Babam bir keresinde bana hayatındaki en güzel günün tutuklandığı gün olduğunu söyledi, çünkü nihayet durabilmişti. | Open Subtitles | اخبرني ابي ذات مرة ان افضل يوم في حياته كان يوم اعتقاله |
Tek bildiğimiz hiç evlenmediği, birden fazla evi olduğu ve Toscana villasında tutuklandığı. | Open Subtitles | كل ما نعرفه هو انه لم يتزوج مطلقا لديه مساكن عدة و تم اعتقاله فى فيلته بتوسكن |
Sadece tutuklandığı için değil, ayrıca şu karısı için. | Open Subtitles | و ليس فقط لأنه قد اعتقل و لكن زوجته ، ربما تكون ألمانية |
Herhangi bir şeyden tutuklandığı takdirde bile... | Open Subtitles | إن اعتقل لأيّ سبب ما، نكون قد نلنا منه |
Noel babanın zorla girdiği için tutuklandığı kısma gel. | Open Subtitles | انتقل لجزء حيث يتم اعتقال سانتا للاقتحام |
Babamın tutuklandığı bölgeyi de araştırmışlardı. | Open Subtitles | وتفحصوا منطقة أعتقال أبي أيضاً |
Şu fotografa bak. Dört hafta önce, tutuklandığı gece çekilmiş. | Open Subtitles | وهذه صورة لها إلتقطت منذ 4 أسابيع حينما تمّ القبض عليها |
Stop-n-Gulp ve Thane'in tutuklandığı restoran soygununda kullanılan bağın aynısı. | Open Subtitles | مثل النوع المستعمل "في سرقة محل "ستوب أند جلوب وسرقة المطعم التي أعتقل (ثايـن) فيها |
Oğlumun beni, kendi düğününe davet etmediği ve tutuklandığı bir kabus gördüm. | Open Subtitles | كان عندي كوابيس عن إبني وهو لا يدعوني لحفل زفافة وبعد ذلك تم إعتقاله |
tutuklandığı güne ait bir görüntü bulamadım, ama arabaların güvenlik görüntüleri olmalı. | Open Subtitles | انا لم استطع ايجاد اى لقطات ليوم اعتقاله لكن قد يكون هناك بعض لقطات المراقبة من السيارات السيدان |
Onu tutuklandığı yer olan Chicago'da çektim. | TED | صورته في مكان اعتقاله في شيكاغو. |
tutuklandığı zaman annem çok kötü bir depresyona girmişti. | Open Subtitles | ... دخلت أمي في كآبة سيئة عندما تم اعتقاله |
Ekip gibiler. Birlikte tutuklandığı biri var mı? | Open Subtitles | هل اعتقل مع اي احد |
Miami Metro, Speltzer tutuklandığı zaman karavan evine el koymuştu. | Open Subtitles | تحفّظت شرطة (ميامي) على شاحنته الصغيرة. عندما اعتقل |
Russo'nun tutuklandığı gece yanında olan telekız. | Open Subtitles | فتاة الليل التي كانت برفقة (روسو) حينما اعتقل |
Yani,ev sahibi cinayetten tutuklandığı zaman, partiye engel oluyor. | Open Subtitles | اعني عندما يتم اعتقال المضيفة بتهمة قتل فذلك يفسد الأجواء نوعا ما |
Rebecca Sutter'ın geçmişte uyuşturucu nedeniyle tutuklandığı ortaya çıktı. | Open Subtitles | اعتقال سجل على ريبيكا سوتر يظهر تاريخ بتهم تتعلق بالمخدرات. |
Eniştenin tutuklandığı yeri yani? | Open Subtitles | هل تتذكر أين وقعت الحادثة؟ حيث تمّ اعتقال عمّك؟ |
Kurucu tutuklandığı zaman Lincoln Dittmann efsanen açığa çıktı. | Open Subtitles | عندما تم أعتقال "الأب المؤسس" أسطورة (لينكولن ديتمان) كانت قد كُشفت |
Şu an daha fazla detay alamıyoruz ama CNN Boston'da birinin tutuklandığı haberini geri çekti. | Open Subtitles | لا يمكننا الحصول على المزيد من التفاصيل في الوقت الحالي لكن شبكة (سي أن أن) تقوم بسحب التقرير الذي وضعته في وقت سابق بأن عملية أعتقال قد تمت في (بوسطون) |
Ama Manning tutuklandığı için WikiLeaks'in | Open Subtitles | ولكن الآن بعد أن تمّ القبض على "ماننج"، السؤال أصبح، |
- Bu fotoğraflar Jared Bankowski tutuklandığı gece çekildi. | Open Subtitles | (ألتقطة هذه الصور لـ (جارد بانكويسكي في الليلة التي أعتقل فيها |
Kendini savunmak için tutuklandığı yalanını anlatmaya çalıştı. | Open Subtitles | حاول أن يختلق هذه القصة الطويلة حول إعتقاله لأنّه دافع عن حقه. |
Larry Mays, tutuklandığı yerde Gary, İndiana'da küçük bir odada polisten saklanırken iki yatağı arasında görülüyor. | TED | لاري ميس ، صورته في مكان القبض عليه ، حيث اختبأ بين فرشتين في غاري، ولاية انديانا ، في هذه القاعة بالذات للاختباء من الشرطة. |
Sonra bir de tutuklandığı sıradaki davranışı. | Open Subtitles | ثم ,الطريقة الغريبة التى تصرفت بها عند القبض عليها |