Yılbaşı'ndan bir önceki gece Noel Baba'nın sizi soyabileceği tek yer. | Open Subtitles | قي المكان الوحيد الذي تسرق فيه من سانتا كلوز ليله العيد |
Bu ilaçları alabileceği bir tek yer var, o da hastane. | Open Subtitles | المكان الوحيد الذي منه يمكن الحصول على تلك الأدوية هو المستشفى |
Dinle, ilk önce, çip'i onun bildiği tek yer olan, o havaalanında satacaksın, | Open Subtitles | اسمع, قبل كل شيء, ستبيع الرقاقة في المطار. المكان الوحيد الذي تعرف بأمره |
Çünkü etraftaki az da olsa korunaklı tek yer burası. | Open Subtitles | لأن هذا هو المكان الوحيد هنا المحمي إلى حد ما |
İnsanları sokabileceğiniz bir tek yer var, gerçekten önemli olan bir yer. | Open Subtitles | هناك مكان واحد فقط يمكنك لدغ البشر فيه، مكان واحد مهم جداً |
Bu evi yeryüzü üzerinde kendimi güvende hissettiğim tek yer hâline getirmişti. | Open Subtitles | لقد جعلت هذا البيت ، المكان الوحيد الذي أشعر به في الآمـان |
Burası, iki kıta tabakasının, bu kadar planlı çarpıştıkları tek yer. | Open Subtitles | هذه هو المكان الوحيد الذي تتصادم فيه صفيحتان قاريتان بهذا الشكل. |
Annem yanımda olmasa da korkmadan uyuyabildiğim tek yer burası. | Open Subtitles | هذا هو المكان الوحيد الذي أستطيع النوم فيه دون خوف |
Bu üçünün bir araya gelmesini sağlayacak tek yer benim cenazem olur. | Open Subtitles | المكان الوحيد الذي استطيع التفكير به ليجمع هؤلاء الثلاثة معاً سيكون جنازتي |
Buradayım, çünkü kablosuz bağlantı sinyallerinin çektiği tek yer burası. | Open Subtitles | أنا هنا لانه المكان الوحيد الذي يوجد فيه اتصال لاسلكي. |
Çünkü cumartesi saat 2'de açık olan tek yer orası. | Open Subtitles | لأنه المكان الوحيد الذي يفتح يوم السبت في الثانية صباحاً. |
İdeal olmadığını farkındayım ama müsait olan tek yer orasıydı. | Open Subtitles | أعلم أنّه ليس مثالي، لكنه المكان الوحيد الذي سيكون متاحاً. |
Oradan sonra da gidebileceği ancak bir tek yer var. Kendi mezarı. | Open Subtitles | حث سيتمكن من الذهاب إلى مكان واحد فقط ، إلى الاسفل |
Evim diyebildiğim tek yer var, o da sen orada olduğun için... | Open Subtitles | ثمّة مكان واحد بالعالم أدعوه منزلي وهذا لأنك فيه. |
Dinle, bir adamın kendini güvende hissedebileceği tek yer hücresidir. | Open Subtitles | زنزانة احدهم يجب ان تكون المكان الذي يشعر فيه بالأمان |
Vay be, ben de cinayet belasına bulaşacağım tek yer New York sanıyordum. | Open Subtitles | يارجل, لقد اعتقدت ان نيويورك هي المكان الوحيد سينتهي بي المطاف بها مقتولاً |
O zamandan beri sarayda aynı kalan tek yer burası. | Open Subtitles | المكان الوحيد الذى لم يتغير من وقتها هو هذا المكان |
Özetle, şu an Amerika'da, Kar gören tek yer burası | Open Subtitles | لذا، نحن المكان الوحيد في أمريكا الذي تتساقط فيه الثلوج، |
Ve de ulaşmaya çalıştığımız tek yer. | Open Subtitles | هو المكان الذى نحاول الوصول إليه |
Samantha ve Matt'in beraber iyi çalıştıkları tek yer yatak oldu. | Open Subtitles | كان المكان الوحيد عملت سامانثا ومات معا بشكل جيد في السرير. |
Erkeklerin kadınlar kadar uzun yaşadığı tek yer. | TED | إنه المكان الوحيد الذي تتساوى فيه أعمار الرجال والنساء |
Bu kıyı, denizden gelen avcıların karadan ve havadan gelenlerle buluştuğu tek yer. | Open Subtitles | الساحل هو المكان الوحيد حيث صيّادون مِن البحرِ يقابلون أولئك من الأرض والجو. |
Saat geç, evden çıkmam lazımdı, ve bu saatte açık tek yer burası. | Open Subtitles | تأخر الوقت و أردت الخروج من المنزل و كان هذا المكان الوحيد المفتوح |
- Hak ettiğim tek yer... | Open Subtitles | -لا يناسبني إلاّ ... |
Katilimiz bir çizgi roman koleksiyoncusu. Bu da, eger bu isle ilgileniyorsa sehirde gidebilecegi tek yer oldugunu gösterir. | Open Subtitles | القاتل جامع للكتب الهزليّة، ممّا يعني أنّ هناك مكان وحيد في المدينة سيذهب إليه بالتأكيد. |
Hepsini alabileceğimiz bir tek yer var. | Open Subtitles | هناك مكانا واحدا نستطيع احضار كل هذا منه .. |