Ve burada gördüğünüz şekilde sonuçlanır, bir rasyonalite sonucu olduğunu düşünmeyeceğiniz bir biçimde. | TED | وتقوم بـاستنتاج الشيء الذى تراه هنا والذي لن تتوقع أن يكون نتيجة للمنطق |
Peki mermilerdeki D.N.A kodlamasının, bilgisayar kontrolündeki sonucu nedir ? | Open Subtitles | وماذا كانت نتيجة فحص الكومبيوتر للبصمة الوراثية الخاصة بذلك الرصاص؟ |
Ve sonucu özetlersek... ...sonuç şuna çıkar, farklı görevler dayanışıktırlar. | TED | وفقط لنستخلص النتيجة، حسناً فكانت النتيجة بنعم، المهام المختلفة مترابطة. |
Ama şimdi sonucu ve harcadığınız emeği görünce ağzım açık kaldı! | Open Subtitles | لكن عندما رأيت النتيجة وكل الجهد الذي بذلته فيه أصابني الذهول |
Arama sonuçlarımızda asla arama sonucu için ödeme kabul etmiyoruz, | TED | ولذا ففي نتائج بحثنا، لا نقبل بتاتاً المال لنتائج البحث. |
Etkisi ne? sonucu ne? | TED | ما هو تأثير ذلك؟ ما هي النتائج المترتبه عليه؟ |
Dünyamızın sağlığı denizlerdeki koşullara çok sıkı bir şekilde bağımlıdır öyle ki bu değişimlerin anlatılamayacak kadar çok fazla sonucu olacaktır. | Open Subtitles | سلامة كوكبنا مرتبطة ارتباطاً وثيقاً مع ظروف البحر بحيث أن هذه التغيرات قد تجلب عواقب لا تُعد ولا تحصى على العالم |
Yani annem beni bir gecelik bir ilişki sonucu mu doğurdu? | Open Subtitles | هل تريد ان تقول أنني نتيجة لفعلة شائنة قامت بها أمي؟ |
Mesele şu, ne kadar zeki olduğumuzu düşünsek de bu deneyin muhtemel sonucu 4,5 gün önce sorgu yargıcının seni araması. | Open Subtitles | الشيء هو مهما توقعنا اننا اذكياء اكبر نتيجة لتجربتنا هي انك منذ 4 ايام مضت تلقيت اتصال من المكتب الطب الشرعي |
Sence herşeyimi bir sınav sonucu için riske atar mıyım? | Open Subtitles | هل تعتقد أني سأخاطر بكل شئ من أجل نتيجة الامتحان؟ |
Hep böyle tartışmacı mısınızdır, yoksa bu kafa travmasının bir sonucu mu? | Open Subtitles | هل أنت تميل للجدل هكذا دائماً أم أن هذا نتيجة لصدمة الرأس؟ |
Ernie'nin kayboluşunun, Sivil Savaşın sonucu... olabilmesi mümkün mü ? | Open Subtitles | هل من الممكن أن يكون إختفاء إيرني نتيجة للحرب الاهلية؟ |
Ben Wyatt'le ilişkinizin sonucu olarak hiç özel bir muamele gördünüz mü? | Open Subtitles | هل تلقيتي أي معاملة مميزه نتيجة لعلاقتك مع ، بينّ وايت ؟ |
Ve birlikte olmanın kaderimizde olduğunu düşünüyorum sonucu ne olursa olsun. | Open Subtitles | وأشعر أنه مقدر لنا أن نكون معاً. بغض النضر عن النتيجة. |
Bütün gün konuşsam da açıklayamayacağım için sonucu size göstereceğim. | Open Subtitles | سوف تظهر لك النتيجة التي تحكي أكثر من ألف كلمة. |
Belki bir zamanlar şirkette herkesin psikolojik yapısını anlıyordun ve istediğin sonucu almak için hangi görevi kime vermen gerektiğini biliyordun. | Open Subtitles | ربما كنت يوماً ما تفهم البنية النفسية لكل من في الشركة حين كنت تعلم لمن تولي أي مهمة لتحقيق النتيجة المرجوة |
Bu, muhtemelen internetteki en berbat arama sonucu. Z jenerasyonu ise hapı yutmuş. | TED | ولعل أكثر نتائج البحث بشاعة على الإنترنت هو أن جيل زد قد تدمر. |
Gerçekten ortağımın her davada en iyi sonucu istediğine inanıyorum. | Open Subtitles | أنا حقا أعتقد شريكي يريد نتائج أفضل في كل قضية |
Ve dünya standartlarındaki sistemlerin en etkili sonucu öğrencilerin bütün sistem dahilinde yüksek performansa ulaşabiliyor olması. | TED | وتبقى أكثر النتائج إدهاشا للأنظمة ذات الكفاءة العالية هي بلوغ النظام بأكمله الكفاءة العالية. |
Bütün gazeteciler, tıpkı bizim gibi davranışlarının bir sonucu olduğunu kabul etmeli. | Open Subtitles | هو وجميع الصحافيين عليهم إحترام أشخاص في مستوانا الأفعال لها عواقب وخيمة |
Tabii bunun sonuçları öngörülemezdi, sonucu tahmin etmek mümkün değildi. | Open Subtitles | فأن العواقب لن يكون من الممكن التكهن بها لم يكن بمقدورنا توقع ماذا ستكون النتيجه |
Yeni rütbenin doğal sonucu olarak daha önce yeteneklerini defalarca ispatladığın görevi yapacak ve bir yıldız gemisine komuta edeceksin. | Open Subtitles | وتلك عاقبة رتبتك الجديدة، ستوكل إليك واجبات بمنطلقها، أقمت عليها الدليل مرارًا وتكرارًا في قدرتك على تحقيق هدفك، |
Karl Marx bunu kapitalizmin acı bir sonucu olarak, işçinin emek sarf ederek ürettiği ürün hakkında bir fikrinin olmaması olarak gördü. | TED | كارل ماركس رأى أن هذا هو مأساة الرأسمالية، اغتراب العامل من نتاج عمله. |
İsteklerimiz, inandıklarımızın bir sonucu aslında ve hatırladıklarımız da ne bildiğimiz hakkında bilgi veriyor. | TED | فما نرغب به ناتج جزئيًا عما نعتقد، وما نتذكره أيضًا يُخبرنا عما نعرفه. |
Bunun bir sonucu olarak İran'daki en baskıcı yasaklardan bazıları kaldırıldı. | TED | وتم رفع بعض من أكثر القيود قمعًا في إيران كنتيجة لذلك. |
Nöbet dehidratasyonun ya da nörolojik bir şeyin sonucu olabilir. | Open Subtitles | قد تكون نوبة الاختلاج نتيجةً للتجفاف أو ذاتَ منشأ عصبيّ |
Nasıl bu hale geldiğini anlatıyordun. Aşırı şarabın bir sonucu. | Open Subtitles | إذا كنت تخبرني كيف بدأ ذلك هذا بسبب الأفرط بالنبيذ |
Bu sonucu değiştirmezdi ve sen öldükten sonra da bu şehirde yaşamak zorundayım. | Open Subtitles | انها ما كانت لتغير النتيجه وانا سيتوجب عليّ البقاء في المدينه بعد ذالك |
Bunun sonucu olarak, şu acayip durum var ki, seçkinler seçmenlerin kontrolünden çıktı. | TED | ونتيجة لذلك لدينا هذا الوضع الغريب الذى خرجت فيه النخبة عن سيطرة الناخبين. |
Yani aşağı yukarı 10 bin yıl önce Karadeniz'de bir genimizdeki bir mutasyon sonucu mavi göz ortaya çıktı. | TED | فمنذ حوالي 10.000 سنة بجوار البحر الأسود، حدث لنا تحول واحد في جين واحد والذي أدى إلى العيون الزرقاء. |