Ama son zamanlarda kendisiyle tartıştığını söylemedin mi? | Open Subtitles | لكنّكِ قلت بأنّه يتجادل كثيراً مع نفسه مؤخراً |
Polisler gelmeden sıvışmış ama dükkân sahibi adamımızın biriyle para konusunda .tartıştığını söylemiş. | Open Subtitles | وكان قد رحل قبل وصول الشرطة، ولكن يقول صاحب المتجر أنّه كان يتجادل مع رجل آخر حول بعض المال. |
Bu yüzden geri döndüm, ve iki adamın tartıştığını duydum. | Open Subtitles | وحينها سمعت رجلان يتجادلان |
Ayna jürinin 2.5 saat boyunca tartıştığını gördüm. | Open Subtitles | شاهدت هيئة المحلفين يتجادلون بجدية لساعتين ونصف |
Federal bina görevlileri Felicia'nın, işten sonra bir adamla tartıştığını söyledi. | Open Subtitles | حارس أمن في مبني الولايه رأى "فليسيا" تتجادل مع رجل بعد إنتهاء عملها |
Yarıştan çekilmeden önce oğluyla tartıştığını gören iki şahit var. | Open Subtitles | شاهدان يقولان بأنّه تشاجر مع إبنه مباشرة قبل أن يترك السباق. |
Onu hastanede gördüm... ve bana seninle tartıştığını söyledi. | Open Subtitles | لقد رأيتها في المستشفى وقد قالت انها نوعا ما تشاجرت معك |
Şehirdeki herkes öldürüldüğü gece onunla tartıştığını gördü. Böyle olmadı. | Open Subtitles | جميع أهل البلدة رأوك تتشاجر معها ليلة مقتلها |
Emily, Alex'in bir kadınla tartıştığını duymuş. | Open Subtitles | لقد قامت (إيميلي) بسماع (أليكس) يتشاجر مع امرأة |
Bir keresinde telefonu kaldırdım ve onun Vince ile para hakkında tartıştığını duydum. | Open Subtitles | و للحظه قصيره التقطتُ الهاتف وسمعته يتجادل مع فينس حول هذا المال |
Sam, Karl'ın telefonda biriyle Rembrandt hakkında tartıştığını duyduğunu söylemişti. | Open Subtitles | وقال سامانه سمع كارل يتجادل مع شخص ما على الهاتف حول رامبرانت |
Evet. İki adamın tartıştığını duydum. | Open Subtitles | أجل، سمعتُ رجلين يتجادلان. |
Ian ve Carmen'in tartıştığını gördünüz mü? | Open Subtitles | هل رأيت كارمن وايان يتجادلان |
Kriptondayken Astra teyzemle annemin hep tartıştığını hatırlıyorum. | Open Subtitles | في (كريبتون) أذكرُ خالتي (أسترا) وأمي يتجادلان دوماً. |
Annemin ve babanın benim hakkımda tartıştığını duydum. | Open Subtitles | وسمعت امي ووالدك يتجادلون عني |
Bir tanık dün akşam Onbaşı Greene'nin adamlarınızdan bazılarıyla bir barda tartıştığını söylüyor. | Open Subtitles | إنّي أسمع هذا أوّل مرّة. يقول شاهد عيانٍ أنّ بعضاً من رجالك كانوا يتجادلون مع العريف (غرين) في حانة الليلة الماضية. |
- Bu hala kiminle tartıştığını açıklamıyor. | Open Subtitles | -ذلك لا يزال لا يفسّر مع من كانت تتجادل |
Yani Amber'in öldürüldüğü gece biriyle tartıştığını biliyoruz. | Open Subtitles | أعني نحن نعرف أنّ (آمبر) كانت تتجادل مع شخص ما ليلة مقتلها |
Dün akşam Lucy'nin bölük arkadaşlarıyla neden tartıştığını biliyor musunuz? Bunu yeni duyuyorum. | Open Subtitles | أتعرف لمَ كانت (لوسي) تتجادل مع بعض أفراد الفريق الليلة الماضية؟ |
Görevli, bay Randall ve eşinin tartıştığını söyledi. | Open Subtitles | قال الموظف أن السيد راندال" تشاجر مع زوجته" |
Neden Lionel'la tartıştığını söylemedin bana? | Open Subtitles | لما لم تخبرني بأنك تشاجرت مع ليونيل |
- Ölümünden önce, okulda Eric adında biriyle telefonda tartıştığını duydum. | Open Subtitles | قبل أن تمت سمعتها مصادفة بالمدرسه تتشاجر مع أحدهم على الهاتف شخصا إسمه إيريك |
Toplantının ikinci gününde,.. ...barın dışında Hector'u Tarık Şerif adında biriyle ...tartıştığını gördüm. | Open Subtitles | بالليلة الثانية من المؤتمر، رأيتُ (هيكتور) يتشاجر خارج حانة الفندق مع رجل يدعى (طارق شريف) |