Burada bulunanların çoğu çok fazla sayıda insanın bunu gördüğüne şahit oldu. | TED | العديد منكم هنا لديه الفرصة للتأكد من أن يشاهده الكثير من الناس. |
Benim yapmam gereken ise yiyecekleri daha çok sayıda insana ulaştırmaktı. | TED | ما أردت فعله هو إخراج الطعام إلي مدي أوسع من الناس. |
Bu salonda 600 kişi varmış gibi görünebilir; ama aslında çok daha fazla kişi var burada çünkü her birimizin çok sayıda farklı kişiliği var. | TED | تبدو هذه الغرفة وكأنها تحوي 600 شخص ولكن في الحقيقة يوجد اكثر من هذا العدد لان كل واحد منا يملك عدة شخصيات في نفسه .. |
Eğer seçmezseniz, beni memnun edecek daha fazla sayıda alırım. | Open Subtitles | لو لم تختاروا أنتم ، فسآخذ أنا أعداد أكبر بكثير |
İnsanlara tıbbı destek vermek için çok sayıda şefkatli bakıcıya ihtiyaç duymuyor muyuz? | TED | ألا تعتقد أننا نحتاج إلى الكثير من مقدمي الرعاية المتعاطفين لتقديم المزيد من الرعاية الطبية لعدد أكبر من الناس؟ |
Bu leoparlar, insanların şehirlere çok sayıda getirdiği evcil hayvanları avlamayı tercih ediyor. | Open Subtitles | هذه الفهود تفضّل إصطياد الحيوانات الأليفة التي يجلبها الإنسان إلى المدن بأعداد كثيرة |
her geçen gün daha çok sayıda hastaya takılıyorlar. Hala klinik deney aşamasındalar ama, bunları rutin olarak kullandığınızı hayal edin, | TED | و يستفيد منها عدد أكثر فأكثر من المرضى. هي لا زالت قيد التجارب السريرية ، لكن تخيلوا حين نتمكن من توصيلها، |
Biz çok şanslıyız çünkü İrlanda'da çok sayıda büyük camgözlerimiz var. | TED | ونحنُ محظوظون في ايرلاندا , لدينا الكثير من اسماك القرش المُتشمسة |
Üniversitede gerçekten çok çalıştım ve üniversitemdeki çok az sayıda kadın bilgisayar bilimi mezunu arasında olmaktan gurur duydum. | TED | انا درست بجد شديد في الكليه , وكنت متفائله بكوني واحده من خريجين علم الكمبيوتر النساء الاقلاء في كليتي |
Ve bu da en fazla sayıda insanı memnun edecekti. | TED | و هذا ما سيتسبب في إسعاد العدد الأكبر من الناس. |
20-30 yıl kadar önce, bunun mümkün olabileceğini düşünen çok sayıda bilimci vardı. | TED | ظن الكثير من العلماء قبل عدة عقود أن مثل هذا الأمر ممكن الحدوث. |
Yine de sadece çok az sayıda kişi oy kullanabildi. | TED | ومع ذلك، فإن عددًا قليلًا جداً هو من يمكنه التصويت. |
Anlamak için ağ üzerine çok sayıda yavru midye koyduk. | TED | لاكتشاف ذلك قمنا بوضع الكثير من صغار المحّار على شبكة. |
Çok sayıda mutlu çalışanı olan organizasyonlar aksinin olduğu organizasyonlara göre üç kat daha fazla gelir elde ediyorlar. | TED | المنظمات التي لديها الكثير من الموظفين السعداء لديها ثلاثة أضعاف نمو الإيرادات، مقارنة مع المنظمات حيث هذا غير صحيح. |
Evet, bence bu pekala mümkün. Her yerde oldukça fazla sayıda robot olacak. | TED | أجل, أعتقد أن هذا محتمل, وسيكون هناك الكثير من الروبوتات في كل مكان |
Ancak, buna benzeyen bazı bölgelere baktığınız zaman, yıldızlardan daha fazla sayıda galaksi göreceksiniz ki bu bir tür muamma. | TED | ولكن عندما تنظرون الى بعض هذه المناطق مثل هذا، سترون مجرات أكثر من نجوم، وهذا أمر محير الى حد ما. |
Her zamankinden çok daha fazla sayıda sümsük kuşu havada dolanıyor. | Open Subtitles | تطير طيور الأطيش في الهواء في أعداد أكبر من ذي قبل |
Çok sayıda kadını güçlü ve etkili olabilecekleri konumlara taşımaya ihtiyacımız var. ve tabii erkeklerdeki dişil enerjiyi güçlendirmeye de. | TED | نحتاج لعدد حقيقي من النساء في مناصب قوة ونحتاج لإحياء الطاقة الأنثوية في الرجل |
Çok sayıda Oklahomalı daha iyi bir gelecek için California'ya gidiyor. | TED | حيث ينتقل سكان أوكلاهوما إلى كاليفورنيا بأعداد كبيرة من أجل مستقبل أفضل. |
Ernest, sen ve işbirlikçin Celestine, inanılmaz sayıda suçla itham ediliyorsunuz. | Open Subtitles | ايرنيست، أنت شريك سيلستين و متهمون بعدد لا يحصى من الجرائم |
Üzerinde çok sayıda bıçak yaraları, ciddi dayak ve işkence izleri varmış. | Open Subtitles | مع جروح طعنات متعددة و علامات تدل على ضرب و تعذيب شديد |
Diyeceğim o ki, burada keşfedebileceğimiz sınırsız sayıda dünya olacak. | TED | فالحقيقة سيكون لدينا عدد غير محدود من العوالم يمكن أن تكتشف هنا، الان سنذهب إلى المستقبل، |
Bazı suistimal iddiaları olmuş ve belli bir sayıda görev gücünün karıştığı vurma eylemleri. | Open Subtitles | كانت هنالك بعض الإدعاءات لسوء التصرف و عددٌ من حالات إطلاق النار المتعلقة بالضباط. |
Bir sayıya oynarsın. Seçtiğin sayıda durursa koyduğunun 36 katını alırsın. | Open Subtitles | راهن على عدد إذا يهْبط عليه, ترْبح رهانك ست وثلاثون مرة |
Sular çekildiğinde çok fazla sayıda küçük omurgasız çamurun altında sığınacak yer arar. | Open Subtitles | أثناء انحسار الماء، تظهر أعداد لا تحصى من اللافقاريات الصغيرة |
Neyse ki M.Ö. 300 yılı civarında Öklid'in sonsuz sayıda asal sayı olduğunu kanıtladığını hatırlıyordur. | TED | لحسن الحظ ، تذكر أنه وفي حوالي السنة 300 قبل الميلاد ، أثبت إقليدس أن هناك عدداً لانهائياً من الأعداد الأولية. |
O 1979 sınırlı sayıda, özel yapım Boba Fett. | Open Subtitles | هذا إصدار محدود1979 من بوبا فيت بشكل النعناع |
Çok sayıda cinsel tacizden suçlanan Cardinal Quinn, kanunsuzun son kurbanı oldu. | Open Subtitles | بالعديد من الاعتداءات الجنسية، وهو أحد ضحايا الحارس الليلي |
- Hayır, emekli olamazsınız. - Hayır, çok sayıda hayranınız var. | Open Subtitles | لا لا لايمكنك التقاعد لديك العشرات من المعجبين |