ويكيبيديا

    "suların" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • المياه
        
    • المد
        
    • المياة
        
    • بالمياه
        
    Doğu ve batıya akan suların berrak akması için dua etti. Open Subtitles لقد كان يَدعُوا بأن تَسقُط المياه العذبة في الشّرق و الغَرب
    Güneş Mavi Gezegendeki tüm bu suların yukarı çıkmasını sağlayan bir güçtür. Open Subtitles الشمس هي القوة التي ترفع جميع المياه التي على هذا الكوكب الأزرق
    Yeşil çayırlarda huzur içinde uzandırır beni durgun suların arasına salar. Open Subtitles إنه يجعلني أرتاح في مرعى أخضر إنه يقودني أمام المياه الهادئة
    Tropikal türler şimdi de soğuk suların zorbalığıyla istila ediliyor. Open Subtitles الشعب المرجانيه الموسميه تتعرض الى اجتياح من قوة المياه البارده
    Qular ve komşuları suların çekilmesiyle çamurun içine bulanmış tüp çukurlarını arıyorlar. Open Subtitles وقد قوص وجيرانها البحث عن الاصداف في المد والجزر المنخفضه في الطين
    O karanlık suların ruhunu öbür kıyıya geçtiğinde bile hissedersin. Open Subtitles يمكنك أن تشعر بروح المياة الداكنة حتى و أنت تعبر للجانب الآخر
    Sınırlar değişti ve suların mülkiyeti o zamandan beri ihtilaf halinde. Open Subtitles تغيرت الحدود، وملكية هذه المياه بسبب حال النزاع منذ ذلك الحين.
    Annem bir keresinde suların hızarın kapılarının üstüne kadar yükseldiğini gördüğünü söylerdi. Open Subtitles والدتي قالت بأنها مرّةً رأت مستوى المياه يعلو فوق مستوى أبواب الطاحونة
    Bence aynı zamanda ilginçte olabilir iki problemli konuyla ilgilenmesi, suların ve dinin yükselmesiyle. TED وأعتقد أن هذا ربما مثير أيضاً لأنها تتعامل مع قضيتين إشكاليتين، وهي إرتفاع المياه والدين.
    Amacınızla uyan bir sorun hakkında fikir belirtin: suların korunması, işçi hakları, çeşitlilik. TED النضال من أجل قضية تتماشى مع هدفكم: الحفاظ على المياه أو حقوق الشغل أو التنوع.
    Ellerimizde akan kan, dünya üzerindeki suların seslerini taşıyor. TED عروق الدم في أيدينا رددت دورة من آثار المياه على كوكب الأرض.
    Bütün resme bakarsak, konu okyanustaki gürültüye gelince suların büyük bir kısmı kontrolsüz bırakılıyor. TED لكن بالإجمال، لا تخضع أغلب المياه فعليًّا للرقابة عندما يتعلّق الأمر بضوضاء المحيط.
    Yeşil vadilerin ve durgun suların güzelliği gibi. Open Subtitles الجمال مثل الوديان الخضراء الهادئه و المياه الساكنه
    Duyuların ötesinde bir güzellik vardır, Nefertiri, yeşil vadilerin ve durgun suların güzelliği gibi. Open Subtitles هناك جمال خلف المشاعر يا نفرتيرى الجمال مثل الوديان الخضراء الهادئه و المياه الساكنه
    Tarihin başlangıcından önce gerçekleşmiş depremler büyük denizin tabanını yarmış, ...ve böylece suların bir kısmını buraya getirmiş olmalı. Open Subtitles تسبب زلزال قبل بداية التاريخ في حدوث صدع في قاع البحر العظيم، وعبر هذه الشقوق انسابت المياه.
    Ve Tanrı büyük balinaları ve suların cinsine göre bol bol türettiği, canlı mahluklar yarattı. Open Subtitles فخلق الله التنانين العظام و كل ذوات الانفس الحية الدبابة التي فاضت بها المياه كاجناسها
    Ve Nuh suların çekildiğini görmek için kuzgunu gönderdi. Open Subtitles و أرسل نوح الغراب لمعرفة ما إذا كانت المياه إنحسرت عن الأرض
    Çünkü artık suların çekildiğini ve toprak bulabileceğimizi biliyoruz. Open Subtitles لأننا نعرف الآن أن المياه قد جفت من على الأرض و يمكننا أن نجد أرضاً
    # Bu suların dışında yaşamak için... # ...neler verirdim? Open Subtitles ماذا عليَّ أن أعطي كي أعيش.. خارج تلك المياه.
    Kurtulmak için suların yükselmesini bekledik. Open Subtitles كان علينا أن ننتظر ارتفاع المد قبل أن نتمكن من النزول مرة أخرى.
    Korkusuz bu suların en büyük gücüdür ama hiçbir gemi Avcı'nın hızıyla boy ölçüşemez. Open Subtitles السفينه "الشجاعه" هي الأقوى في هذه المياة تلك حقيقه، و لا توجد سفينة تستطيع مجاراة سرعتها
    Klostrofobi içinde yaşıyoruz, karanlık suların kuşattığı çelik ve betondan bir ülkede. Open Subtitles نعيش في الخوف من الأماكن الضيقة، أرض الفولاذ والخرسانة محصور بالمياه المظلمة

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد