Şunu biliyorum, insanlığın çöküşünün sebeplerinden biri... size özgü olan, diğerlerini öldürme davranışıdır. | Open Subtitles | أنا أعرف أحد أسباب سقوط البشر الحقيقيون كانت عادتهم غريبة بقتل بعضهم البعض |
Bizi mutsuz eden uygulamalara bu kadar zaman harcamamızın sebeplerinden biri durma güdümüzü elimizden almaları. | TED | أحد أسباب إمضائنا وقتا طويلا في هذه التطبيقات التي تجعلنا تعساء هو أنّها تسلب منا اشارات التوقف. |
Bunun sebeplerinden biri ise onlar Afrika'daki girişimcileri dijital çağ seviyesine yükseltmek için yatırım yapmaya karar vermişler. | TED | وأحد أسباب ذلك أنهم قرروا الاستثمار بشكل نشط في رجال الأعمال الأفارقة، للنمو في العصر الرقمي. |
İyi bir iş modeli, güzel fikir ve harika yönetimi bir yana, başarılı olmasının sebeplerinden biri de zamanlamaydı. | TED | لكن من اسباب نجاح ذلك المشروع إلي جانب نموذج العمل الجيد، و فكرته الجيدة، و التنفيذ الممتاز، هو التوقيت. |
Ve bu, hayatın esnek ve güçlü olmasının önemli sebeplerinden bir tanesi -- ölçeklenebilirlik. | TED | وهذا واحد من الاسباب الرئيسية التي تجعل الحياة مرنة وقوية بتدرج |
Burada olmamın sebeplerinden biri ifadelerinin açıkça ciğerler tarafından daha hızlı emilmesini sağlar ve böylece beyin ve merkezi sinir sistemini etkiler. | Open Subtitles | من أسباب أنني هنا أنني أحسست أن تقديمهم تسمح للنيكوتين أن يمتص بسرعة في الرئة |
Burada olmamın sebeplerinden biri, ifadelerin, en azından Brown and Williamson'ın ifadesinin şirkette... | Open Subtitles | واحد من أسباب وجودي هنا اليوم أنني أحسست أن بيانهم |
Burada olmamın sebeplerinden biri ifadelerinin açıkça şirkette ortak dil olan bir şeyi yanlış bildirmiş olmasıdır: | Open Subtitles | من أسباب وجودي هنا أنني أحسست أن تقديمهم خالف عمدا خالف بوضوح ما يجري فعليا في الشركة |
Burada olmamın sebeplerinden biri, ifadelerinin açıkça şöyle olduğunu hissetmemdi ciğere çekilir, beyin ve merkezi sinir sistemini etkiler. | Open Subtitles | من أسباب أنني هنا أنني أحسست أن تقديمهم تسمح للنيكوتين أن يمتص بسرعة في الرئة |
Bayanlar baylar, bugün burada olmamızın sebeplerinden biri, | Open Subtitles | الآن أيها السيدات والسادة كما تعرفون أحد أسباب وجودنا هنا اللّيلة |
Artık doğru olmamasının sebeplerinden biri de dünyanın ekolojik sisteminin en savunmasız bölümünün atmosfer olmasıdır. | Open Subtitles | على بيئة الأرض وربما كان هذا صحيحا في أحد الأوقات ولكنه ليس كذلك الأن وأحد أسباب خطأ ذلك الافتراض |
Polis olmamın sebeplerinden biri bu şehrin halkını, bu dünyanın kötülüklerinden korumaktı. | Open Subtitles | ...أحد أسباب إلتحاقى بالقوات ...هو حماية الناس والمدينة .من أذى هذا العالم |
Gidiyor olmamın sebeplerinden biri kendim satın alamamam. | Open Subtitles | أن أحد أسباب إنّي أرحل، لأن لا يمكنني الشراء بنفسي. |
Muhakeme eksikliğine gelince de bu şu an kovulmanın sebeplerinden birisi! | Open Subtitles | كما أنّ لديكِ نقصاً في إتخاذ القرارات الصحيحة هذا سبب واحد من عدة أسباب تدعوني لطردكِ |
Çünkü benden iyi bir insansın. Seni sevmemin sebeplerinden biri de bu. | Open Subtitles | هذا لكونك خيرًا منّي، وذلك أحد أسباب عشقي لك. |
Peter'ın firmamız için bir kazanç olacağını bilmemin sebeplerinden biri bu. | Open Subtitles | انها واحدة من أسباب معرفتي لـ بيتر سيكون ثميناً لشركتنا |
Eminim onu bu kadar çok sevmenin sebeplerinden biri de odur. | Open Subtitles | وأوقن أن هذا أحد أسباب حبّك لها حبًّا جمًّا. |
Bu görevde olmamın sebeplerinden biri de onu günah keçisi olmaktan kurtarmaktır. | Open Subtitles | احد اسباب وجودي هنا هي حمايته بتعيني ككبش فداءٍ. |
İşte bu, şu dev makinayı inşaa etmemizin esas sebeplerinden biri. | TED | و هذا واحد من الاسباب الاولية التى جعلتنا نبنى تلك الألة العملاقة. |
Mesela, zihinsel hastalıkların tüm dünyada maluliyetin önde gelen sebeplerinden biri olduğunu görüyoruz. | TED | نكتشف أنه على سبيل المثال، الأمراض النفسية من الأسباب الرئيسية للإعاقة حول العالم. |
Bencilce sebeplerinden ötürü tüm gece bana yalan mı söyledin? | Open Subtitles | لقد كذبت علي طول الليل من أجل اسبابك الأنانية ؟ |