ويكيبيديا

    "ufak bir" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • بسيطة
        
    • بسيط
        
    • صغير
        
    • صغيرة من
        
    • طفيف
        
    • صغيراً
        
    • القليل من
        
    • واحدة صغيرة
        
    • صغيرا
        
    • طفيفة
        
    • قليل من
        
    • لدي أدنى
        
    • ضئيل
        
    • ضئيلة
        
    • صغيرة في
        
    Yapılması gereken basit şeyler var... Örneğin hayvanın burnunu 5sn sokmak zorunda olduğu koklama deliğinde ufak bir lazerimiz var... TED وهناك أشياء بسيطة مثل، على سبيل المثال، ليزر صغيرة في ثقب الشم حيث يضع هذا الحيوان انفه لمدة خمس ثوان.
    Doğru yönde güzel, ufak bir dürtmenin zararı olacağını sanmam. Open Subtitles لا أظن أن دفعة بسيطة . في الاتجاه الصحيح ستضر
    Belki ufak bir farkla: Fareleri, mayın bulan köpeklere göre 1/5 masrafla eğitebiliriz. TED ربما فارق واحد بسيط : يمكننا تدريب الفئران بخمس سعر تدريب كلب الالغام.
    Eğer içinizde ufak bir şüphe varsa neden benim sakalımı da çekmiyorsunuz? Open Subtitles و لا زال هناك ارتياب بسيط فلماذا لا تشد لي لحيتي ؟
    Sonunda ufak bir şapırtı. Einstein, canın yandı mı? E: Av av av. TED تحذير صغير في نهاية ذلك. آينشتاين، هل هذا يؤلم؟ آينشتاين: او، او، او.
    Koloniyi öldürmüyoruz, sadece yüzeyinden merkeze girip ufak bir örnek alıyoruz. TED نحن لسنا مستعمرة قتل: نحن نأخذ عينة اساسية صغيرة من الأعلى.
    Kolunu sıyırıp geçen mermi, mermi yolunda ufak bir sapma yaratmış. Open Subtitles كان علي حساب ميلان طفيف في الإسقاط عندما شرخت الرصاصة ذراعك
    Garajda ufak bir laboratuvar kurdum. Bu işte senin için de kazanç olabilir. Open Subtitles أعددتُ مختبراً صغيراً في المرآب، يمكن أن يكون لكِ أجر مكتشف في هذا.
    Ama yolumuzun üstünde duran 100 metrelik ufak bir duvar sorunu var. Open Subtitles لكن هنالك مشكلة بسيطة بوجود حائط بإرتفاع 300 قدم يحول دون ذلك.
    Beyninde bir kanama var. ufak bir stent ile tamir edilmiş, yani damarı tıkayan bir metal kliple. TED انها تعاني من نزيف في الدماغ وتم معالجة ذلك بدعامة بسيطة بلاقط معدني صغير .. قام بتقوية الوعاء الدموي
    Yani bunca yıldır yaptıklarımız aslında çok basit, ufak bir araç kullanıyoruz: Üç kere arka arkaya neden sorusunu sormak. TED و لذلك، ما كنا نفعله طيلة هذه السنين هو أمر بسيط جدا، استخدام أداة بسيطة و هي السؤال بلماذا ثلاث مرات على التوالي.
    ufak bir plan yapıp onları akşam yemeğine davet ettiniz. Her birinin yemeğine çok nadir bulunan kurt adam panzehiri karesi atacaksınız. TED قمت بدعوتهم للعشاء بخطّةٍ بسيطة: ستضع مربعاً من ترياق مستذئبٍ نادر بعشاء كلِّ واحدٍ منهم.
    Bir değişiklik teklif edeyim. Hepimize makul gelecek ufak bir şey. Open Subtitles اسمحوا لي أن أقدم تعديل، تغيير بسيط يمكننا أن نقبل جميعا.
    Önemli bir şey yok ufak bir kaza, yaralanmış ve Open Subtitles لاشيء خطير مجرد حادث سيارة بسيط لكنها جرحت , لذا
    Hangimiz daha süperiz diye ufak bir tartışma yaşadığımız olmuştu. Open Subtitles لقد كان هناك شجار بسيط عن أي منا هو الأروع
    Aslında nerede olduğunu tam olarak biliyoruz, kulağınızın hemen üzerinde, beyninizin temporal lobunda fusiform gyrus denen ufak bir yapı var. TED نعلم تحديدا اين تحدث في الفص الصدغي للدماغ، الذي يوجد نوعا ما فوق اذانكم هناك داخل تكوين صغير يدعى فيوزيوم جايروس
    ufak bir kil parçasından yapılan Kara Sinema Evi'nin daha büyük bir kil parçasına dönüşmesi gerekti: benim atölyem. TED كان على بيت السينما السوداء، الذي أنشىء من قطعة صغيرة من الطين، أن يكبُر إلى قطعة كبيرة من الطين، وهو الآن معملي.
    Omurgamın alt kısımlarında ufak bir skolyoz var ve aşağıya indikçe-- Open Subtitles لدي اعوجاج طفيف في الجزء السفلي من العمود الفقري نحو الأسفل
    ufak bir törenmiş. Aile ve arkadaşlar arasında. - Tamam, neyse. Open Subtitles ،كان حفلاً صغيراً للعائلة والأصدقاء فقط لا بأس أنا أتفهّم الأمر
    Can sıkacak bir şey değil. ufak bir titreşim olacak. Open Subtitles لا داعى للقلق يا سيدى, فقط القليل من التبديل للبدء
    Sadece ufak bir kaşık aldım, o kadar. Open Subtitles إنها قضمة واحدة مجرد قضمة واحدة صغيرة ، هذا كل شيء
    Bu yüzden biraz deli, ama bu, bir insana ufak bir bardak... su vermemek için bir bahane olamaz. Open Subtitles ان لديه سلوكا غريبا من هذا ولكن هذا ليس عذرا لكى لا نعطى شخصا ما كوبا صغيرا من الماء
    Size yük olmak istemem, ama alkol sorunum dışında... ya da onunla birlikte, ufak bir uyuşturucu sorunum var. Open Subtitles أنا لا أريد ان أكون عبء عليك لكن مع مشكلة ادمانى للكحول عندى مشكلة طفيفة مع المخدر
    Tek ihtiyacım olan eski bir dostumun ufak bir yardımı. Open Subtitles كل ما أحتاجه هو قليل من المساعدة من صديق قديم
    Kim olduğumu söyleyemem. Çünkü en ufak bir fikrim yok. Open Subtitles لم استطع أن أقول من أنا، ليس لدي أدنى فكرة
    Hubble Ultra Derin Alanı, uzayın çok ufak bir kısmı. TED مجال هابل فائق العمق، وهو جزئ ضئيل جداً من السماء.
    Eğer tekrar beraber olabilmemiz için en ufak bir ihtimal bile varsa denemeliyim. Open Subtitles على الأقل, هناك فرصة ضئيلة لكي نعود لبعضنا البعض و علي أن أستغلها

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد