Sahip olduğum her şeye mal olsa da senin için savaşacağım. | Open Subtitles | سوف اقاتل من أجلك حتى لو أخذ هذا كل ما أملك |
Keşke Jenny'ye senin için güçlü olacağım diye söz vermeseydim. | Open Subtitles | أتمنى بأنني ما وعدت جيني لكي أكون قوي من أجلك |
İçtenlikle senin için dua ediyor ve... mum yakıyorum Meryem Ana'ya. | Open Subtitles | أنت حلمي الوحيد وحقا أصلي من أجلك وأضيء شمعة لمريم العذراء |
Şu insanları gördün. senin için onlar birkaç sıradan insan. | Open Subtitles | هل رأيتِ هؤلاء الناس ، بالنسبة لكِ ستكتظ بهم الساحات |
senin için yapabileceğim bir şey varsa da unut gitsin. | Open Subtitles | واذا كان هناك شىء استطيع ان افعلة من اجلك. انساة |
- Oh, adamım, bugün senin için çok güzel olacak. -Evet | Open Subtitles | ـ يا رجل، اليوم سَيصْبَحُ يوماً جيّداً جداً لَك ـ نعم |
senin için her şeyi yapabilecek 10 tane adam tanıyorum. | Open Subtitles | أعرف عشرة شُبان بإمكانهم أن يقوموا بأي شيء من أجلكِ. |
senin için üç yıl yattım ruh hastası paranoyak herif! | Open Subtitles | لقد قضيت 3 سنوات من أجلك أيها المُصاب بالأرتياب مفهوم؟ |
senin için her şeyi yapardım. senin için vurulmayı bile göze alırdım Keats. | Open Subtitles | كنت مستعد لأفعل أي شيئ من أجلك كنت مستعداً لتلقي رصاصة بدلا منك |
Seni kafamdan çıkarabilirim, ama vücudum senin için yanıp tutuşuyor. | Open Subtitles | أستطيع التوقف عن التفكير فيكي ولكن جسدي يصرخ من أجلك |
Çünkü bir dahaki sefere senin için geldiğimde, biraz meyve-kokteyli isteyeceğim. | Open Subtitles | لأن المرة القادمة التي سأتي فيها من أجلك سأريد سلطة الفاكهة |
senin için başka giysilerim de var. Sürekli onları getirmeyi unutuyorum. | Open Subtitles | لدي المزيد من الملابس من أجلك فقط أنسى دوما أحضارهم معي |
Sırf senin için, şu süslerden birini eve götürmek istiyorum. | Open Subtitles | أود أن أحصل على ذلك الطبق الرئيسي فقط من أجلك. |
senin için daha iyi çalmayı isterdim. Çünkü bu seni mutlu ederdi biliyorum. | Open Subtitles | ليتني عزفت بشكل أفضل من أجلك لأني أعلم أن ذلك كان سيجعلك سعيداً. |
Ama senin için pek değil. Bence gerçekten bir doktora görünmelisin. | Open Subtitles | ولكنها ليست جيدة بالنسبة لكِ أعتقد أنكِ يجب أن تتّصلي بالدكتور |
Hay hay, senin için Chapelle'i ararım. Senin telefonu kullansam? | Open Subtitles | بالطبع سوف اقوم بهذا الاتصال من اجلك هل استخدم هاتفك |
Andrew'ı gruba getireceğim. Umarım bu senin için sorun olmaz. | Open Subtitles | سأُحضرُ آندرو إلى المَجموعَة آمَلُ ألا يُشَكِّلَ ذلكَ مُشكلةً لَك |
senin için hayatını ne kadar tehlikeye atıyor, umarım farkındasındır. | Open Subtitles | أتمنى أن تدركي كم هو معرض حياته للخطر من أجلكِ |
Bu konuda haksız olabilirim ve bu senin için kötü olur. | Open Subtitles | ربما أكون مخطئاً ، و سيكون هذا سيئاً للغاية بالنسبة إليك |
Kendimi senin için değiştirmekten senin dünyana uymaya çalışmaktan senin kurallarınla oynamaktan vazgeçtim. | Open Subtitles | لقد اكتفيت من محاولة تغيير حياتي لأجلكِ محاولاً التأقلم في عالمكِ والتقيد بقوانينكِ |
senin için büyük riske girdim. Sıçıp batırmasan iyi edersin. | Open Subtitles | لقد خاطرتُ بنفسي لأجلكَ، وخير لكَ ألّا تفسد هذا الأمر |
senin için ben, doldurman gereken forma yazılacak bir isimim sadece. | Open Subtitles | بالنسبه لك , انا مجرد اسم فى قائمه عليك ان تملئها |
Sanırım senin için bir sürprizimiz var. | Open Subtitles | كيف حالك يا سيدتى؟ اعتقد ان لدينا مفاجئه لاجلك |
Ne zaman seninle görüşsem bana seni soruyor. senin için endişeleniyor. | Open Subtitles | هل تعرف، يسأل عنك في كل مرة أراك فيها يقلق بشأنك |
Geçen yıl, açık arttırmada kızlar senin için deli olmuştu. | Open Subtitles | السنة السابقة الفتيات اصابهم الجنون بسببك كفتى لعبة انا اخبرك |
Evet, biliyorum. Bu senin için daha da beter olacak. | Open Subtitles | نعم أعرف ، سيكون الأمر أسوأ بالنسبة لك يا إلهي |
senin için bir anlam ifade etmeyebilir ama bilmeni istiyorum seni gerçekten seviyorum. | Open Subtitles | ربما لا يعني هذا لك شيئا ولكنني أريدك أن تعرف أنني أحبك حقا |
Terry, limanda senin için güvenli bir yer kalmadı artık. | Open Subtitles | لم يعد هناك مكان امن لك على الشاطىء يا تيرى |