Aslında başkalarını çok hızlı okuyabilirim, ama sizin gibi biriyle hiç karşılaşmamıştım. | Open Subtitles | عادةً أستطيع قراءة الآخرين بسرعة كبيرة ولكني لم أقابل مثلكِ من قبل |
Hatta bir noktada sizin gibi olmak istedim, ama tek yaptığınız insanları küçümsemek ve bunun sizi onlardan daha iyi yaptığını düşünmek. | Open Subtitles | في الواقع, لقد أردت بالفعل أن أكون مثلكِ في وقت ما و لكن كل ما تفعلينه هو إذلال الناس و بطريقةٍ ما |
sizin gibi evli bir çiftle tanışsaydı dünyalar onun olurdu. | Open Subtitles | سيستفيد كثيرا من ذلك ان حصل والتقى بزوج رائع مثلكما |
Ama eminim ki sizin gibi profesyoneller bu işi yürütür. | Open Subtitles | لكن أنا متأكد أن محترفان مثلكما سينجحان فى أتمام الأمر |
Bir fatihin yolu hep zorludur ama en zoru sizin gibi hainlerle uğraşmak. | Open Subtitles | طريق النصر لم يكن سهلا أبدا التعامل مع الخونة أمثالك هو الجزء الصعب |
Aslında okulda bir organizasyonun kurucularından biriydim, bir nevi liderlik gibi bir şey, yani, sizin gibi işte, aslında bunu severdiniz. | TED | وفي كليتي .. في الواقع أنني عضو مشارك في تأسيس منظمه وهو شئ مثل القياده. تعلمون، مثلكم أعزائي،سوف تحبونه وكل شئ. |
Biliyorsunuz, etkinliği sizin gibi, evet, dinleyiciler oluşturur. | TED | تعلمون، المستمعون أمثالكم هم من يصنعون الحدث |
sizin gibi bir doktor, bu süreçte kendi spermini de işe katıp, süreci hızlandırır mı? | Open Subtitles | هل طبيب مثلكَ قد يُجري عملية كهذهِ بإرتجالٍ تطوعيّ بسيط منه؟ |
Oysa sizin gibi uzman cerrahların her zaman eksikliği çekiliyor. | Open Subtitles | لكننا لا نستطيع الحصول على ما يكفي من الجراحون امثالك |
Tıpkı sizin gibi evi terketmeye çalışıyor. Bu ne cüret. | Open Subtitles | هي تحاول ان تترك البيت مثلكِ عندما رحلتِ عن بيتكِ |
sizin gibi güzel bir bayan için hiç uygun bir hayat değil bu. | Open Subtitles | تلك ليست حيـاة منـاسبة لـ إمرأة لطيفة مثلكِ |
Ve açıkçası, böyle bir dağ kasabasında sizin gibi birine rastlamak, gerçekten şaşırtıcı. | Open Subtitles | وبصراحة، أن أرى امرأة مثلكِ في قرية كهذه فهذا مروّع |
İkiniz de onu hiç sevmediniz çünkü o sizin gibi sefil değil. | Open Subtitles | لم يهتم أي منكما لأمرها. لم تستلطفاها قط، لأنها ليست تعيسة مثلكما. |
sizin gibi kaypak değilim, tamam mı? Düşkünlüklerim sabittir. | Open Subtitles | أنا لست متقلب فقط مثلكما أنا ثابت فى مشاعرى |
Sıcacık ve uygun fiyatlı olan ama tamir gerektiren bu ev... sizin gibi dinamik bir çift için mükemmel bir seçim. | Open Subtitles | مريحة ورخيصة هذا رائع انه المكان المثالي لزوجين ديناميكيين مثلكما |
Sürekli sizin gibi insanlarla uğraşmaktan, bende duygusal bir boyun ağrısı oluştu. | Open Subtitles | أنا عانيت من شد عاطفى من التعامل مع ناس أمثالك كل يوم |
sizin gibi erkekler beni korkutuyor, çünkü neyi, niçin yaptığınızı anlamıyorum. | Open Subtitles | الرجال أمثالك يخيفونني لأني لا أستطيع فهم لماذا يفعلون تلك الأفعال |
Hiç gitmedik ki. Hep burada olacağız. Tıpkı sizin gibi. | Open Subtitles | نحن لم نغادر , لقد كنّا دائماً هنا مثلكم تماماً |
Bizler, sizin gibi bir seyirci gruplarının varsayımlarda bulunacağına güveniriz. | TED | سنعتمد على حقيقة أن المشاهدين أمثالكم يضعون إفتراضات. |
Açtıkları yaraların intikamını almak istiyorum, sizin gibi. | Open Subtitles | ابحث عن الإنتقام للجروح التي سبباها ، مثلكَ |
Arabalık, Jim'in müşterilerine, ve sizin gibi konuklara ayrıldı. | Open Subtitles | المبنى السكني محجوز لزبائن السيد جيم و للضيوف امثالك |
sizin gibi zeki birinin batıl inançlarının olmasını aklım almıyor doğrusu. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد أن زميل ذكي مثلك سيصدق هذه الخرافات المتعفنة |
Tüm yol hız manyakları ile dolu iken... küçük bir düşüncesizlikten dolayı... sizin gibi güzel kızları cezalandıramam. | Open Subtitles | آه، ما هذا الجحيم؟ لا أستطيع معاقبة فتيات لطيفات مثلكن لبعض طيش كل الطريق ملئ بالسائقين المجانين |
Nasıl oluyor da sizin gibi hiçte sevilmeyen iki aptal parti veriyor? | Open Subtitles | كيف تأتى لاثنين مغمورين امثالكم ان يكون لديهم حفله ؟ انا لا اعلم |
Ben de tıpkı sizin gibi işimi yapmaya çalışan biriyim. | Open Subtitles | أنا أحاول فقط القيام بعملي ، كما تفعل أنت وفريقك |
Öyle yerler, sizin gibi insanların umutlarını sömürmek için kuruluyor. | Open Subtitles | أماكن مثل تلك أعدّت للإفتراس على آمال أناس من أمثالكِ |
Açıkçası, insanların, bunlardansa sizin gibi memurlardan daha memnun kalacaklarını düşünüyorum. | Open Subtitles | بصراحة , أعتقد أن الناس يكون هناك الكثير أكثر سعادة مع ضباط مثل نفسك , بدلا من تلك الأشياء. |
Kızınız muhtemelen bir arkadaşının evinde, aynen sizin gibi, o da endişe ediyordur. | Open Subtitles | قد تكون ابنتكم في منزل صديقتها تشعر بالقلق مثلكُم |