Diyelim ki, Ed Bailey'nin çizmesinde... ufak bir tabanca sakladığını sana söyledim. | Open Subtitles | ماذا لو أخبرتك أن إد بايلى معه مسدس صغير مخبأ فى حذائه |
Yaşlı ve mutsuz olmakla başına bir tabanca dayamak arasında büyük fark var. | Open Subtitles | فرق كبير بين أن تكون عجوز وحزين وبين أن تضع مسدس على رأسك |
Masamın sağındaki ikinci çekmeceyi açıyorum, bir revolver (tabanca) çıkarıyorum, kurşun dolduruyorum, | Open Subtitles | أفتح الدرج الثاني من يمين المكتب و أخرج المسدس و أعبئه بالذخيرة |
Bilgisayar parmak izlerini elerken gardiyanın tabanca kılıfına da bakmış. | Open Subtitles | عندما قام متخصص البصمات، برفع البصمات عن حافظة سلاح الحارس |
Vay canına, adamın üç tabanca ve iki tüfek ruhsatı varmış. | Open Subtitles | تمهل ، إنه مسجل لأجل 3 مسدسات وإثنين من بنادق الهجوم |
Bir korsan bir adaya bırakılınca ona tek kurşunlu bir tabanca verilir. | Open Subtitles | عندما يترك قرصاناً علي جزيرة وحيداً فإنه يتم إعطاءه مسدس برصاصة واحدة |
Ayrıca çivi tabancasını, yapıştırıcı tabancasını kısaca içinde tabanca olan her şeyi. | Open Subtitles | وايضا مسدس المسامير والغراء ويكون احسن اذا اي شيء يبدء بكلمة مسدس |
Biz çıkarken evi çok iyi kilitlemiştik, ama masamdan bir tabanca kaybolmuş. | Open Subtitles | البيت كان مقفل جيدا عندما غادرنا لكن هنالك مسدس مفقود من درجي |
Biraz para ve altılık tabanca. Hiçbir şekilde isim yok. | Open Subtitles | لقد وجدنا القليل من النقود و مسدس رقم ستة |
Bu 45 kalibrelik bir tabanca, Yüzbaşı. Anladın mı? | Open Subtitles | هذا مسدس اوتوماتيكى عيار 45 , كابتن فاهم ؟ |
Bir tabanca taşımıyordu, Rance. Yıllardan beri taşımıyordu. | Open Subtitles | انه لا يحمل اي مسدس ,رانس لم يفعل لسنوات |
Ta ki; küçük, tuhaf bir "klik" sesi duyana kadar. Ve tabanca boşalmıştı. | Open Subtitles | حتى سمعت طقطقة المسدس الذى اُفرغت رصاصاته |
Altıncı, Waldron'un üzerinde bulunan tabanca 32 kalibrelik bir silahtı ve merhumun başında bulunan merminin ateşlendiği silahtı. | Open Subtitles | سادسا، المسدس الذي عثر عليه مع والدرون كان سلاح عيار أ.32 وكان هو المسدس الذي منه اطلقت |
Baskın endişelendirmiyordum beni, fakat taşıdığım tabanca sorundu. | Open Subtitles | الإقتحام لم يقلقني ، لكن المشكلة كانت في المسدس الذي أحمله |
Her silah farklı. Sadece tabanca ve bıçak değil. | Open Subtitles | الأسلحة مختلفة، ليست مسدسات وسكاكين، أيضاً |
Tesadüfen, içi mermi dolu bir tabanca var mı burada? | Open Subtitles | أليس لديه مسدساً بذخيرته في مكان ما هنا؟ |
Öncelikle, tabanca taşıyan bir çam yarmasıyla iş konuşurken kendimi rahat hissetmiyorum. | Open Subtitles | أولاً : لا أشعر بالراحة بالتحدث عن العمل مع عملاق يحمل بندقية. |
Bunu söylüyorum ama, ben yıkımı değil, elime bir tabanca yerine, bir kamera almayı tercih ettim. | TED | بقولي ذلك، لم أختر الدمار، اخترت حمل الكاميرا بدلًا من السلاح. |
Lazerli görme gücü, kısa namlulu makineli tabanca. | Open Subtitles | الليزرِ، مسدّس الي بماسورة قصيرة قذائف مشاةِ الصغيرةِ. |
Posta attım ve 35 tabanca sipariş ettim ve de... | Open Subtitles | لكني بعثت برسالة بريدية ...أطلب فيها شراء 35 مسدسا و |
Olağanüstü nişancılığı ile Amerika'nın en iyi tabanca ve tüfek nişancılarını mağlup etmiştir. | Open Subtitles | أمامها هؤلاء البارعين الملحوظين فى الرماية مصوبي المسدسات والبنادق العظماء في امريكا، قد هزموا |
Yıl sonu pikniğimize sponsor olduğu için tabanca Patty'nin Kovboy Dondurmaları'na teşekkür ediyorum. | Open Subtitles | أريد شكر شركة "بيستول باتي" لمشتقات الحليب لرعايتها نزهة نهاية السنة و الأن |
Bir tabanca ve bir kurşunla onları durdurabileceğimizi düşündüysen tekrar düşün. | Open Subtitles | و إن كنت تظن أن سلاحاً واحداً أو رصاصة واحدة ستوقفهم فقد أخطأت الظن |
Çok iyi bıçak atıyorsun. tabanca kullanabilir misin? | Open Subtitles | انت ماهر في استخدام السكين هل تستخدم البندقية بنفس المهارة ؟ |
Çünkü dolu bir tabanca gibi çekmecede duruyor. | Open Subtitles | لأنّه متواجد فقط بداخل ذلك الدُرج مثل المسدّس المحشو بالرصاص |
Ev hırsızı, zorla girip küçük şeyler çalıyor. Hiç tabanca ya da bıçak ile yakalanmamış. | Open Subtitles | لص منازل , من مستخدمى العتلات خفيفى الحركه لم يضبط ابدا بمسدس او مطواه |