Korkuyorsun çünkü dener ve başaramazsan, suçlanacak tek kişi sensin. | Open Subtitles | أنتِ خائفة لأنّه إذا حاولت وفشلت فسيلقى اللوم عليكِ فحسب |
suçlanacak kimse olmayınca başarısızlıktan nefret ediyorum. | Open Subtitles | انا اكره الفشل عندما لا يوجد احد لالقاء اللوم عليه |
suçlanacak biri varsa o da Kurucu'dur, seni tetiği çekmeye o zorladı. | Open Subtitles | إذا كان هناك من يُلام فهو المؤسس، لقد أجبرك على إطلاق النار. |
Olan herşey için suçlanacak kişi benim. Herşey için. | Open Subtitles | أنا الملام على كل الأمر على كل شيء |
İşe yaramadıklarında, suçlanacak biri yada bir şey vardır. | TED | فلو لم تنجح، لابد وأن يلام أحد أو شيء ما. |
Bu kasabanın her santimetrekaresini arayacağım ve müdahele eden herkes de cinayetle suçlanacak, anladınız mı? | Open Subtitles | لا أحتاج إلى أي إذن سوف أقوم بتفتيش كل منطقة هنا، خلال الـ 3 ساعات القادمة وكل من يرفض سأتهمه بجريمة قتل، هل فهمتي ؟ |
Yani hata benim mi? suçlanacak kişi ben miyim? -Hayır, benim kahrolası! | Open Subtitles | أنا الملامة, اللعنة أقر بذلك |
İkisinin de güçlü sebepleri var ve 12 saat içinde biri suçlanacak. | Open Subtitles | كل واحد لديه دافع قوي و في حولي 12 ساعة أحدهم سيحاكم |
Kontes duruşmada cinayetle suçlanacak. | Open Subtitles | ربما ستتهم بجريمة القتل |
Vampirlerin efendileri bu durumdan ötürü suçlanacak birine gereksinim duymuşlar. | Open Subtitles | مصاصو الدماء الملوك كانوا بحاجة لإلقاء اللوم على شخص ما لأجل الموقف |
Bunda suçlanacak birisi varsa, bu adamdır, çocuk değil. | Open Subtitles | لو هناك من يستحق اللوم فهو الرجل وليس الصبي |
O zaman suçlanacak olan, toplum. Öyle mi? | Open Subtitles | إذا , لنلقي اللوم على المجتمع , أليس كذلك ؟ |
Domuz istenileni yapmayınca siz değil Sarah Louis suçlanacak. | Open Subtitles | أعني اللوم لن يلقى عليكم عندما يخفق الخنزير هي من ستتلقى اللوم |
Eğer dünyanın durumu için suçlanacak biri varsa o da benim. | Open Subtitles | إذا يوجد أحد يُلام على حالة العالم فإنه أنا |
Yapma dostum. Sabıkamı gördün. Böyle bir şey olduğunda ilk suçlanacak adam benim. | Open Subtitles | بربّك يا رجل، رأيت سجلي الجنائي، إن حصل شيء كهذا، أنا أول شخص يُلام. |
bu yanılgısından dolayı suçlanacak varsa, o da büronun kendisidir. | Open Subtitles | لو أن هناك أي شيء يُلام على غرورها فهو المكتب ذاته |
Olan herşey için suçlanacak kişi benim. Herşey için. | Open Subtitles | أنا الملام على كل الأمر على كل شيء |
- Seni suçlamıyorum... Evet, seni suçluyorum. suçlanacak olan sensin. | Open Subtitles | نعم , أنا ألومك أنت الملام |
Düzen bozulmaya başlayınca, ilk suçlanacak kişinin yeni eleman olduğunu bilirim. | Open Subtitles | إنه الفتى الجديد الذي يجب ان يلام لأنه حرك المنضدة |
Birini suçlaması gerekti. Ama suçlanacak kişi sen değilsin. | Open Subtitles | لقد كان يحتاج أن يلوم أحدًا ما لكن ليس أنتَ من يجب أن يلام |
Bu kasabanın her santimetrekaresini arayacağım ve müdahele eden herkes de cinayetle suçlanacak, anladınız mı? | Open Subtitles | سوف أقوم بتفتيش كل منطقة هنا، خلال الـ 3 ساعات القادمة وكل من يرفض سأتهمه بجريمة قتل، هل فهمتي ؟ |
suçlanacak kişi sen olacaksın. | Open Subtitles | ستقع عليك الملامة |
Hırsızlıkla suçlanacak. | Open Subtitles | باستخدام هذه النسخة، سيحاكم بتهمة الانتحال |
Memur Roenick, cinayetten suçlanacak mısınız? | Open Subtitles | هل تظن أنك ستتهم لقتل الضابط (رونيك)؟ |
Hayır, Josep Tufor bununla suçlanacak. | Open Subtitles | لا، جوزيف تيودور سيلام على كل هذا |
Ölümünden dolayı suçlanacak iblis. | Open Subtitles | إنه الشيطان الذي سيُلام على مَقتلكِ |