İşin ucunda 2 milyar dolarlık bir şey elde edecek miyiz? | Open Subtitles | هل سيكون لدينا مليوني دولار من السندات المالية في نهاية المطاف؟ |
Köprünün diğer ucunda olan, bu dinleyicinin anlayabilmesi. | TED | ما يوجد في نهاية ذلك الجسر متروك للجمهور لمعرفته. |
Sonra kendisine doğru çekti, aynen bu şekilde, bıçağı aldı ve ucunda tuttu. | TED | وسحبه نحوه، وبعد ذلك، أخذ السكين ووضعه على طرف. |
Ve daha az bile, eğer ucunda birisinin parmakları varsa. | Open Subtitles | و أقل بكثير إذا كان إصبع أحدهم على الطرف الأخر |
diyoruz. Şey, iki yıl önce bu benim problemimdi. Çünkü daha önce milyonlarca defa oturduğum yatağımın ucunda oturuyordum ve intihara eğilimliydim. | TED | قبل سنتين كانت هذه مشكلتي، لأنني جلست على حافة سريري المكان الدي جلست فيه ملايين المرات من قبل وكنت أرغب في الإنتحار. |
Boynu ipin ucunda olan biri neden gidip haber versin? | Open Subtitles | لماذا لم يتحدث أحد عندما تكون حياته على المحك ؟ |
Ve sahnenin ucunda gördüğünüz kişide Madonna değil. | TED | والشخص المتواجد في نهاية المسرح هو ليس مادونا. |
Annesi hemen yanında, bu yüzden oyuncağı ona verip kişiyi değiştirebilir, fakat kumaşın ucunda başka bir oyuncak daha bulunacak ve kumaşı kendine çekerek oyuncağı değiştirebilir. | TED | والدته حاضرة هناك، لذا يمكنه أخذ اللعبة وتقديمها لتغيير الشخص، ولكن ستكون هناك لعبة أخرى أيضاً في نهاية ذلك القماش، ويمكنه سحب القماش نحوه وتغيير اللعبة. |
Annesi hemen yanında, bu yüzden bebek deneyeni değiştirebilir ve kumaşın ucunda başka bir oyuncak daha olacak. | TED | ووالدتها بجانبها، لذا بإمكانها تغيير الشخص، وتوجد لعبة أخرى عند نهاية القماش. |
Fakat, silahın namlusuna o kadar uzun süre baktım ki, tünelin ucunda bir ışık gördüm. | TED | لكني حدّقت لأسفل هذه البندقية مدة طويلة حتّى رأيت ضوء في نهاية النفق |
savaşın idaresini üzerine almıştı ve sekiz yeni lejyonla Spartaküs'ün peşine düştü ve sonunda isyancıları İtalya çizmesinin ucunda kıstırdı. | TED | كأغنى مواطن في روما، وتابع سبارتاكوس مع ثماني جيوش جديدة، في نهاية المطاف تمت محاصرة الثوار في جنوب إيطاليا. |
Mühendislerin hepsi masanın bir ucunda oturdular, tasarımcılar ise benimle masanın diğer ucunda, son derece sessizce. | TED | المهندسون جلسوا هادئين على طرف من الطاولة, و أنا و المصممين جلسنا على الطرف الآخر, بصمت شديد. |
Üzgünüm, ama kaptan kütlenin öteki ucunda bir deneyde. | Open Subtitles | آسف, لكن كما قلت النقيب مشغول بإختبار عن طرف الطوف |
Dün gece yatağın bir ucunda yattım, çünkü yeniden tekme yemek istemedim. | Open Subtitles | لقد نمت على طرف سريري لكي لا يتم ركلي مرة أخرى |
Bu demek oluyor ki katilimiz bu kapağın diğer ucunda olabilir. | Open Subtitles | هذا يعني أنّ القاتل قد يكون في الطرف الآخر لهذا الغطاء |
Buraya geldiğimizde parkın diğer ucunda iki uyuşturucu alışverişi gördük. | Open Subtitles | سيدتي رأينا صفقتين تتمان على الطرف الآخر للحديقة عندما وصلنا |
Her neyse hala hatırlamakta güçlük çekiyorsunuz, dilinizin ucunda değil, zihninizin bir köşesinden başını da uzatmamış. | TED | أياً كان هذا الشئ أنت تعاني لتتذكره، وهو ليس علي حافة لسانك، ولا حتى مختبئ في ركن غامض من طحالك. |
Yani iğneyi temizler, iğnenin ucunda hiç sıvı olmaz. | Open Subtitles | .فيقوم بتنظيف الأبرة بما يعني أن حافة الأبرة بالكامل خالية من السائل |
İşin ucunda olan şey bugünkü hayatımız, yaşımız ilerledikçe yaşayacaklarımız ve çocuklarımızın ve torunlarımızın hayatları. | TED | ما يوجد على المحك هو حياتنا اليوم وحياتنا كلما تقدمنا في السن وحياة أطفالنا وأحفادنا. |
Bir plan geliştirdiğinizi düşünün, masanın bir ucunda bir rahip ve diğer ucunda da uyuşturucu taciri, kilisenin toplumun tamamına yardım edebileceği bir yol arıyor. | TED | تخيل أن تقوم بوضع خطة ولديك رجال دين على أحد أطراف الطاولة وتاجر هيروين على الطرف المقابل، يضعون تصور لكيفية قيام الكنيسة بخدمة المجتمع ككل. |
Kuzey ucunda meşe ağacı olan uzun bir taş duvar var. | Open Subtitles | به حائط صخرى طويل و شجرة بلوط كبيره فى نهايته الشماليه |
Parkın diğer ucunda, 8 ay önce buna benzer bir ceset bulmuştuk. | Open Subtitles | تعاملنا مع واحدة كهذه على الجانب الآخر من المنتزه قبل ثماني أشهر |
ucunda tuhaf bir şey vardı. | Open Subtitles | كَانَ عِنْدَهُ مثل معزقة في النهايةِ منها. |
Buranın yaklaşık 300 km kuzeyinde çölün ucunda bir askeri üs var. | Open Subtitles | هناك قاعدة عسكرية عند اطراف الصحراء على بعد 200 ميل من هنا |
- Ve ben de stetoskop koyuyorum. - ucunda küçük kulaklıkları olanlardan mı? | Open Subtitles | - وسأزيد الرهان بسمـاعة الطبيب هل يوجد غطاء بلاستيكي للأذن على طرفها |
Evren bizim parmaklarınızın ucunda sunabileceği ve biz fuck-up sadece bir avuç. | Open Subtitles | اعطاها لنا الكون في متناول يدينا و نحن مجرد حفنه من الفشله. |
Beynin bu bölgesini uyarmak için kafatasınının dörtte birini delmem ve içine ucunda elektrik olan bir sonda koymam gerekecek. | Open Subtitles | علي أن أثقب مسافة ثلاثة أرباع إنش من جمجمتك, و أدخل مسباراً مع قطب سالب بنهايته, لإحفز ذلك الجزء من الدماغ |
Salonun bir ucunda yalnızsın, ben de diğer ucunda. | Open Subtitles | أنت تجلس في آخر الغرفة بمفردك وأنا بالجانب الآخر. |
Aynı yıl, 2004 yılında ülkenin bir diğer ucunda başka bir kütüphane inşa edildi ve görünüşü şu şekilde. | TED | في تلك السنة نفسها، 2004، في الجانب الآخر من البلاد، تم الانتهاء من بناء مكتبة أخرى. كانت تبدو هكذا. |