Mahkumlar, HYB'lere ırkları sebebiyle dinleri ya da siyasi inançları yüzünden gönderiliyor. | TED | يقع إرسال السجناء لوحدة إدارة الاتصالات بسبب العرق، والدين أو معتقداتهم السياسية. |
Ancak politik Pan-Afrikanizm genelde siyasi elit tabakanın oluşturduğu bir topluluk. | TED | و لكن الأمة الأفريقية السياسية هي عادة الوحدة الأفريقية للنخبة السياسية. |
Onlar birbirlerinin siyasi coğrafyalarından daha çok, işlevsel coğrafyalarıyla ilgileniyorlar. | TED | هي أكثر اهتماما بالوظيفة الجغرافية لبعضها البعض من الجغرافيا السياسية. |
Çıkıp da demokrasi kültürünün siyasi yapılanmada bugüne kadarki geldiğimiz en iyi nokta olduğunu söylemek radikallikle bir tutuluyor. | TED | للإلتفاف حول قول أنني أؤمن بأن ثقافة الديمقراطية هي أفضل ما وصلنا إليه كصورة للتنظيم السياسي فهذا مقترن بالتطرف. |
Fakat bu iddia siyasi önyargılar ardına saklanmış belagat bir tuzaktır. | TED | لكن هذا الإدعاء عبارة عن فخ خطابي مخفي خلف الانحياز السياسي. |
Müzakere ediyor, anlaşmaya varıyor, diğer siyasi katılımcılarla müttefik oluyordum. | TED | كنت أفاوض، وأقوم بالتسويات، وأبني العلاقات مع ممثلي السياسة الآخرين. |
Şimdi Batılılarca az bilinen güçlü bir siyasi kuruma geliyoruz: Parti'nin Organizasyon Departmanı. | TED | والأن نأتي إلى مؤسسة سياسية قوية، لا يعرفها الغربيون كثيراً: إدارة تنظيم الحزب. |
Eşcinsel vatandaşlar gerçek siyasi gündemi dağıtmak için günah keçisi yapıldı. | TED | هؤلاء المواطنين هم كبش الفداء لصرف النظر عن المشاكل السياسية الحقيقية. |
Teksas'ın Kralı'nın siyasi gündemimizin yok edilmesine onay vereceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | أشك بأن ملك تكساس سيوافق على تدميـر سمعتنا السياسية العالمية |
Anti gerilla taktiklerini ve siyasi ayaklanma ile nasıl baş edeceklerini öğretebiliriz. | Open Subtitles | الجبال، وبإمكاننا تعليمهم كيفية مواجهة حروب العصابات وكيف يتعاملون مع المعارضة السياسية |
Kendilerine ne tür siyasi güç ve birimlere sahip olduklarını sormaya başlarlar. | TED | وبدأوا يسألون أنفسهم أي نوع من السلطة السياسية لديهم. |
elit siyasi tabakamızın çoğunu Hristiyan misyonerler eğitti, Senghor ve Nkrumah gibi, ilk hastanelerimizin ve okullarımızın çoğunu onlar yaptı. | TED | علّمت الحملات التبشيرية المسيحية معظم نخبتنا السياسية مثل سينكور ونكروما وبنت العديد من مدراسنا ومستشفياتنا الأولى. |
Eski Atinalılar, siyasi makamlarının büyük çoğunluğunu doldurmak için vatandaşları rastgele seçti. | TED | الأثينيون القدماء يختارون المواطنين عشوائيا للقيام بأغلب المهام السياسية. |
Sosyal, ekonomik ya da siyasi haksızlıklara bir cevap değil. | TED | وهذه ليست إجابات على الظلم الاجتماعي أو الاقتصادي أو السياسي. |
siyasi karikatürler demokrasiyle doğdu ve özgürlüğe meydan okunduğunda onlara da okunuyor. | TED | لقد وُلد الكاريكاتير السياسي مع الديموقراطية، وهما يواجهان التحدي حين تكون الحرية. |
Bir ay sonra editörüm bana, siyasi karikatürlere tamamen son verdiklerini söyledi. | TED | بعد شهر من هذا، أخبرني مُحرري الخاص كانوا ينهون الكارتون السياسي كله. |
Triplette Delbert, Haven'nın siyasi toplantıya katılacağını söylediği için özür dilerim. | Open Subtitles | أعتذر لأن ديلبيرت أخبرك بأن هيفين سيشارك في ذلك الاجتماع السياسي |
O an benim için her şey siyasi olmaktan çıktı. | Open Subtitles | هذه كانت أخر مرة يكون الموضوع حول السياسة بالنسبة لي |
Bu değişim siyasi sistemlerle ya da ideolojiyle ilgili değil. | TED | فهذا ليس تغييرًا في أنظمة سياسية أو تغييرًا في المذهب. |
Bir çok siyasi lider, buna ben de dahil olmak üzere, halkımızın güvenini kaybettik. | TED | ليس من الغريب ان العديد من القادة السياسيين و لا أستثني نفسي فقدوا ثقة شعوبهم |
Elbette, siyasi olarak şüpheli birinin... beyin ameliyatı yapmasına... izin veremeyiz. | Open Subtitles | ولن نسمح بالطبع لرجل مشبوه سياسيا أن يجري عمليات على المخ |
Paranızla katkı koyabilirsiniz, kariyeriniz veya siyasi eğilimizle de. | TED | فبإمكانك المساهمة بمالك. أو بمهنتك أو بمشاركتك السياسيّة. |
siyasi bir evlilik yoluyla taht rüyası neden gerçekleşmesin? | Open Subtitles | لماذا اتمسك بحلم اعتلاء العرش عبر زواج سياسى |
Ben siyasi davranmamız gerektiğini ve bu sürecin şu anki durum olan tıbbileştirilmiş modelden farklı olması için uğraşmamız gerektiğini düşünüyorum. | TED | أنا أعتقد أنه يجب ان نكون سياسيين ونبدأ بإستعادة هذه العملية من النموذج الطبي كما يحدث حالياً. |
siyasi ve ekonomik liderlerimiz bağlantısallığın hayırseverlik değil fırsat olduğunu öğreniyorlar. | TED | قادتنا السياسيون والاقتصاديون يتعلمون أن الارتباط ليس جمعية خيرية، إنها فرصة. |
Sadece bir ülkede tek bir siyasi parti kurmak yeterli değil. | TED | ليس هذا كافيًا لتأسيس حزب سياسي واحد للمساواة في دولة واحدة. |
Sizin adınıza siyasi kararlar vermek için tasarlanan bir sisteme veri sağlıyorsunuz. | TED | أنت ببساطةٍ تقدّم هذه البيانات لنظام صممّ لاتخاذ قراراتٍ سياسيّة نيابةً عنك. |
Haydut olduklarını sanmıyorum, siyasi bir mesele olmalı. | Open Subtitles | لا أعتقد أنهم كانوا لصوص كانت أمور متعلقة بالسياسة |
Bir siyasi anlaşmazlık durumunda konuyu pek çok farklı noktaya çekebilirsin. | Open Subtitles | فهناك كثير من المزايا المادية التى تُحققها الأزمات فى سياسة الصراع |
Belki fark etmedin ama cavus siyasi bir atesin icinde. | Open Subtitles | في حال لم تلاحظي يمارس ضغط سياسيّ كبير على الرقيب |