tohum, fosfor, gübre, besin, su ve güneş ışığı katmak durumunda kaldık. | TED | و غرس البذور , الفسفور السمادات ,المواد الغذائية, الماء , ضوء الشمس |
Bu yüzden her 10 yılda, elimizdeki her tohum numunesine çimlenme testleri yapıyoruz | TED | لذا فكل 10 سنوات نقوم بإختبارات التنبيت في كل عينة لدينا من البذور. |
Çiftçi sizseniz eğer bizler de taşlarsak, tohum ne o zaman? | Open Subtitles | إذا كنت أنت الفلاح و نحن الحجاره ما هي البذور ؟ |
Birçok insan çiftçiliği, iyi sürülmüş toprağa güzel tohum ekmektir sanıyor. Öyledir zaten. | Open Subtitles | فأغلب الناس يظنون أن الزراعة هي زرع بذور جيدة في تربة محروثة جيدًا |
Yere vardığında kanatlar çürüyüp kaybolur ve tohum filizlenmeye başlar. | Open Subtitles | حالما تصطدم البذرة بسطح الأرض تذبل الأجنحة وتبدأ البذرة بالإنبات |
- Bir tohum ekersin ama sarmaşığın nasıl büyüyeceğini asla bilemezsin. | Open Subtitles | حسنا لقد زرعت البذور لكنك لا تعرف بالضبط كيف سينمو الكروم |
Eğer tohum bankasının tamamı yok olsaydı tam olarak başımıza bu gelecekti. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما كان سيحدث اذا كان بقية بنك البذور تعرّض للدمار |
Sadece birkaç yılda tohum, bitki hatta bostan bile oluşturabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا خلق البذور والمزروعات، البساتين كلها في غضون بضع سنوات. |
tohum ikiye bölündü ve sonra 12 yıl sonra karnını yararak dışarı çıktı. | Open Subtitles | وبعدها البذور تقسمت الى قسمين وبعدها برز من بطنها ندبة لمدة 12 سنة |
Bu adam, bu çılgın çiftçi, hiçbir zararlı böcek ilacı, ot kırıcı ilaç ya da genetiği değiştirilmiş tohum kullanmıyor. | TED | فعلمت ان هذا المزارع المجنون لا يستخدم المبيدات الحشرية ومبيدات الأعشاب ولا حتى البذور المعدلة وراثيا |
Umarım içer, cıvıldar ve dost bir bahçe tozlaştırmak için biraz tohum ekersiniz. | TED | يركز على هذا الامر .. اتمنى ان تستمتعوا .. وان تزرعوا .. وان تبذروا البذور .. وتلقحوا حدائقكم |
Böylelikle tohumların olacağı bir proje yapmamız gerektiğini fark ettik, bir çeşit tohum katedrali. | TED | أدركنا ان علينا صنع مشروع من البذور ، ونوع من كاتدرائية البذور. |
Yine anneannem, banyo duvarlarını kaplamak için eski tohum paketlerini kullanırdı. | TED | جدتي، مرة أخرى، اعتادت أن تستخدم أكياس البذور القديمة لتغطي بأوراقها جدران الحمام. |
Yağmursuz günlerde bazı koloniler daha az besin arıyor, yani koloniler su harcayarak tohum arama ve tohum bularak su elde etme arasındaki dengeye farklı şekillerde karar veriyorlar. | TED | ففي الأيام الجافة، يقل البحث عن الطعام في بعضها، بالتالي فالمستعمرات مختلفة في كيفية التحكم في المفاضلة بين إنفاق الماء للبحث عن البذور والحصول على الماء على شكل بذور. |
tohum, aletler, arabalar, katırlar, atlar, yem. | Open Subtitles | ، بذور ، أدوات ، عربات بغال ، أحصنة ، طعام |
1. sınıf tohum ücreti alıyor ama o adi kalite. | Open Subtitles | لقد دفعتِ ثمن بذور من الدرجة الأولى وتلكَ بذور من النوعية السيئة |
tohum her kimdeyse, ne kadar büyük bir güç açığa çıkabileceğini bilmiyor. | Open Subtitles | مهمن كانت بحوزته تلك البذرة لا يدرك نوع القوة التي يمكنها إطلاقها |
Sonuç olarak sizi bırakmak istediğim tohum ve düşünce, eğer bunu yaparsanız, "ne için" sorusuna gelecek misiniz? | TED | ما أريد أن أتركه لكم هو البذرة و الفكرة و الذي في حال أنكم قمت به ستصلون الى السؤال، من أجل ماذا؟ |
Küçük bir tohum aslında ağırdır ve temel olarak bütün bunların %99 u da havadan gelir. | TED | البذرة الصغيرة تزن الكثير، وفى الحقيقة، كل هذه الأشياء، 99 بالمئة من هذه المادة، جاءت من الهواء. |
Buluşma noktasından tohum'u alacağız. | Open Subtitles | الصفقة تجري الآن إننا نُحضر مادة التكوين لنطقة التلاقي. |
Fakat bir dakikalığına onun bir tohum olduğunu farzet. Hayal gücümüzü kullanacağız. | Open Subtitles | دعينا نتخيل للحظة انها حبة اننا سنستعمل خيالنا |
Biz yeterince kimyasallar ve ticaret araçları tohum ve yemeklik yağ için. | Open Subtitles | كان لدينا ما يكفي المواد الكيميائية والأدوات اللازمة لتداول للبذور وزيت الطهي. |
Al sana biraz tohum. | Open Subtitles | إليك هذين الهكتارين |
Bir bitki yetiştirmek size 1,000, 10,000 tohum verecek. | TED | فزراعة نبتة واحدة سينتج لنا بين ألفٍ وعشرة آلاف بذرة. |
Dükkâna girip bir sürü tohum aldı. | Open Subtitles | ذهبت لمحل الأعلاف والبذور واشترت عددا من أكياس البذور. |
- Biz tohum ekmeyiz. | Open Subtitles | -نحن لا نبذر" " |
Yani kesinlikle çok tohum satma gibi ticari bir ilgi var fakat neyse ki çiftçilerin almak istediği tohumları satıyorlar. | TED | وحتماً هناك مصلحة تجارية ببيع الكثير منها لكن نأمل أنهم يبيعون البذار التي يريد المزارعون شراءها |
Fakat bu ekmekte, burada yapmaya çalıştığım şey tekrar, bu tahıldan daha fazla lezzet almak, bira yapımında oluşan harcanmış tohum ekledik. | TED | لكي نحصل نحن على الخبز في النهاية وما قمت به هنا مرة اخرى هو ان احفز خروج النكهة من القمح وقد استفدنا من تقنية " الحبوب المستخدمة " التي تستخدم في صناعة شراب الشعير |
Diğer tohumların içinde yaşayan bir başka tohum. | Open Subtitles | انه بذره تعيش داخل البذور الأخرى. |
Tanrı erkeği mümkün olan her yere tohum ekecek biçimde programlamış. | Open Subtitles | لقد برمج الله الرجل كي يضع بذوره في كل مكان يتاح له |