Adam yavaş yürüyordu. tanık sandalyesine bile birinin yardımıyla gelebildi. | Open Subtitles | لقد مشى ببطء واحتاج لمساعدة حتى يصل إلى كرسي الشهود. |
Denver"da tanık kürsüsünde dururken soruların hepsini bu yüzden anımsayamamıştım. | Open Subtitles | لذلك لم أتذكر كا ما سألوني في منصة الشهود بدينفير |
Bu tanık ile Michael Corleone arasında hiç tampon kişi olmamıştır. | Open Subtitles | هذا الشاهد لم يكن بينة و بين مايكل كورليونى أى وسطاء |
Telefonlarımı açmayan bir tanık var. Evine gidip ona sürpriz yapacağız. | Open Subtitles | هذا الشاهد كان يتجاهل الرد على مكالماتى سنفاجئه بالذهاب الى منزله |
Tüm harekat tek bir görgü tanığına bağlı ise o tanık da öldürüldü ise zor kararlar almanız gerekmektedir. | Open Subtitles | إذا كانت كل العملية تعتمد على شاهدة وحيدة على جريمة وهذه الشاهدة يتم قتلها سيكون امامك خيار صعب لتفعله |
Sizi, kaçırıldığı saatlerde onunla aynı markette gören bir tanık var. | Open Subtitles | لدينا شاهدة تقول انها شاهدتك بالمجمع التجاري في نفس وقت اختطافها |
İslami dünyada olağanüstü ıstıraba tanık oldum ıstırabın nedeni siyasi çatışmalar, iç savaşlar, dış işgaller, fakirlik ve açlıktı. | TED | لقد كنت شاهداً على المعاناة الرهيبة في العالم الإسلامي من القمع السياسي، الحرب الأهلية، الغزو الأجنبي، الفقر، المجاعة. |
Tamam, öğrenci yok, tanık yok. İkinci koma: Anlat bakalım. | Open Subtitles | .حسناً، لا وجود للطلاب، ولا الشهود .كلمني عن الغيبوبة الثانية |
Suç mahalinin yakınında bile değildi, nasıl bir tanık olabilir ki? | Open Subtitles | أنه لم يكن بالقرب من مسرح الجريمة أى نوع من الشهود.. |
Bütün tanık olayını biliyormuş fakat daha fazla anlamalarına kadar gidip söylememiş. | Open Subtitles | يعرف مسألة الشهود لكنه لا يريد إعلام الرؤساء قبل أن يعرف المزيد |
Avukatlarım senin isminin de savcının tanık listesinde olduğunu söylediler. | Open Subtitles | لقد أخبرني المحامين بأن اسمك قد ظهر على لائحة الشهود |
"tanık raporunda bölgede pazar gecesi silah sesleri duyulduğunu yazıyor." | Open Subtitles | الشهود يقولوا انهم سمعوا اطلاق نار يوم الاحد منتصف الليل |
tanık koruma programı için para harcaması için resmen yalvardım. | Open Subtitles | ترجّيتُه أن يصرف أموالا وأن يجعل من حماية الشهود أولويّةً |
tanık, gri ve çift yırtmaçlı ekose giydiğini söyledi. Ne haltsa artık. | Open Subtitles | أجل، الشاهد قال بأنه كان رمادي، مفتوح مزدوج منقوش، مهما كان ذلك. |
Otelin önünde 97 dakika boyunca oturan tanık daha sonra bir yangında ölüyor. | Open Subtitles | الشاهد الذي جلس أمام الفندق لـ97 دقيقة, و مات لاحقاً في حادث حريق |
Bu tanık, yeni baba olmuş biri ve işini kaybetmiş. | Open Subtitles | الشاهد , هذا الاب الجديد , لقد خسر وظيفته لتوّه. |
tanık, Ricky Waters, askerlere, ayaklanmaya karşı koyma teknikleri öğretiyordu. | Open Subtitles | هذا الشاهد ريكي ووترز يدرب الجنود على طرق محاربة المتمردين |
Bir tanık, Crowe'un yasa dışı dövüşlere katıldığını söyledi. Mantıklı. | Open Subtitles | الشاهد يقول أن كراو كان متورطا فى قتال غير شرعى |
Bu hala onun yapmadığını göstermiyordu fakat tanık hakkında bir şeylerin şüpheli olabileceğini biliyorduk. | TED | وهذا لا يعني أنه لم يفعلها، ولكننا علمنا أن هناك شيء مريب حول هذه الشاهدة. |
Aleyhinizde yapılan suçlamaları doğrulayacak bir tanık getirteceğiz. | Open Subtitles | و فى هذه الجلسة ستستجوب اللجنة شاهداً يثبت عليك التهم التى تم توجيها لك اليوم |
CID bir tanık daha getirmiş. Annapolis'teki bir otelden bir oda hizmetlisi. | Open Subtitles | ال سي آي دي احضروا شاهدا آخرا، عامل الغرف فى فندق انابوليس |
Senin davandaki gibi tek tanık lanet bir serseri olduğunda bu tarz şeyler olur. | Open Subtitles | هذا ما يحدث عندما يكون الشّاهد الوحيد بقضيّتك مدمن مخدّرات لعين |
Büyük bir dönüşüme tanık oldun... ama hiçbir şey anlamıyorsun. | Open Subtitles | أنت تشهد الآن تحولا عظيما ولكنك لا تدرك شيئا لا |
Evet ama katil farketmeden nasıl tanık oldu bu işe? | Open Subtitles | أجل، ولكن كيف شهد جريمة قتل من دون معرفة القاتل؟ |
Polislik hayatımda 7 amirin soruşturularak görevinden alınmasına tanık oldum ve bu işin sağlayabileceği her türlü tuzaktan ve dümenden sağ çıktım. | Open Subtitles | لقد شاهدت سبعة رؤساء يتم التحقيق معهم منذ أن بدأت كشرطي ونجوت من كل خدعة وفخ يمكن لهذه المهنة أن تتسبب فيه |
Hiçbir jüri, beş yaşındayken cinayete tanık olan 18 yaşındaki bir çocuğa inanmaz. | Open Subtitles | ولا محلّف سيصدق الشهادة فتى ذو 18 ربيعا شهد الجريمة بعمر 5 سنوات |
- İnsan Kaynaklarından Lee bu konuşmamız için tanık olarak burada. | Open Subtitles | لقد طلبت لي من الموارد البشرية أن أكون هنا كشاهد لحديثنا. |
Çünkü bir tanık cinayet gecesinde seni Jamie'nin ön kapısında görmüş. | Open Subtitles | لأن أحد الشواهد قال إنه شاهدك عند الباب الأمامي ليلة مقتله |
Dişlerini fırçaladığını biliyorum ama daha önce buna tanık olduğumu sanmıyorum. | Open Subtitles | أعلم بأنك تفرك أسنانك ولكنّي لا أظنني قد شهدتُ ذلك قبلًا |
- Seni küçük saksofoncu! - Bu kadar yeter. tanık gidebilir. | Open Subtitles | ــ أيها الحقير ــ هذا يكفى , إنصراف للشاهد |