Senin için hayatını ne kadar tehlikeye atıyor, umarım farkındasındır. | Open Subtitles | أتمنى أن تدركي كم هو معرض حياته للخطر من أجلكِ |
En iyi dostum, Mike,dışarda senin için kıçını tehlikeye atıyor, bende cevap istiyorum. | Open Subtitles | إن أفضل أصدقائي يعرض حياته الآن للخطر لأجلك, لهذا أريد بعض الإجابات. الآن.. |
Ayrıca, geminin yeni tasarımını bilmiyor olmanız, kanımca görevimizi tehlikeye atıyor. | Open Subtitles | ،هذا بالإضافه إلى عدم الإلمام بتصميم المركبة في رأيي يا سيدي على محمل الجد، يعرض هذه المهمة للخطر |
Kazancıya teşekkür et, seni sersem. Farkında mısın, senin için kellesini tehlikeye atıyor? Ah! | Open Subtitles | اشكري عامل السخان يا حمقاء هل تعلمين بأنه يخاطر برقبته من أجلك |
Hayır, bunun yerine kötü adamlarla savaşarak hayatını tehlikeye atıyor. | Open Subtitles | كلا ، بدلاً من ذلك يخاطر بحياته ليحارب الأشرار |
Mesele, tüm insan ırkını tehlikeye atıyor olmanız. | Open Subtitles | الأمر هو أنك تخاطر بحياة الجنس البشري بأكمله أنا أحاول إنقاذ الجنس البشري |
O bilim adamıyla yaptığı iş, bütün Hareket'i tehlikeye atıyor. | Open Subtitles | العمل الذى يقوم به مع هذا العالم يهدد الحركة برمتها |
Kaynağım bizim için hayatını tehlikeye atıyor. | Open Subtitles | هل تدرك ان مصدرنا يجازف بحياته؟ |
Kaynağımızın gizliliğini tehlikeye atıyor. | Open Subtitles | ونتيجة لذلك ، فقد نعرض مصدرنا الذي نخفي هويته للخطر |
Bu küçük isyanların ailemizi tehlikeye atıyor! | Open Subtitles | هفواتكِ الصغيرة تلك تعرض هذه العائلة للخطر |
İşteki geleceğini tehlikeye atıyor. Ayrıca senin saygınlığına da zarar verebilir. | Open Subtitles | إنّه يعرّض مهنته للخطر وقد يسيئ ذلك لسمعتك |
Bu konuşmayla onun hayatını tehlikeye atıyor olabilirim. | Open Subtitles | قد أكون معرّضاً حياته للخطر أثناء حديثنا هذا |
Ben satış yapmaya çalışıyorum ama bu kadın beceriksizliği yüzünden işi toptan tehlikeye atıyor. | Open Subtitles | أحاول أن أبيع، وهذه المرأة إنها تعرضها للخطر بسبب عدم كفاءتها |
Kara'nın ondan bir şeyler öğrenmesi gerek. Gölgelerin içinde kalmayıp sadece kendisini değil seni de tehlikeye atıyor. | Open Subtitles | عدم بقائها في الظل، لا يعرض حياته للخطر فحسب بل حياتك أيضاً |
Bu bebeğin varlığı türümüzü tehlikeye atıyor. | Open Subtitles | وجودُ هذا الطفل يعرّض جنسنا بأكمله للخطر |
Adam hayatını tehlikeye atıyor. Kıza olanları düzeltmek için her şeyi riske ediyor. | Open Subtitles | إنّه يخاطر بحياته ويغامر بكلّ شيء ليصوّب ما أصابها |
O dışarda, bizim için hayatını tehlikeye atıyor. | Open Subtitles | إنه في الخارج هناك يخاطر بحياته من أجلنا |
O dışarda, bizim için hayatını tehlikeye atıyor. | Open Subtitles | إنه في الخارج هناك يخاطر بحياته من أجلنا |
Sözleşmeli okullar, organize olma yeteneğimizi tehlikeye atıyor ki bu başlı başına yeterli bir sebep fakat daha da önemlisi başarılarına baktığımızda... | Open Subtitles | المواثيق تخاطر بقدرتنا على التنظيم، وهو سبب كافي، لكن المشكلة الأكبر أن |
Hayatını tehlikeye atıyor olabilir... ama iş hanımefendi olmaya gelince... karınıza mum bile tutamaz değil mi efendim... | Open Subtitles | لعلها تخاطر بحياتها، ولكن عندما يتعلّق الأمر بكونها سيدة، فهي لا تحمل شمعة لزوجتك، سيدي... |
Asıl senin hareketlerin görevimizi tehlikeye atıyor. Mürettebat arasında gruplaşma oluyor. | Open Subtitles | سلوكك يهدد مهمتنا هذا الطاقم يقطع بعضه بعضاً |