Her günün sonunda, bitkin ve acı içinde zirveye ulaşır ve ittiği kayanın tepeden aşağıya yuvarlanışını çaresizce izler. | Open Subtitles | في نهايه كل يوم, يصل إلى قمة الجبل منهك القوى ويصبح يائساً وهو يرى هذه الصخرة تتدرحج إلى أسفل |
U.V. fırtınaları sırasında U.V. göstergesi burada 43'e ulaşır. | TED | وخلال عواصف الأشعة فوق البنفسجية هناك، يصل مؤشر الأشعة فوق البنفسجية 43. |
Her senaryo, prodüktörün, yönetmenin profesyonel algısı ile... bittiğine inandıkları bir noktaya ulaşır. | Open Subtitles | كل نص يصل إلى هدف هنا فى حكم مهنية المنتج و المخرج لقد انتهيت |
30. seferde, kalınlık 6,5 mile (10.5 km) ulaşır, ki bu da uçakların uçtuğu ortalama yüksekliktir. | TED | وبعدد 30 مرة ستصل السماكة الى 6.5 ميل أي تقريباً الارتفاع المتوسط التي تحلق عليه الطائرات |
sağlıklı organlara ulaşırlar, tüm hastalar için yüksek zehirli etkilere sebep olurlar. Ancak ilacın çok azı tümöre ulaşır. | TED | ستصل الى الأعضاء السليمة، مسببة تأثير سُمي عالي للمريض عموماَ، ولكن القليل جداَ سوف يذهب إلى الورم. |
Fillerin ve Mamdou'nun yüz yüze geldiği yer. Eğer Mamadou adımlarını hızlı atarsa sabaha göle ulaşır. | Open Subtitles | والي هناك تتوجه الافيال ومامادو. إذاحافظمامادوعلى خطواتأسرع ، سيصل الى البحيرة عند الصباح |
5.000 kilometre aşağıda ise çekirdeğin sıcaklığı akla hayale sığmaz bir biçimde 7.000 dereceye ulaşır. | Open Subtitles | على بعد 3 آلاف ميل إلى الأسفل يقع المركز، وتصل حراراته إلى 7 آلاف درجة لا يمكن تصورها. |
Cinsel sapıklıklar tarihinde ... bu örnekle zirveye ulaşır. | Open Subtitles | . . تأريخ الإنحراف الجنسي يصل لقمته في هذا النموذج |
- Eğer onu gözaltında tutuyorduysanız, ...nasıl olur da, siz onu göremeden ayakkabınıza ulaşır ? | Open Subtitles | بالطبع إذا كنت تضعه تحت المراقبة كيف إستطاع أن يصل لحذائك دون أن تراه ؟ |
Hayat dümdüz ilerleyen bir tren gibidir, rayların sonuna geldiğinde son durağa ulaşır. | Open Subtitles | الحياة مثل قطار دوما يتقدم للأمام وبعد ذلك يصل إلى خط النهاية |
UAV, yüksekliğine ulaşır ulaşmaz hedefler boyanmaya (belirlenmeye/ işaretlenmeye) başlanacak. | Open Subtitles | أبدئي بتنفيذ الهدف عندما يصل الصاروخ لأرتفاع مناسب |
Fakat, hepsi boşalmaz bir seviyeye ulaşır ve durur. | Open Subtitles | لكنه لا يندفع تماما، يصل إلى مستوى معين ويتوقف. |
Kargo uçağı Meksika'ya indiğinde DEA ve Federal dostlarımız kasa varış yerine ulaşır ulaşmaz tutuklamaları yapacaklar. | Open Subtitles | والشرطة المكسيكية سيقومون بالإعتقال عندما يصل الصندوق لوجهته. لنأمل أن يكون الأمر مباشرا هكذا. |
Birileri üzerimdeki çamuru temizlediğinde altındaki güzel şeylere ulaşır. | Open Subtitles | تعيشين للحب , شخص ما ينهض يوضح فوق الوحل ألي , يصل إلى الأشياء الجميلة |
Hediye birkaç yıla kadar ulaşır. Yerleştiğim yerden postayla yolladım. | Open Subtitles | ستصل الهدية فى خلال سنتين لقد أرسلتها بالبريد من مكان اقامتى |
Ama sadece bir kaç tanesi bitiş çizgisine ulaşır. Diğerlerinin gelişimi azalan ışıkla kısa kesilir. | Open Subtitles | رغم ذلك بضعة قليلة ستصل للنهاية، حيث يتأخر نموهم بسبب نقص الضوء. |
Belki denize ulaşır içimizdeki nehirler bir gün | Open Subtitles | لربما الأنهار بداخلي ستصل البحر يوماً ما |
Mektup yazsam da nasıl ulaşır ki? | Open Subtitles | حتى ولو كتبت رسالة، كيف ستصل إليه؟ |
Donanmanın tamamı, ne vakit ulaşır, Bulak Mustafa Paşa? | Open Subtitles | متى سيصل الأسطول البحري بشكل كامل يا باشا؟ |
Basınç 15,000 psi olursa zehir, yuvaya ulaşır. | Open Subtitles | إذا كان الضغط يصل إلى 15 ألف بوصة مربعة سيصل السم بكافة الطرق إلى العش |
Yoksa bir dahaki sefere göndereceğim füze, çok daha hızlı ulaşır sana. | Open Subtitles | وإلا الصاروخ القادم الذي سأبعثه إليكK سيصل بسرعة كبيرة للغاية |
Bu ayin, güneş takviminin çok kısa bir anında zirveye ulaşır. | Open Subtitles | وتصل هذه العبادة قمتها عند لحظة خاطفة في التقويم الشمسي |
Ve diğer şeylerin ulaşamadığı yere ulaşır. | TED | ويصل الى أماكن نعجز نحن عن الوصول اليها |