Kendini savunma dışında bir sebeple öldürdüyse tanıdığı iblisin yanına dönecektir. | Open Subtitles | لو قتلته لغرض الدفاع عن النفس، فإنّها ستعود للشيطان الذي تعرفه. |
Sonra da masa oyunlarını bu kadar seven tanıdığı tek adamı hatırladı. | Open Subtitles | ثم تذكرت الشخص الآخر الذي تعرفه والذي كان يحب هذه الألعاب كثيراً |
- Başka ülkelerden tanıdığı olduğuna dair bir şeyden söz etti mi? | Open Subtitles | هل تحدث عن أي أشخاص يمكن أن يعرفهم في بلدان أخرى ؟ |
Güya Çinli ama Çin'den hiç tanıdığı yok. Ailesi de yok. | Open Subtitles | لقد أتت من الصين, لا أحد يعرفها و ليس لديها عائلة. |
Bir adamı öldürdük sonra tanıdığı herkesin hayatını yıktık. | Open Subtitles | قتلنا رجلا، ثمّ خرّبنا حياة كلّ شخص عرفه |
Uzun zamandır tanıdığı biri, yaz kampından ve şimdi ona çiçekler yolluyor, Ranger maçına götürüyor. | Open Subtitles | إنه شابٌ ما عرفته منذ.. الأبد.. من المخيم الصيفي |
Bu tür şeylerle ilgilenen arkadaşı veya tanıdığı var mıydı? Aman Tanrım. | Open Subtitles | هل كان يملك أصدقاءاً أو معارف يمارسون هذا النوع من السحر ؟ |
Göndereceğimiz kişi, Brody ailesinin tanıdığı ve güvendiği biri olmalı. | Open Subtitles | من نرسله يجب أن يكون شخصاً تعرفه العائلة وتثق به |
"Lütfen bana zarar verme bebeğim." tanıdığı biriyle konuşuyor gibi. | Open Subtitles | أرجوك لا تؤذيني يا محبوبي يبدوا أنها تتحدث مع شخص تعرفه |
Neyse, Phoebe'nin onu tanıdığı iyi oldu, çünkü ona ciddi zarar vermek üzereydim. | Open Subtitles | مِن الجيّد أنّها كانت تعرفه. كنت على وشك إحداث الكثير من الضرر. |
Yani katil yakındı ve kişisel bir şeydi. Belki de tanıdığı biriydi. | Open Subtitles | إذاً القاتل كان مقرب وشخصي ربما شخص تعرفه |
Vergiler, kayıtlar, yüklü paralar gerekli. tanıdığı, güvenebileceği kişiler olmalı. | Open Subtitles | هناك ضرائب وسجلات وعملات متزعزعة وأناس يعرفهم ويثق بهم |
Oğlum otistik... Sadece tanıdığı kişilerle konuşur. | Open Subtitles | يعاني ابني من مرض التوحد و بالكاد يتحدث مع الذين يعرفهم |
Anlattığı ilk şey babası hakkındaydı, çok az tanıdığı, ölmüş olan ve hemen sonra ise annesi geldi, tanıdığı | TED | اولا كان يتحدث عن والده، والذي لم يعرف الكثير عنه الذي توفى، بعدها عن والدته، التي كان يعرفها |
Bu Suzan, Boris'in bir tanıdığı, ...güzel bir şarkıcı ve iyi dans ediyor. | Open Subtitles | نعم اسمها سوزان يعرفها بوريس مغنية جيدة و راقصة جيدة |
Babam, tanıdığı en şanslı insan olduğumu söylemişti. | Open Subtitles | ابي قال لي اني انا اكثر شخص محظوظ عرفه من قبل معقول؟ |
Ön kapı kilitliydi bu da yapan kişi içerdeydi ya da tanıdığı biri olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | و الباب الأمامي كان مقفلاً, مما يعني أن الشخص الذي فعل هذا إما أنه كان لديه مفاتيح للشقة أو أنه كان شخصاً هي عرفته |
Bu tür şeylerle ilgilenen arkadaşı veya tanıdığı var mıydı? | Open Subtitles | هل كان يملك أصدقاءاً أو معارف يمارسون هذا النوع من السحر ؟ |
Merhumu içimizden bazılarının çok iyi tanıdığı gerçeğinin cenaze törenine etki etmesine izin verilmeyecektir. | Open Subtitles | حقيقة أن بعضنا عرفها جيداً لا يمكن أن نتأثّر بعملية دفنها |
Bütün arkadaşları, neredeyse tanıdığı herkes beyefendidir. | Open Subtitles | وكذلك كل أصدقائها و كل من تعرفهم من البيض |
Kendisi bir dağ gorili. Herkesin yakından tanıdığı Bay Go'dan oldukça farklı. | Open Subtitles | هو غوريلا جبل على خلاف السّيد جو الذي كلّ شخص مألوف مع |
Beni herkesin tanıdığı bu yere getiremem ki onu. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع أن أحضره إلى حيث يعرفني كل شخص هنا |
Ramones'in "Road to Ruin" plağına sahip olan tanıdığı tek kızdı. | Open Subtitles | إذ كانت الفتاة الوحيده التي قابلها في حياته |
O kemeri ona tanıdığı biri vermiş olmalı. | Open Subtitles | لا بد وأن أحد معارفه أعطاه هذا الحزام وهذا هو القاتل |
İkinizin de tanıdığı ganimetin, kendisine sağlık ve iyi şans getireceği birisi var mı? | Open Subtitles | أهنالك شخصاً تعرفونه كلاكما قد يستخدم الصحة والحظ الموفق الذي قد تجلبه الغنيمة؟ |
Sizin şimdiye kadar tanıdığı en iyi öğretmen olduğunuzu söylüyor. | Open Subtitles | -أوه ، أجل ويقول إنك أفضل مُعلم قابله فى حياته |
Bir tanıdığı aradım ve bize gerçek bir kek işi verdi. | Open Subtitles | اتصلت ببعض المعارف وجلبت لنا عمل حقيقي للكب كيك |