ويكيبيديا

    "uçmak" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • الطيران
        
    • تطير
        
    • للطيران
        
    • طيران
        
    • التحليق
        
    • أطير
        
    • يطير
        
    • السفر
        
    • بالطيران
        
    • اطير
        
    • نطير
        
    • للسفر
        
    • والطيران
        
    • تنتشي
        
    • تحلق
        
    Süper kahraman kostümünüze girmek ve onun yüksekliğine uçmak için harcayacağınız her saniyede, başı kaldırıma o kadar daha yaklaşır! TED كل ثانية تضيعها بالتغيير الى زي البطل الخارق الذي لك و الطيران الى ارتفاعها رأسها اصبح قريبا جدا من الرصيف
    Bir sineğin ise uçmak ve kalabalık içinde kaybolmak dışında hiçbir savunması yok. Open Subtitles لا تملك الذُبابة أي دفاع، ما عدا الطيران والتخفي في وسط الحشد العريض.
    uçmak mı, görünmezlik mi yoksa üstün esneme yeteneği mi? Open Subtitles الطيران , الاختفاء , أو قابلية التمدد لطول أكثر ؟
    uçmak için dönüş elemanlarına ihtiyaçları yoktur, sadece kanatlarını çırparak uçarlar. TED أنها تطير، وليس لها عناصر دوارة، ذلك أنها تطير فقط برفرفة أجنحتها.
    İşte buradayız ve nihayet sizin için elimden geleni yaptım, artık dışarıya çıkıp kendi başınıza uçmak ve ölmek arasında seçim yapmalısınız. Open Subtitles ها نحن ذا في النهاية فعلت ما باستطاعتي من أجلكم الآن عليكم أن تذهبوا و تفكروا بأنفسكم حان الوقت للطيران أو الموت
    Artık uçmak için ya bir hükümet lazım ya da maaş verecek bir havayolu. Open Subtitles ليطير الآن أنت بحاجة إلى حكومة أو شركة طيران لدفع لك.
    Kanatları oğlu İcarus'a bağlarken şöyle tembih etti: "Okyanusa çok yakın uçmak, kanatları nemlendirir ve kullanılamayacak kadar ağırlaştırır. TED وبينما يشد الأجنحة لابنه إيكاروس، وجّه له تحذيرًا: التحليق قريبًا جدًا من المحيط سيرطِّب الجناحين ويثقلهما جدًا عند الطيران.
    Şu anda karımla uçmak ve güzel vakit geçirmek istediğimi söylesem? Open Subtitles ماذا عن الآن عندما اريد الطيران مع زوجتي واحضى بوقت لطيف؟
    Öyleyse bir kuş gibi uçmak mümkün. TED وبالتالي من الممكن الطيران تقريبا كعصفور.
    Bu da şu demek oluyor ki karada seyahat etmektesen uçmak uzun vadeli, karşı konulamaz bir alternatif. TED مما يعني، في كثير من الحالات، يمكن أن يكون الطيران على المدى البعيد، بديلًا مقنعًا للسّفر على الأرض.
    Hayatım boyunca uçmak konusunda takıntılı olmuşumdur. TED كنت مهووسة بتعلم كيفية الطيران طيلة حياتي.
    Onu kurtaracak tek şey uçmak olurdu. TED الشيء الوحيد الذي يستطيع انقاذها هو الطيران
    uçmak, inanılmaz avantajlara sahiptir. Özellikle avcılardan kaçmak, avlanmak ve uzun mesafeleri kat etmek için. TED يمكن للقدرة على الطيران أن يكون لها فوائد كثيرة، بالأخص في الهرب من المفترسين، الصيد، والترحال لمسافاتٍ طويلة.
    Siz de bazen bir kuş gibi uçmak istemiyor musunuz? TED ألم تحلموا أحيانًا بالقدرة على الطيران كالطير؟
    Tamam, diyelim ki yerden hâlâ yol işaretlerini görebildiğiniz ve kolayca oksijen alabildiğiniz birkaç metre yüksekte uçmak istiyorsunuz. TED حسنا فلنقل أنك تريد أن تطير فقط بعض الأمتار فوق سطح الأرض أين يمكنك رؤية إشارات الطريق و تتنفس الأكسيجين بسهولة
    uçmak için dayanılmaz bir isteğim yok ama uçacak bir yerim! Open Subtitles ولدي دافع قوي للطيران ولكن لا يوجد مكان لكي اطير إليه
    Sabah ilk işim Los Angeles'e uçmak olacak. Open Subtitles أمامي رحلة طيران إلى لوس أنجليس في الصّباح الباكر
    Bu bataryaları gece uçuşu sırasında kullanmak için uçuş sırasında yüklemek ve ertesi gün de uçmak anlamına geliyor. TED هذا يعني أن نشحن بطاريات الطائرة اثناء التحليق لكي يتسنى لها استخدامها ليلاً حتى اليوم التالي وشروق الشمس
    uçmak için dayanılmaz bir isteğim yok ama uçacak bir yerim! Open Subtitles ولدي دافع يشدني لأن أطير لكني فشلت تماما أن أطير اليك
    Bal arıları ağır yağmur altında uçmak için çok küçüktür. Open Subtitles نحل العسل صغير للغاية على أن يطير في المطر الغزير
    Sizin patlama dediğinizden havaalanında yaşadı çünkü uçmak istemedi. Open Subtitles حسناً،تعرض لما تسميه بإنفجار عاطفي في المطار لأنه لم يرد السفر بالطائرة،فلم نسافر بها
    Kötü bir pilot değildi. uçmak için doğal yeteneği yoktu. Open Subtitles لم يكن طيار سي , فقط لم تكن لديه الرغبة بالطيران
    Göğe çıktığımızdan beri daha hızlı ve daha fazla uçmak ister olduk. TED ومنذ الوقت الذي وضعنا السماء نصب أعيننا، فقد طمحنا لأن نطير أسرع وأبعد.
    Yarım saat içinde uçmak için hazır ol, Cayman Adalarına gideceksin. Open Subtitles كن مستعداً للسفر في غضون نصف ساعة للذهاب إلى جزيرة "كيمان"
    Yani baş aşağı da olabilirsiniz, sa kısmınız havada da olabilir -- en sevdiğim pozisyonsa küçük bir topa bürünüp serbestçe uçmak. TED المفضل عندي أن تكون مقلوبًا ويمينك لأعلى النوم في كرة صغيرة والطيران بحرية.
    Benimle birlikte uçmak ister misin demek istedim. Open Subtitles لقد قصدت, هل تريدي أن تنتشي معي؟
    Akbabalar gökyüzünde daire çizer çünkü kanat çırpıp uçmak için fazla büyüktürler, o yüzden süzülürler. TED النسور تحلق في الهواء بشكل دوائر وذلك لإن ضخامتها تمنعها من رفرفة أجنحتها والطيران، لذا فإنها تحلق.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد