Ve sırf bu başarını sergilemek için, araba satman gerek. Araba satmak istemiyorum. | Open Subtitles | ولكي تحقق هذا النجاح، يجب أن تبيع سيارات |
23 yapmak için kızını da mı satman lazım? | Open Subtitles | لكنّك يجب أن تبيع إبنتك لجعلهم 23 قبيلة؟ |
Ve eğer bana yardımı olacağı için arabanı satman gerekiyorsa, o lanet arabanı satacaksın ! | Open Subtitles | وما دمت قد احتجت منك أن تبيع هذه السياره لكى تساعدنى فستفعل |
Artık çalıştığına göre satman daha kolay olur. | Open Subtitles | سيكون مالأسهل لكي الأن أن تبيعيها. إنها تعمل الآن. |
Bu resmi satman için seni kim tuttu, öt bakalım! | Open Subtitles | نحن بحاجة لك لتخبرنا من الذي استأجرك لبيع تلك اللوحة. |
Bunun içinde ne varsa satman gerek. | Open Subtitles | أريد منك أن تبيع كل الموجود هناك. اتفقنا؟ |
Birkaç yeri arayalım. Yine de bu fikri adamlara satman gerek. | Open Subtitles | لازلت مضطراً بأن تجتمع معهم وان تبيع لهم هذه الفكرة |
Bu partilerden nefret ettiğini biliyorum ama albümü satman gerek. | Open Subtitles | أعلم أنك تكره تلك الحفلات ولكن يجب عليك أن تبيع تسجيلاتك |
Çünkü benim çöplüğümde onun otlarını satman benim otlarımı sattığın anlamına gelir. | Open Subtitles | لو أنك تبيع المخدر الخاص بها في منطقتي فإن هذا يجعله خاص بي أنا |
Biliyorsun, bu, ah, bunu sokaklarda fıstık için satman bir suç. | Open Subtitles | أنت تعرف، انها، اه، انها جريمة أن كنت تبيع أنه في الشارع لالفول السوداني. |
Odandan hiç çıkmıyorsan bir şeyleri satman biraz zor olur hani. | Open Subtitles | أعني، إنهُ لمن الصعب تقريباً بأن تبيع شيئاً وأنت لم تغادر الغرفة، صحيح؟ |
Kumsalda bir yerde Paraguay Çayı satman gerekirdi. | Open Subtitles | من المفترض أن تبيع للأجئين يا صديقي على احدى تلك الشواطئ. |
Senden bir iyilik istemem gerek bütün bunları satman için sana ihtiyacım var. | Open Subtitles | عليّ أن أطلب منك معروفاً، أريد منك أن... أريد منك أن... أريد منك أن تبيع. |
Çok faydalı işler yapacaksın ama bunun için ruhunu satman gerekmiyor. | Open Subtitles | و ستقوم بفعل أشياء كثيرى عظيمة ! لكن ليس عليك أن تبيع روحك |
Bunları satman bile ayıp. | Open Subtitles | لا يجب عليك أن تبيع هذه الأشجار |
İşte satman gereken ilk mülkün. | Open Subtitles | هذه هي أول ملكية أريدكِ أن تبيعيها |
Onu satman gerekiyordu. | Open Subtitles | كان من المفترض أن تبيعيها |
- Lanet beni bulmadan onu satman gerek. | Open Subtitles | -يجب أن تبيعيها قبل حلول اللعنة |
Maalesef seni bu şeyi satman için işe aldık, müşterileri korkutup kaçırman için değil. | Open Subtitles | للأسف، قمنا بتعيينكِ لبيع هذه الأشياء، وليس إخافة الزبائن. |
Eğer evi satman gerekirse evi satacaksın. Gidelim. Merhaba. | Open Subtitles | إذا اضطررتي لبيع المنزل ستفعليها لنذهب مرحباً، مساء الخير يا سيدتي |
Atı yarışlardan önce satman gerek. | Open Subtitles | إثنان أتعرفين، حين أتلقى عرضاً لبيع فرسة ...قبل حتى أن يبدأ السباق |
Ama kime satman gerektiğini bilemezsin. | Open Subtitles | لكنك لاتعرف من الأفضل لتبيعه إليه، |