| Süper kahraman kostümünüze girmek ve onun yüksekliğine uçmak için harcayacağınız her saniyede, başı kaldırıma o kadar daha yaklaşır! | TED | كل ثانية تضيعها بالتغيير الى زي البطل الخارق الذي لك و الطيران الى ارتفاعها رأسها اصبح قريبا جدا من الرصيف |
| Bir sineğin ise uçmak ve kalabalık içinde kaybolmak dışında hiçbir savunması yok. | Open Subtitles | لا تملك الذُبابة أي دفاع، ما عدا الطيران والتخفي في وسط الحشد العريض. |
| uçmak mı, görünmezlik mi yoksa üstün esneme yeteneği mi? | Open Subtitles | الطيران , الاختفاء , أو قابلية التمدد لطول أكثر ؟ |
| uçmak için dönüş elemanlarına ihtiyaçları yoktur, sadece kanatlarını çırparak uçarlar. | TED | أنها تطير، وليس لها عناصر دوارة، ذلك أنها تطير فقط برفرفة أجنحتها. |
| İşte buradayız ve nihayet sizin için elimden geleni yaptım, artık dışarıya çıkıp kendi başınıza uçmak ve ölmek arasında seçim yapmalısınız. | Open Subtitles | ها نحن ذا في النهاية فعلت ما باستطاعتي من أجلكم الآن عليكم أن تذهبوا و تفكروا بأنفسكم حان الوقت للطيران أو الموت |
| Artık uçmak için ya bir hükümet lazım ya da maaş verecek bir havayolu. | Open Subtitles | ليطير الآن أنت بحاجة إلى حكومة أو شركة طيران لدفع لك. |
| Kanatları oğlu İcarus'a bağlarken şöyle tembih etti: "Okyanusa çok yakın uçmak, kanatları nemlendirir ve kullanılamayacak kadar ağırlaştırır. | TED | وبينما يشد الأجنحة لابنه إيكاروس، وجّه له تحذيرًا: التحليق قريبًا جدًا من المحيط سيرطِّب الجناحين ويثقلهما جدًا عند الطيران. |
| Şu anda karımla uçmak ve güzel vakit geçirmek istediğimi söylesem? | Open Subtitles | ماذا عن الآن عندما اريد الطيران مع زوجتي واحضى بوقت لطيف؟ |
| Öyleyse bir kuş gibi uçmak mümkün. | TED | وبالتالي من الممكن الطيران تقريبا كعصفور. |
| Bu da şu demek oluyor ki karada seyahat etmektesen uçmak uzun vadeli, karşı konulamaz bir alternatif. | TED | مما يعني، في كثير من الحالات، يمكن أن يكون الطيران على المدى البعيد، بديلًا مقنعًا للسّفر على الأرض. |
| Hayatım boyunca uçmak konusunda takıntılı olmuşumdur. | TED | كنت مهووسة بتعلم كيفية الطيران طيلة حياتي. |
| Onu kurtaracak tek şey uçmak olurdu. | TED | الشيء الوحيد الذي يستطيع انقاذها هو الطيران |
| uçmak, inanılmaz avantajlara sahiptir. Özellikle avcılardan kaçmak, avlanmak ve uzun mesafeleri kat etmek için. | TED | يمكن للقدرة على الطيران أن يكون لها فوائد كثيرة، بالأخص في الهرب من المفترسين، الصيد، والترحال لمسافاتٍ طويلة. |
| Siz de bazen bir kuş gibi uçmak istemiyor musunuz? | TED | ألم تحلموا أحيانًا بالقدرة على الطيران كالطير؟ |
| Tamam, diyelim ki yerden hâlâ yol işaretlerini görebildiğiniz ve kolayca oksijen alabildiğiniz birkaç metre yüksekte uçmak istiyorsunuz. | TED | حسنا فلنقل أنك تريد أن تطير فقط بعض الأمتار فوق سطح الأرض أين يمكنك رؤية إشارات الطريق و تتنفس الأكسيجين بسهولة |
| uçmak için dayanılmaz bir isteğim yok ama uçacak bir yerim! | Open Subtitles | ولدي دافع قوي للطيران ولكن لا يوجد مكان لكي اطير إليه |
| Sabah ilk işim Los Angeles'e uçmak olacak. | Open Subtitles | أمامي رحلة طيران إلى لوس أنجليس في الصّباح الباكر |
| Bu bataryaları gece uçuşu sırasında kullanmak için uçuş sırasında yüklemek ve ertesi gün de uçmak anlamına geliyor. | TED | هذا يعني أن نشحن بطاريات الطائرة اثناء التحليق لكي يتسنى لها استخدامها ليلاً حتى اليوم التالي وشروق الشمس |
| uçmak için dayanılmaz bir isteğim yok ama uçacak bir yerim! | Open Subtitles | ولدي دافع يشدني لأن أطير لكني فشلت تماما أن أطير اليك |
| Bal arıları ağır yağmur altında uçmak için çok küçüktür. | Open Subtitles | نحل العسل صغير للغاية على أن يطير في المطر الغزير |
| Sizin patlama dediğinizden havaalanında yaşadı çünkü uçmak istemedi. | Open Subtitles | حسناً،تعرض لما تسميه بإنفجار عاطفي في المطار لأنه لم يرد السفر بالطائرة،فلم نسافر بها |
| Kötü bir pilot değildi. uçmak için doğal yeteneği yoktu. | Open Subtitles | لم يكن طيار سي , فقط لم تكن لديه الرغبة بالطيران |
| Göğe çıktığımızdan beri daha hızlı ve daha fazla uçmak ister olduk. | TED | ومنذ الوقت الذي وضعنا السماء نصب أعيننا، فقد طمحنا لأن نطير أسرع وأبعد. |
| Yarım saat içinde uçmak için hazır ol, Cayman Adalarına gideceksin. | Open Subtitles | كن مستعداً للسفر في غضون نصف ساعة للذهاب إلى جزيرة "كيمان" |
| Yani baş aşağı da olabilirsiniz, sa kısmınız havada da olabilir -- en sevdiğim pozisyonsa küçük bir topa bürünüp serbestçe uçmak. | TED | المفضل عندي أن تكون مقلوبًا ويمينك لأعلى النوم في كرة صغيرة والطيران بحرية. |
| Benimle birlikte uçmak ister misin demek istedim. | Open Subtitles | لقد قصدت, هل تريدي أن تنتشي معي؟ |
| Akbabalar gökyüzünde daire çizer çünkü kanat çırpıp uçmak için fazla büyüktürler, o yüzden süzülürler. | TED | النسور تحلق في الهواء بشكل دوائر وذلك لإن ضخامتها تمنعها من رفرفة أجنحتها والطيران، لذا فإنها تحلق. |