| Bunun için kullanılan tarayıcılar gittikçe küçülüyor, daha ucuz ve daha taşınabilir hale geliyor. Ve bu gibi cihazlarla olası hale gelen veri patlamaları | TED | هذه الماسحات الآن هي محمولة ،ذات أحجام أصغر ، و أقل تكلفة. وهذا النوع من الانفجارالبياني الذي تتيحه |
| Bu da bize, kullanıcı kontrolünde, taşınabilir bir kimlik yaratmaya olanak sağlar. | TED | يسمح لنا هذا بصنع هوية محمولة يتحكم بها المستخدم. |
| taşınabilir işletim sistemleri hakkında çok şey bilirken, aslında gerçek ihtiyacımız olan şey bir ahlaki işletim sistemi. | TED | نحن نعرف الكثير عن أنظمة تشغيل الهواتف المحمولة ، ولكن ما نحتاج إليه بالفعل هو نظام تشغيلٍ أخلاقي. |
| Belki önceleri bu kadar net değildim. Sana taşınabilir miyim? | Open Subtitles | ربما لم أكن واضحة المرة السابقة هل يمكنني الإنتقال معك؟ |
| taşınabilir bir kısa dalga vericisi ayarlayalım. Bunu sahada daha büyük bir şey üzerinde denemem gerek. | Open Subtitles | فلنصنع جهازاً محمولاً لبث الموجات القصيرة يجب أن أختبر الإشارة على شيء أكبر في الميدان |
| taşınabilir masaj aleti kadın sağlığı dergileri ve posta katalogları ile satıldı. | Open Subtitles | المدلك البيتي المحمول تم بيعه كمساعد صحي للنساء في المجلات وطلبات البريد |
| Çoktan erişilmez bir hale gelmiş gerçekliğin yoğunlaştırılmış ve taşınabilir bir formu olarak değil. | Open Subtitles | ليست أشكالاً متحركة و مُدمجة لواقع يصعب الوصول إليه |
| Romalı savunma birlikleri taşınabilir alev topları ile hendekten çıkmaya çalışanları hedef alıyordu. | TED | وفرق المدافعين الرومان سيحملون قاذفات اللهب المتنقلة يرشون بها أي جندي يحاول التسلق خارج الخندق |
| NATO, çok hızlı bir şekilde harekete geçebilecek taşınabilir bir birime sahip. | TED | لدى حلف شمال الاطلسي وحدة متنقلة يمكن نشرها بسرعة كبيرة. |
| taşınabilir bir daktilo almayı düşünüyorum. | Open Subtitles | و ظننت أن بإمكانى التقاط آلة كاتبة محمولة |
| Yüzbaşı, ısıya dayanıklı çadırlar ve taşınabilir serinleticiler gönderiyoruz. | Open Subtitles | كابتن ، سنرسل إليكم خيام مضادة للحرارة ووحدات تبريد محمولة |
| Nazi mühendisler, taşınabilir bir atom bombası üretmeye çalışıyorlardı. | Open Subtitles | المهندسين النازيين كانوا ينوون بناء قنبلة محمولة |
| Birkaç taşınabilir cihaz ekranındaki videoları senkronize ediyor. | TED | إنه يزامن الفيديوهات عبر شاشات متعددة من الأجهزة المحمولة. |
| Benim iki işim var: taşınabilir bilgisayarlar tasarlıyorum ve beyni inceliyorum. | TED | أقوم بعملين .أصمم أجهزة الكمبيوتر المحمولة وأدرس الأدمغة. |
| Ofislerimize bir hafta erken taşınabilir miyiz onu öğrenmek istemiştim. | Open Subtitles | نريد معْرِفة إن كان بإُمكاننا الإنتقال إلى مكاتبنا مُبَكِّراًٌ بأسبوع |
| Eğer kardeşlerin için endişeleniyorsan, onlar da taşınabilir. | Open Subtitles | وإن كنتِ قلقلة بشأن أخواتكِ فيمكنهنَّ الإنتقال أيضاً |
| Yalnızca iki hafta önce, Joe'nun ofisine gitmeye 6 kilogramdan az taşınabilir bilgisayarın mümkün olmayacağını söylemeye hazırdım. | Open Subtitles | فقط قبل اسبوعين كنت مستعدّاً ان ادخل الى مكتب جو واخبره ان حاسباً محمولاً وزنه اقل من 15 باوند |
| Bu gün taşınabilir cihaz hem görünüşü hem de insanlar açısından optimal tasarımdan uzakta. | TED | الجهاز المحمول الحالي بعيد كل البعد عن التصميم المثالي، كلا بالنسبة للعوامل البشرية كالشكل |
| taşınabilir tuvalet olarak düşünürse, eminim ki parayı bulacaktır. | Open Subtitles | إن فكر في أنها خزانة متحركة فأنا متأكد من أنه سيجد النقود |
| Şafak vakti taşınabilir, on bin yurdelik şehrin üzerinde yükselirken Kraliçe Boraqchin kaba bir şekilde uyandırılmıştı. | TED | مع انبلاج الفجر في المدينة المتنقلة التي تضم عشرة آلاف خيمة، أفاقت الملكة برقشين على إيقاع صدمة عنيفة. |
| 1. Dünya Savaşı sırasında taşınabilir röntgen üniteleri kurmuştur ve radyasyonun tümörler üzerindeki etkilerini incelemiştir. | TED | افتتحت وحدات أشعة متنقلة خلال الحرب العالمية الأولى، وبحثت في تأثير الإشعاع على الأورام. |
| Gözetim kameraları kablosuz mikrofonlar ve taşınabilir kablosuz kayıt monitörü. | Open Subtitles | فلنرَ، آلات مراقبة، مكبّرات صوت لاسلكيّة، وشاشة مسجّل نقّال لاسلكيّة |
| Bilginin eğlenceli ve taşınabilir olması gerektiğine ve olduğuna inanıyorum. | TED | أنا أؤمن أن أي معلومة يجب ويمكن أن تكون ممتعة وقابلة للنقل. |
| taşınabilir tarayıcıları al. | Open Subtitles | اجلب أجهزة التتبع الضوئية النقالة وكما تجد.. |
| Bu taşınabilir yiyecek.İngilizler bu konuda bayağı iyidir. | TED | وهذا هو الغذاء المتنقل .. كان البريطانيون ممتازون في هذه الأنواع |
| taşınabilir oksijen tüpü burada. | Open Subtitles | إنَّ قنيّنةُ الأكسجينِ المتنقلةِ موجودةٌ هنا |
| Önemli bir şey değil. MP3 çalabilen taşınabilir bir CD çalardı... | Open Subtitles | لا شئ، مشغل أقراص محمول يشغل أسطوانات مضغوطة و يسجل أسطوانات |
| Belki tatilden sonra o yanıma taşınabilir ve daha fazla iş yapabilir diye düşünüyorduk. | Open Subtitles | كنا نعتقد انها ربما تكون بعد العطلة انه يمكن أن ينتقل للعيش معي ويحصل على أكثر من عمل |