| sorunlarınızı ben çözemem. Ama eve geç gelmenin yararı yok. Bana var. | Open Subtitles | ليس بإستطاعتى أن أحل مشاكلكم لكم و لكن التأخير ليلاً لن يحل شئ |
| Bir iş bulduğunuzda, patronunuz sorunlarınızı dinlemek istemeyecek. | Open Subtitles | عند التقدم بطلب للحصول على عمل، لن يرغب صاحب العمل في سماع مشاكلكم. ولا أنا أيضا. |
| sorunlarınızı bir kenara atıp... bizim için en iyi olan şeyi yapmalısınız, tamam mı? | Open Subtitles | يجب ان تضعوا مشاكلكم جانبا وتفعلوا ما الافضل لنا. حسنا؟ |
| Parasıyla, sorunlarınızı çözebileceğini düşündünüz. | Open Subtitles | لذا فكرتِ بأنه سيحل مشاكلك بإستخدام النقود |
| Duygusal sorunlarınızı ortaya çıkarıp yüzleşmenizi sağlıyor. | Open Subtitles | وأظنّ أنّ ذلك سيُساعدك في الكشف عن والتعامل مع مصدر مشاكلك العاطفيّة |
| Oturup sorunlarınızı konuşma zamanı çoktan gelmişti. | Open Subtitles | إنه وقت مناسب لتجلس أنت و ماريس معا لتتكلما و تناقشا مشاكلكما |
| Ben dönene kadar sorunlarınızı halletmemiş olursanız size mantık aşılamaları için birkaç Mirakuru askeri bulurum. | Open Subtitles | إن لم تحلّا خلافاتكما لدى رجوعي فسأجد حفنة جنود (ميراكورو) لتعقيلكما بالضرب المبرّح. |
| sorunlarınızı bir kenara atıp... bizim için en iyi olan şeyi yapmalısınız, tamam mı? | Open Subtitles | يجب ان تضعوا مشاكلكم جانبا وتفعلوا ما الافضل لنا. حسنا؟ |
| sorunlarınızı çözdünüz mü yani? | Open Subtitles | اذن لقد قمتم بحل مشاكلكم جميعا كلها بدون حاجة لتدخلنا |
| Sizin evlilik sorunlarınızı çözerken, programı canlı tutabilir. | Open Subtitles | تستطيع ان تثير البرنامج وتحل مشاكلكم اي مشاكل ؟ |
| Ben samanı altına çevirebilir ve tüm sorunlarınızı çözebilirim. Gerçekten mi? | Open Subtitles | أستطيع تحويل القشّ إلى ذهب و حلّ كلّ مشاكلكم |
| sorunlarınızı çözmeye zenginleşirken uğraşmanızı istiyorum! | Open Subtitles | أريدكم أن تتعاملوا مع مشاكلكم بأن تكونوا أغنياء |
| sorunlarınızı çözmeye zenginleşirken uğraşmanızı istiyorum! | Open Subtitles | عايزكم تتعاملوا مع مشاكلكم بأن تكونوا أغنيا |
| Aile sorunlarınızı kabininizde halledin. | Open Subtitles | هيه ، اذهبوا أصلحوا مشاكلكم العائلية بحجرتكم الخاصة. |
| Madem benim yaklaşımıma katılmıyorsunuz keşke sorunlarınızı dile getirseniz. | Open Subtitles | تعلمين، إذا كنت لا تتفقين مع طريقتي، أتمنى أن تتحدثين عن مشاكلك. |
| Başarı tüm sorunlarınızı çözmüyor Teğmen. Sadece yenilerini yaratıyor. | Open Subtitles | النجاح لا يحل كُل مشاكلك, أيها الملازم بل يشكّل عدّة مشاكل جديدة |
| Bütün sorunlarınızı geride bırakın ve yeniden başlayın. | Open Subtitles | أترك جميع مشاكلك وإبدأ من جديد جديد تماماً |
| Hayır, görmedi. Adınızı bir dosyada gördüm, ancak Tüm sorunlarınızı tartışmamızın sağlıklı olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | لا، لم تخبرني، رأيتُ اسمك على ملف ولكن، أظن أنه من الصحي لنا مناقشة كل مشاكلك |
| Maris'le oturup sorunlarınızı konuşmadınız. | Open Subtitles | نايلز أنت و ماريس لم تجلسا لتناقشا مشاكلكما |
| Ya kendinizi sorgular ve sorunlarınızı birlikte halledersiniz ya da bir başkasını suçlarsınız. | Open Subtitles | تنظرا بداخلكما، وتحاولا حلّ مشاكلكما معاً أو تلقيا باللوم على شخص آخر |
| sorunlarınızı şu kafes dövüşçüsünü öldürürken çözersiniz. | Open Subtitles | {\pos(190,220)} أنصت، حلّا خلافاتكما بينما تقتلان مجالد فنون القتال المختلط المعنيّ. |
| Pekala, sorunlarınızı anlatın. | Open Subtitles | حسناً أخبروني بمشاكلكم |