Eisenhower'a uçağın kayıp olduğu ve kamuya bir açıklama yapılması gerektiği iletildi. | Open Subtitles | ،تم إعلام أيزنهاور بفقدان الطائرة وإحتمالية أن تكون هناك حاجة لبيان عام |
Sekiz yıl önce teröristlerin saldırdığı Dünya Ticaret Merkezi'ne ilk uçağın çarptığı söylendiğinde Bay Bush, fotoğraf çektirme fırsatını kaçırmadı. | Open Subtitles | عندما تم إخطاره بإصطدام الطائرة الأولى بمركز التجارة العالمى بينما كان الإرهابيون قد خططوا للهجوم قبل الحدث بـ 8 سنوات |
Kopyası, gerçek uçağın yerine geçmiş ve yolcularla doldurulmuş olacak. | Open Subtitles | هذه الطائرة البديلة سوف تحل محل الطائرة الحقيقية وتحمل بالركاب |
-Kes sesini! uçağın orada yakaladık onu. Bize saldırmaya kalktı. | Open Subtitles | لقد وجدناه يقفز من طائرة و لقد حاول ان يهاجمنا |
O kadar geniş ki uçağın uçarak geçmesi tam bir dakika sürüyor. | TED | هو كبير جدًا لدرجة أنه سيأخذ من طائرتك عدة دقائق لتمر من خلاله. |
Resmi açıklama, jet yakıtının ürettiği yüksek ısının uçağın tamamını buharlaştırdığı şeklindedir. | Open Subtitles | التفسير الرسمى لذلك هو أن الحرارة الحادة من وقود الطائرة بخرتها بالكامل |
"The Plain Dealer" gazetesi, uçağın saat 12:30'da boşaltıldığını bildirdi. | Open Subtitles | ذكر متعهد الطيران بأن الطائرة أخليت فى الساعة 12: 30 |
uçağın kontrolünü ele geçirip şehrin kenarındaki bir endüstriyel parka zorunlu iniş yapabildik. | Open Subtitles | تمكنا من التحكم فى الطائرة وهبطنا بها فى حديقة صناعية على حدود المدينة |
Bu uçağın iniş takımı doğrudan motora bitişik, değil mi? | Open Subtitles | عجلات الهبوط في هذه الطائرة مجاورة بشكل مباشر للمحرك، صحيح؟ |
Ne yapmamız gerektiğini biliyorduk, uçağın arkasında bu kadar yük varken sağlam kalabileceğinden emin olmak için mühendisleri devreye sokmak lazımdı. | Open Subtitles | كنا نعرف ما كان علينا القيام به. كان علينا أن تتورط المهندسين. للتأكد من أن الطائرة يمكن أن يقف هذا الإجهاد. |
Eğer uçağın yanında bir kişi görürsem, rehineleri öldürmeye başlarız. | Open Subtitles | اذا رأيت شخصا واحدا بالقرب من الطائرة سنبدأ بقتل الرهائن |
Yani kurtarma operasyonu düzenlediğiniz için uçağın orada olduğunu kabul ediyorsunuz? | Open Subtitles | إذاً أنتِ تقرين بأن الطائرة حطت هناك كجزء من عملية إنقاذ؟ |
Bayanlar ve baylar, uçağın sol kısmında olanlar için, söz verdiğimiz gibi, | Open Subtitles | السيدات و السادة لمن يجلس في الجانب الأيسر من الطائرة وكما وعدناكم |
Sizden nazikçe yerlerinizden kalkıp uçağın arka tarafına gitmenizi istiyoruz. | Open Subtitles | نطلب منكم بلطف النهوض من مقاعدكم والإنتقال إلى مؤخرة الطائرة. |
Mesela, belki uçağın, nakil ambulansı bir tıra çarpmasın diye rötar yapması gerekiyordur. | Open Subtitles | مثلا، ربما على الطائرة أن تتأخر لكي لا تصطدم سيارة الإسعاف بشاحنة كبيرة. |
Ama onun yerine sadece uçağın eski halinin görselleri var. | Open Subtitles | لكن بدلاً من ذلك يوجد صور لشكل الطائرة قبل التحطم. |
Tüm haberlerde bu var. Bir uçağın tam üstümüze geldiğini söylüyorlar. | Open Subtitles | كل هذا في الاخبار الآن قالوا بأن هنالك طائرة متوجهة نحونا |
Sanırım uçağın tam olarak iki saat önce Vancouver'a iniş yaptı. | TED | أعتقد أن طائرتك قد هبطت منذ ساعتين حرفيًا في فانكوفر. |
uçağın taşıdığı bir kasa vardı ve ne olduğunu bilemene gerek yok. | Open Subtitles | على متن تلك الطائره توجد خزينه بداخلها شئ لا حاجه بك لمعرفتة |
Biliyorum. Sizin uçağın yarısı buraya rezervasyon yaptı. | Open Subtitles | أنا أعرف كل شيء بهذا الخصوص لا بد أنّ نصف المسافرين في رحلتك قد حجزوا غرف |
2002 yılında bir grup tedavi eylemcisi, uçağın ilk zamanlardaki gelişmesini tartışmak için toplandılar. | TED | في سنة 2002 إلتقت مجموعة من الناشطين في مجال المعالجة لمناقشة التطوير الأول للطائرة. |
Ama her uçağın geçerken bir defa Güney Afrika'ya inmesi beklenir. | Open Subtitles | أنهم يلزموا جميع الطائرات الهبوط في جنوب أفريقيا قبل المضي قدما |
uçağın wi-fi bağlantısını hack'ledim ve bizim sinyalimizi uçakta gelecek şekilde ayarladım. | Open Subtitles | قمت بإختراقها عن طريق إتصال الوافي فاي الخاص بالطائرة وزودت إشارتنا بها |
Evet, her zaman First Lady olacaksın. Hatta bu senin uçağın. Ama idare edebiliriz. | Open Subtitles | هذه طائرتكِ في النهاية, لكن يمكننا إيجاد حل |
İlk defa zemine inen tekerleklerden bir süre sonra, takip ettiğimiz uçağın yardımcı pilotu yüzünden arkamdaki resim kırıldı. | TED | الصورة خلفي تم التقاطها من طرف مساعد الطيار في طائرتنا المطاردة بعد لحظات من ابتعاد العجلات عن الأرض لأول مرة. |
11 Eylül 2001'de 19 adam dört uçağın kontrolünü ele geçirdi ve onları binalara doğru uçurdular. | TED | في 11 سبتمبر، من عام 2001، قام 19 شخص بإختطاف أربع طائرات وطاروا بهم باتجاه مبنيين. |
Başka bir uçağın jet akımına yakalanırsanız olur ama yakınlarda uçak yoktu. | Open Subtitles | الدخول في التيار النفاث لطائرة أخرى ولكن لا وجود لطائرة أخرى بالقرب |
Bu akşam saat sekizde Abraham Lisesi'nin toplantı salonunda 180 uçuş sayılı uçağın düşmesinin birinci yıldönümü nedeniyle bir tören düzenlenecek. | Open Subtitles | غداً هو الذكرى السنوية الأولى لإنفجار الطيارة 180 هذه الذكرى ستُحيا الليلة بتمام الساعة الثامنة |
Pekâla, ilaçların çantada ve görevli bayan çantanın uçağın altında olduğunu söyledi. | Open Subtitles | حَسناً، هم في الحقيبةِ، والسيدة قالتْ بأنّها كَانتْ تحت الطائرةِ. |
Ve sen de uçağın da bu konuda bir şey yapamazsınız. | Open Subtitles | ولا انت ولا طيارتك يمكنكم فعل شئ حيال ذلك |