Ama arı yine de uçar çünkü insanların imkânsız olarak gördüğü şeyi umursamaz. | Open Subtitles | النحلة تطير على كل حال, لأن النحل لا يهمه ما يعتقده البشر ممكناً |
Boom! Kafanız 100 metre öteye gider, havada uçar, değil mi? | TED | قووم! رأسك الأن علي بعد مائة ياردة، تطير عبر الهواء، موافقون؟ |
Sanki bir gölgeymiş gibi uçar ve asla aynı yerde kalmaz. | Open Subtitles | كان يطير كما لو كان شبحا, ولم يستمر فى مكان واحد |
Albatroslar birkaç hafta boyunca sık sık altı, bazen de on bin mil onları bekleyen yavrularına bir besin, büyük bir yemek ulaştırmak için uçar. | TED | يطير القطرس 6 ألاف وأحيانًا عشرة آلاف ميل مدة عدة أسابيع للحصول على وجبة واحدة، وجبة واحدة كبيرة، لأطفالهم المنتظرين. |
Eğer bu patlarsa, buradaki herşey de onunla havaya uçar. | Open Subtitles | ولكن اذا انفجرت هذه الاشياء سينفجر معها كل شىء فى هذا المكان |
Ahşabı rendelediğinizde biraz kıymık uçar. | Open Subtitles | عند الطائرة أسفل قطعة من الخشب، بضع رقائق تذهب تحلق. |
Doğru yapılırsa kötü ruh ağzından çıkıp uçar, öylece ölürdü. | Open Subtitles | إذا الكل يعملون بجد، الروح الشِرِّيِرة تطير خارج فمِّه وهو ميت |
747'ler 500 knotta uçar ve o yükseklikte rüzgâr insanı paramparça eder. | Open Subtitles | الطائرة 747 التي تطير بسرعة 500 عقدة ستمزق جسد القافز |
Burası kanadı. Onu açınca uçar. | Open Subtitles | هذة الأجنحة عندما تنشر أجنحتها فإنها تطير |
Aynı güç uygulandığında farklı metaller farklı mesafelere uçar. | Open Subtitles | المعادن المختلفة تطير لمسافات مختلفة عند تطبيق نفس القوّة |
Cesaretimi kırmayı bir dene, çünkü uçurtmalar rüzgarda yüksek uçar. | Open Subtitles | حاول و حبطني بقدر ما تريد لان الطائرات الورقية تطير اعلى بوجود الرياح |
"Drakula kendisini bir vampir yarasaya dönüştürebilir ve kırsal bölgelerin üzerinde uçar." | Open Subtitles | "دراكولا يستطيع أن يتحول إلى خفاش مصاص دماء يطير في كل الأنحاء |
Kuş bir yerlere uçar... bir tohum yer, onu sıçar ve bir bitki büyür. | Open Subtitles | عصفور يطير في مكان ما، يأكل بذرة ثم يخرجها، فينمو نبات |
Kuş bir yerlere uçar... bir tohum yer, onu sıçar ve bir bitki büyür. | Open Subtitles | عصفور يطير في مكان ما، يأكل بذرة ثم يخرجها، فينمو نبات |
Savaş uçağı pilotları bir hedefe kilitlenir ve üstüne uçar. | Open Subtitles | كما يرسخ محارب الطائرات هدفه الذي يطير بجانبه |
Bunu yaparsak, bütün bu kat havaya uçar. | Open Subtitles | عندما نفعل ذلك سينفجر ذلك المكان بالكامل |
Gece yarısı süpürgesiyle uçar, yaramazlık yapan çocukları arardı. | Open Subtitles | تحلق بمقشتها ليلاً بحثاً عن الصغار الأشقياء |
Herhangi bir şey yapmaya ya da demeye kalkarsan bu otobüsteki herkes uçar. | Open Subtitles | إذا حاولت أو قلت أي شيئ.. كل من في هذه الحافلة سيطير. |
Bu lazerlerden birine yaklaşacak olursanız tüm oda havaya uçar. | Open Subtitles | لو تنفستم بشدة على احدى هذه الليزر الغرفة بأكملها ستنفجر |
Neden Batı Virginia'daki kuşlar tepe taklak uçar? | Open Subtitles | لماذا تحلّق الطيور رأساً على عقب فوق ولاية "ويست فيرجينيا"؟ |
Sadece atım yaptığında uçar, ben de garaja ulaşması için yaklaşık zaman miktarını programlayacağım. | Open Subtitles | سيحلق فقط عندما يتذبذب لذا سأبرمج قيمة متقاربة من الوقت |
Pencereden parlak bir nesne görüp içeri uçar ve yaralanır. | Open Subtitles | لقد شاهد جسم لامع خِلال النافذة طار صوبة,جُـرح فظل يحلق في الغرفة |
Her yıl 20.000 flamingo Güney Amerika'dan bu uzak tuz göletlerine uçar. | Open Subtitles | كُلّ سَنَة حوالي 20,000 طائرِ نحام يطيرون مِنْ أمريكا الجنوبية إلى هذه البركاتِ الملحِية البعيدةِ |
Tuvaletteki bayan, kuş uçar. | Open Subtitles | الطير , الطير, الطير الكلمة هي الطير حسناً . الطير , الطير, الطير الكلمة هي الطير |
"Zaman rüzgar gibi uçar" | Open Subtitles | ~ الحياة كالطير فوق السحاب ~ |
Kelebek gibi uçar, arı gibi sokar. Kelebek gibi uçar, arı gibi sokar. | Open Subtitles | طر مثل الفراشة الدغ مثل النحلة |
"Zaman rüzgar gibi uçar" | Open Subtitles | ~ حلق فوق السحاب ~ |