Sana söylerdim ama yoktun. Bir son dakika kararı vermek zorundaydım. | Open Subtitles | كنت سأخبرك لكنك كنت بعيدا، كان عليّ اتخاذ القرار في اللحظة الأخيرة. |
Arnavutluk'taki savaş hakkında bir son dakika özel haberi. | Open Subtitles | هذة أجبار عاجلة, تقرير خاص .عن الحرب في ألبانيا |
İdamın son dakika tehiri için çok fazla ümidin yok anlaşılan. | Open Subtitles | فأنت لست متفائلاً أن يصدر أمرٌ بالعفو عنيّ في آخر لحظة. |
son dakika haberi var! İneğin biri belediyenin terasına çıkmış! | Open Subtitles | خبر عاجل مهووس على قمة دار البلدة يوشك على القفز |
Birçoğu ölüme mahkum edildi, fakat yalancı infaza ve çarın son dakika affına maruz kaldılar. | TED | وحُكم عليهم بالإعدام، ولكن تم تخفيف الحكم في اللحظات الأخيرة من تنفيذه بواسطة القيصر. |
Teğmen Harris... son dakika ipucu ya da tavsiyesi? | Open Subtitles | ملازم أول هاريس أي نصائح أو إقتراحات في آخر دقيقة ؟ |
Personelle ilgili ufak bir sorun var. son dakika adam değişikliği. | Open Subtitles | لينا مشكلة صغيرة بالعناصر تبديل اللحظة الأخيرة |
Miranda, kendi olarak, son dakika randevusu buldu. | Open Subtitles | ميراندا، يعود إلى كونها نفسها، العثور على تاريخ في اللحظة الأخيرة. |
Seni son dakika aradığım için üzgünüm ama hafta sonu biterken bir durum oldu. | Open Subtitles | أنا آسف لاتصالي بك في اللحظة الأخيرة لكن الموقف حدث في عطلة نهاية الأسبوع |
Bu kehaneti bir son dakika gelişmesi için kesiyoruz. | Open Subtitles | سوف نُقاطعُ هذه النبوءة القديمة لنجلب لكم أخبار عاجلة أخرى |
Ben Brooke Burke San Francisco'dan son dakika haberiyle karşınızdayız. | Open Subtitles | هذا بروك بورك مَع أخبار عاجلة مِنْ سان فرانسيسكو. |
Ben, Bob Vızıltı. Belirsizlik dolu bir olayın cereyan ettiği JFK Havalimanı'ndan son dakika haberleri. | Open Subtitles | لدينا أخبار عاجلة من مطار جي إف كي حيث هناك مشهد مثير |
Vali, bir komisyonun son dakika affı için yaptığı başvuruyu dikkate almış. | Open Subtitles | الحاكم لديه تفويض ليحتكم إلى الرأفة في آخر لحظة |
Önceki seçim görevlisinin, traş olurken kendisini kazara midesinden bıçaklaması neticesinde, son dakika duruma müdahil olmasına minnettarlık duyuyoruz. | Open Subtitles | ونحن ممتنون له لأنه تقبل أن يحمل مهام المكتب في آخر لحظة عندما طعن رئيس المكتب السابق نفسه في بطنه خطأً , وهو يحلق |
Baharın ilk günü. Karıncalar ve piknikçiler son dakika anlaşması yaptı. | Open Subtitles | "أول أيام الربيع" النمل والمتنزهون يتوصلون إلى اتفاق في آخر لحظة |
son dakika haberi, iki mahalle sakini 20 dakikadan beri kayıp. | Open Subtitles | و في خبر عاجل أثنان من السكان المحليين مفقودين منذ 20 دقيقة |
- son dakika sürprizi yaptığımı biliyorum, ama baş nedimem sen olacağına göre bunu yapmak istersin diye düşündüm. | Open Subtitles | . أعرف انه فى اللحظات الأخيرة ، ولكننى أعتقدت لى شرف الخدمة . أنتظرى |
son dakika hediyeleri almama yardım ediyordu. | Open Subtitles | هي تساعدني في أختيار بعض الهدايا حتى آخر دقيقة. |
son dakika haber verdiğimi biliyorum, lütfen kızmayın. | Open Subtitles | اعرف انه اتصال في اللحظة الاخيرة فلا تغضبا |
Plan yapmaya fırsat olmadan ülke dışına yapılan son dakika seyahatleri. | Open Subtitles | التى تظهر فى اخر لحظة وخارج البلاد ولا يوجد وقت للتخطيط لها |
Nişancı soruşturmasıyla ilgili son dakika haberini Franklin Park'tan canlı aktaracak. | Open Subtitles | تقرير مباشر من فرانكلين بارك مع الأخبار العاجلة عن تحقيق القناص |
Asil avukatmz alelacele gizli bir toplant yapyor... ve son dakika tang çarpc sekilde içeri alnyor. | Open Subtitles | مُحامي الدفاعِ النبيلِ يدعو الى مشاورة سرية . . ثم يحضر شاهدا في الدقيقة الاخيرة |
Programda bir son dakika değişikliği olacak. Kibarca özür dileyecek. | Open Subtitles | سيكون هناك تغيير في الجدول في أخر دقيقة ستعتذر بأدب |
Alo, evet, son dakika striptizcisi kiralamak istiyorum. | Open Subtitles | مرحباً، نعم، أودُ أن أطلب راقصة تعري في آخر اللحظات |
O yüzden de son dakika kararın, beni baya şaşırttı, | Open Subtitles | و لهذا كنت مدهش قليلاً من قرارك في أخر لحظة |
Otoçağrılardan ve son dakika ataklarından medet ummaya başlamışssan kaybetmeye hazır ol demektir. | Open Subtitles | إذا كنتَ ستقوم بالنداء على آمل لآخر دقيقة لدفعها في صندوق الإقتراعات فقد تم مصيرها |
son dakika alış verişi yapmak için acele çıkması gerekti. | Open Subtitles | اضطرت أن تخرج لتحضر أشياء باللحظة الأخيرة |