| Babası kendisini o kadar suçlu hissediyor ki yaptığı her şeyi affediyor. | Open Subtitles | لكن ذلك مستحيل. والده يشعر بالذنب أيضاً إنه يغفر له كل شيء. |
| Babam her gece dışarıda fink attığı için kendini suçlu hissediyor. | Open Subtitles | كل مرة يقضيها خارجاً كل الليل يشعر بالذنب |
| Annemle babamın evliliğini sona erdirdiği için kendini suçlu hissediyor. | Open Subtitles | إنه يشعر بالذنب فقط لأنه أفسد زواج والدي. |
| Ellie kendini suçlu hissediyor, vicdanını rahatlatmak istiyor. | Open Subtitles | ايلي تشعر بالذنب لانها هجرتني لذلك فهي لاتريد ان تشعر بالذنب |
| Onun için hapse girmenden dolayı kendisini suçlu hissediyor. | Open Subtitles | تشعر بالذنب الكبير لدخولك السجن بدلاً لها |
| Kendini suçlu hissediyor musun? | Open Subtitles | هل تشعرين بالذنب ؟ |
| Çok suçlu hissediyor olmalısın. | Open Subtitles | لابدّ أنكِ تشعرين بذنب فظيع حيال ذلك |
| Babam buraya hiç gelmiyor. Sanırım kendisini suçlu hissediyor. | Open Subtitles | نادراً ما يأتي والدي الى هُنا أعتقد، أنه يشعر بالذنب |
| Pekala, kesinlikle Naomi hakkında çok suçlu hissediyor. | Open Subtitles | حسنا، انه بالتأكيد يشعر بالذنب نحو نعومي |
| suçlu hissediyor, bunca yıl ezik kardeşiyle savaşıyor... | Open Subtitles | يشعر بالذنب طوال هذه السنوات وهو يتشاجر مع شقيقه الفاشل |
| Kendini suçlu hissediyor.Hayatında birkerecik doğru birşey yapmaya çalışıyor. | Open Subtitles | لأنه يشعر بالذنب إنه يحاول فعل الصواب |
| Saat yüzünden kendini çok suçlu hissediyor. | Open Subtitles | إنه يشعر بالذنب من أجل الساعة. |
| Cary Agos'a çamur atılmasından ötürü kendini suçlu hissediyor, çünkü yanlış birşey yapmadı | Open Subtitles | إنهُ يشعر بالذنب لتلفيق التهمه (كاري أغوس) ؛ الذي لم يفعل شيئاً خاطئاً |
| Kendini suçlu hissediyor. | Open Subtitles | نعم، إنه يشعر بالذنب |
| şimdi kendini suçlu hissediyor umbridge annesini bakanlıktan atmak istiyor ve TİDS lerden geçememe korkusuyla çok büyük endişe içinde | Open Subtitles | تشعر بالذنب لتقبيله وقلقة بخصوص أى شيئ آخر |
| suçlu hissediyor musun filan diye sormayacağım o konulara hiç girmeyelim yani. | Open Subtitles | لا أريدك أن تشعر بالذنب أو شيئاً ما من هذا القبيل. لذا دعنا لا نتطّرق إلى هذا الموضوع. |
| Annemiz kız kardeşimi doğururken öldü ve o da kendini çok suçlu hissediyor. | Open Subtitles | والدتنا توفت أثناء ولادتها، لذلك تشعر بالذنب. |
| [Çalışma Şeklimiz] Gün içinde yeterince üretken olmadığınızda suçlu hissediyor musunuz? | TED | [الطريقة التي نعمل بها] هل تشعر بالذنب عندما لا تكون مُنتجًا بشكلٍ كافٍ خلال يومك؟ |
| Ama sen kendini çok suçlu hissediyor olmalısın. | Open Subtitles | لكن أنت ... لابد أنك تشعرين بالذنب |
| Kendini suçlu hissediyor. | Open Subtitles | هو يشعر بذنب , عليك أن تقترب منه |