatçılar tarafından yaratıldılar. | TED | تم إنشاؤها من قبل الفنانين القدامى في أوروبا، بين 10،000 و 40،000 سنة مضت. |
Ancak yönetmen Tetsuji Takechi gibi sanatçılar tarafından yapılan yenilikler kısa bir süre sonra Kabuki'nin yeniden güçlenmesine sebep oldu. | TED | لكن الابتكار من قبل الفنانين متل المخرج تيتسوجي تاكيشي أدى إلى تجددها بعد فترة وجيزة. |
Bunu fark ettikten sonra olan şey şuydu, tüm dünyadan bilim adamları ve sanatçılar laboratuvarıma gelmeye başladı. | TED | وما حدث هو أن الفنانين والعلماء من جميع أنحاء العالم قد بدأوا في الحضور إلى مختبري. |
Malezya'da yakın zamanda, bir sanat sergisi yapılacak ve önde gelen sanatçılar tüm sanatların temelinde yine sefkatin yattığını insanlara, genç insanlara gösterecek. | TED | في ماليزيا سيقام معرض فني الذي سيقوم فيه كبار الفنانين بأخذ الناس، الشباب، ويشرحوا لهم أن الرحمة أيضاً موجودة في جذور كل الفنون. |
Dünyaca ünlü sanatçılar gözlerinizin önünde ölüme meydan okuyan gösteriler yapıyor. | Open Subtitles | تصميم الفنانين المشهور عالميا الرائع ديفين ديدز حيث المهارة و الاتقان امام عينيك |
Yaratıcı sınırlamalar birçok meslekte geçerlidir, mimarlar ve sanatçılar, yazarlar, mühendisler ve bilim insanları. | TED | القيود الإبداعية متواجدة في العديد من المجالات. من معماريين، فنانين كتاب، مهندسين، وعلماء. |
sanatçılar bizi şehrin henüz keşfetmediğimiz en uzak bölgelerine götürebilirler ya da bizi her gün önünden geçtiğimiz ama hiç girmediğimiz o binaya götürebilirler. | TED | قد يأخذنا الفنان إلى مكان في أطراف المدينة لم نستكشفه، أو يأخذنا إلى بنايات نمر بها يوميا ولم ندخلها قط |
Çay kitaplara ve şiirlere konu oldu, imparatorların favori içeceği ve sanatçılar için bir ortam oldu. | TED | كان الشاي موضوعًا رئيسيًا للكتب والشعر، والشراب المُفضل للأباطرة، وملهمًا للفنانين. |
1868'den sonra Kabuki birçok değişim ve deneyselcilikle modern yeni çağa uyum sağlarken Vincent van Gogh gibi ve besteci Claude Debussy diğer sanatçılar çalışmalarının bünyesine Kabuki etkilerini katmaya başladılar. | TED | بعد عام 1868، بدأ فنانون آخرون كـ فينست فان غوخ والملحن كلاودي ديبوسي بتضمين تأثيرات الكابوكي في أعمالهم، في حين خضعت الكابوكي نفسها للكثير من التغيير والتجريب للتكيف مع العصر الحديث. |
Bütün büyük sanatçılar gibi ben de hayatımın en büyük başyapıtını yaratmak istiyorum. | Open Subtitles | مثل كُلّ فنان عظيم، أُريدُ ان اخَلْق قطعة نادرة غير قابلة للجدال مرة واحدة في عمرِي. |
Çünkü sanatçılar oy alabilmek için, yol gösterirler ve sert oynarlar. | Open Subtitles | لأن الفنانيين ولصوص الحواسيب يعرفون ما يفعلونه. |
Genç sanatçılar Yarışmasına bir aydan az kaldı. | Open Subtitles | مسابقة الالحان للشبان بعد اقل من شهر |
Insanlık tarihinin çoğunda, müzisyenler, sanatçılar, topluluğun bir parçası oldular, | TED | لمعظم التاريخ البشري، كان الموسيقيين والفنانين جزءا من المجتمع، |
Hazine Binası'nın merdivenlerinde sanatçılar kadınların tarihi başarılarını canlı bir orkestra ile sergilediler. | TED | على درج بناء وزارة المالية، قامت الفنانات بإعادة تمثيل إنجازات النساء التاريخية على ألحان فرقة أوركسترا، |
Öğrendik ki, dünyada -- böyle dikkat dağıtan şaşırtıcı bu dünyada -- insanların gelip var olacağı ve sanatçılar ile organizatörlerin kaçabilecekleri bir yer yaratmayı başarmıştık. | TED | وأدركنا شيئاً: أنّه في عالمٍ محيّرٍ كهذا، مكتظٍ ومحفوفٍ بالإلهاءات، أمكننا إنشاءُ مكانٍ لنشاركه، وليأتي النّاسُ إليه وليستطيعَ الفنّانون والمنظّمون أن يجدوا فيه ملاذاً. |