| Asiller gelecek, Vanity Fair ve Times dergilerinde seninle ilgili makaleler olacak. | Open Subtitles | الإتاوات القادمة، تتحدث عنك في مجلة فانيتي فير , مجلة الوقت أيضا |
| Tabii ki de değilsin. Çünkü sence her şey seninle ilgili, değil mi? | Open Subtitles | بالطبع ليس كذلك ، لأن في رأسك كل شيء عنك ، أليس كذلك؟ |
| Ben hatırlıyorum, ama seninle ilgili çok şey bilsem de fazla gelmiyor. | Open Subtitles | أنا أتذكر و أنا أعرف الكثير عنك رغم أني لا أعرف شيء |
| O zaman herkesin seninle ilgili söyledikleri de doğru, öyle mi? | Open Subtitles | ،حسناً، أظن أن مايقوله الجميع عنكِ صحيحٌ أيضاً أليس كذلك ؟ |
| Her şeyin seninle ilgili olduğunu sanıyorsun. Ağlamamın seninle ilgisi yoktu. | Open Subtitles | انت تظن ان كل شيء يتعلق بك لا علاقة لبكائي بك |
| Leo, bırakın cesaret yok. Bu sadece seninle ilgili değil. | Open Subtitles | ليو ، لا تتجرأ على الرحيل هذا ليس بشأنك فقط |
| Sen benimle ilgili konuşmazsan, söz, ben de seninle ilgili konuşmam. | Open Subtitles | انت لا تتحدث عني . وانا اعدك انني لن اتحدث عنك |
| İlk önce seninle ilgili hatırladığım tüm detayları not aldım. | Open Subtitles | أول شيء فعلته هو تدوين كامل التفاصيل التي أتذكرها عنك |
| Hakkımda her şeyi bilirken ben seninle ilgili hiçbir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | أنت تعرف كل شيء عني وأنا لا أعرف أي شيء عنك |
| Eminim buraya getirdiğin herkesin seninle ilgili tereddütleri ortadan kalkıyordur. | Open Subtitles | أراهن من جهتم هنا تحفظاتها عنك فقط توارى عن الانظار. |
| seninle ilgili en ufak bir şüpheye düşmüş olsalar bana sorabilirlerdi | Open Subtitles | لو أرادوا أن يعرفوا أدق تفصيلة عنك بإمكانهم أن يسألوننى .. أجل .. |
| New York'tan, seninle ilgili bazı rahatsızlık verici söylentiler var. | Open Subtitles | هذه الأشياء نسمع عنك في نيويورك مثيرة للقلق. |
| Apollo Creed ile maçından beri seninle ilgili herşeyi biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعلم عنك كل شئ منذ مباراتك الاولى مع أبولو كريد |
| Bu kasada... seninle ilgili harika bir dosya hazırladım, tatlım. | Open Subtitles | بداخل الخزينة، جمعت ملفاً مدهشاً عنك يا عزيزتي |
| Bunu yaparken unutma, hikaye seninle ilgili ve olanları nasıl fark ettiğinle. | Open Subtitles | وخلال قيامك بذلك ، تذكر كل هذا الشيء هو عنك أنت وكيف تسيطر على الأحداث التي تجري |
| hoş olabilirdi... buraya gelmen ve istediğin zaman gitmenden bir ay sonra, seninle ilgili birşeyler bulmak için. | Open Subtitles | بعد شهر من الذهاب و القدوم متى تشائين أن أعرف شيئا عنكِ |
| Bildiride seni aradım. Kardeşimin seninle ilgili söyleyeceği çok fazla güzel şey var. | Open Subtitles | كان لدى أخي أشياء رائعة كثيرة لقولها عنكِ |
| Kusura bakma ama Sheldon, bu konu seninle ilgili değil. | Open Subtitles | حسنا, آسفة يا شيلدون و لكن الأمر لا يتعلق بك |
| Az önce çıkan adamların aksine, ben seninle ilgili gerçeği biliyorum. | Open Subtitles | و على عكس الرجل الذي غادر التو أنا أعرف الحقيقة بشأنك |
| Bu sadece seninle ilgili değil.Kozmik kanalından aldığın herneyse sedece seninle ilgili değil. | Open Subtitles | هذا الأمر لا يخصك وحدك ، أنت وتلك القناة الكونية التي تمدك بالمعلومات |
| İnsanlar bunun için izliyor. Gerçekte seninle ilgili değil. | Open Subtitles | لهذا السبب الناس يشاهدونه إنه لا يتعلق بكِ حقاً |
| Her şey seninle ilgili değil, düşünecek pek çok şeyim var. | Open Subtitles | الأمر ليست متعلق بك لدي الكثير لكي أفكر فيه |
| Ama seninle ilgili kayıtlar var ve onlar hiç hoş değil. | Open Subtitles | لكن هناك أكثر من تقرير حيالك و إنها ليست جيدة للغاية. |
| Hiçbir şey seninle ilgili hislerimi değiştiremez. | Open Subtitles | لاشيئ ابداً سيقوم بتغيير طريقة شعوري نحوك |
| Bunun hâlâ seninle ilgili olduğunu sanıyorsun değil mi? | Open Subtitles | انت مازلت تفكر ان هذا كله بخصوصك انت فقط |
| Son zamanlarda seninle ilgili birçok söylenti dolaştığı için öğrenmiştir. | Open Subtitles | هو بالنأكيد عَرِف بأمورك، لأن الأشياء التي تخصك مُنتشرة هذه الأيام |
| - Olanlar hep seninle ilgili değil. | Open Subtitles | العالم لا يتمحور حولك دومًا ! |
| Hatta seninle ilgili her şeyden nefret ederler. | Open Subtitles | فى الحقيقة أنهم يكرهون كل شيء عنكى |
| seninle ilgili benim bilmediğim birşey söyle. | Open Subtitles | أخبريني بشيء عن نفسكِ لا أعرفه |
| Evet, seninle ilgili yapabileceğim bir şey olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | نعم , ولاأستطيع أن أصدق أن الشجر يسقط في الغابه لن يكون للأمر علاقة بك. |