Diğer yandan, REM uykusu, uyanık beyin faaliyetiyle benzerliğinden dolayı işlemsel hafıza takviyesi ile doğrudan alakalıdır. | TED | نوم الريم، من ناحية أخرى، بتشابهه مع نشاط الدماغ المستيقظ، يقترن بترسيخ الذكريات الإجرائية. |
uykusu, değerli yoldaş Erich Honecker'in emekliliğini görmesini engelledi, | Open Subtitles | لقد أخفى نومها تقاعد الرفيق المحترم إريش هونيكر لقد أخفى نومها تقاعد الرفيق المحترم إريش هونيكر |
Bana borçluydu ve uykusu çok ağır. | Open Subtitles | كـان يدين لي بواحدة، أضف، أن نومه ثقيـل. |
- Öğleden sonra uykusu için gitmek zorunda olan bu yaşlı beyefendinin yerini almak ister misin? | Open Subtitles | بينما يذهب لأخذ قيلولة بعد الظهر؟ نيلسون , لو اني ربما |
Özgürlük uykusu sonraya kaldı sanırım. | Open Subtitles | أعتقد أنّ القيلولة لأجل الحرّيّة سنأخذها لاحقاً |
Kışın öyle fena bir depresyona giriyor ki tam bir kış uykusu moduna giriyor | Open Subtitles | يصيبه الإحباط خلال الشتاء فيدخل في حالة سبات عميقة. لا يغادر المنزل. |
Ve iyi bir gece uykusu için sağ kolumu vermez miydim sizce? | Open Subtitles | أضحي بذراعي الأيمن .من أجل نوم ليله سعيده |
Geceyi burada bitirip biraz güzellik uykusu çekmeye ne dersin? Sen git. | Open Subtitles | مارأيك بأن نطلق عليه الليل ونحصل عل نوم جميل؟ |
Vittoria'nın yanında, kuş uykusu uyurum, hiç belli olmaz. | Open Subtitles | لكني لدي كرسي حلاق مريح سأغط في نوم عميق قرب فيتوريا و ما ادراك أنا أعرف |
Annemin derin uykusu, onun ilk serbest seçimlere katılmasını da engelledi. | Open Subtitles | لم يسمح لها نومها العميق بالمشاركة في أول انتخاب حر |
uykusu Ariane'nin yeni erkek arkadaşının evimize taşınmasından onu korudu. Rainer, sınıf düşmanı ve barbekü adam. | Open Subtitles | وقد وفر عليها نومها مشاهدة انتقال صديق أريان راينر، عدو الطبقات و رجل المشاوي |
uykusu, işin kahramanlarının nasıl işsiz kaldıklarını görmesini engelledi. | Open Subtitles | لقد تجاهل نومها كيف أصبح أبطال العمل عاطلين عن العمل لقد تجاهل نومها كيف أصبح أبطال العمل عاطلين عن العمل |
uykusu açılmasın diye. | Open Subtitles | حتى يتمكن من إكمال نومه و كسله الشديدين |
O bilmeyecek. uykusu ağırdır. | Open Subtitles | إنه لن يعرف ، إن نومه ثقيل. |
Hayır... tek istediğim şey çok uzun bir öğle uykusu. | Open Subtitles | لا ... كل ما أحتاجه أخذ أطول قيلولة في التاريخ |
Komple kış uykusu değil elbette ama kestiriyorum. Bolca hem de. | Open Subtitles | ليس سُبات كامل، إنما فترات قيلولة كثيرة. |
"Öğle uykusu için çok büyüğüm" dediği anda sızdı. Çok tatlı. | Open Subtitles | قال "كبرتُ على القيلولة" ثمّ سرعان ما نام |
120 yıllık kış uykusu, aileni veya arkadaşlarını bir daha göremeyeceğin anlamına gelir. | Open Subtitles | لتقضي 120 عاماً في سبات ألا ترى عائلتك ولا أصدقاءك أبداً |
Çoğu beslenir, fakat kış uykusu vakti yaklaştıkça | Open Subtitles | ايتغذي الجميع لكن مع اقتراب وقت البيات الشتوي |
Bu nedenle mi Kralımın uykusu kaçıyor ve erkeğim sıcacık yatağını terk ediyor? | Open Subtitles | إذا هذا هو السبب الذى يمنع ملكى من النوم ويبعده عن سريرة الدافئ؟ |
uykusu olmadığını söyledi. Ben de yatağa gittim. | Open Subtitles | قال انه لم يكن يشعر بالنعاس وأنا خلدت للنوم |
Kış uykusu hastalığın var ama görme yeteneğin yakında geri gelecektir. | Open Subtitles | لديك مرض السُّبات ,لكن نظر عيناك سيرجع بمرور الوقت |
O yatak odası çok şeye tanıklık etmiştir ama aralarında iyi bir gece uykusu olmadığı kesin. | Open Subtitles | مؤكد أن غرفة النوم تلك شهدت أمورًا كثيرة ولكن أعتقد أنها شهدت نومًا هنيئًا أبدًا |
Fotoğraf makinesini getirin. Bart'ın uykusu geldi. | Open Subtitles | جهزوا غرفة النوم فأنا نعسان جداً |
Becky'nin uykusu var. Babası onu uyutsun istiyor. Babası punch'ın tadını çıkaracak, onu sen yatırsan? | Open Subtitles | بيكي مرهقه وتريد أن يضعها أبيها في السرير الأب يستمتع بشرب العصير الأن |
- Jamie'nin tavşanını mı? - Evet. Ama meğerse uykusu çok ağırmış. | Open Subtitles | نعم، لكن أتضح بأنه كان يحلم بعد نوماً عميق |
İyi bir gece uykusu çekti. İyi gelmiş gibi görünüyor. | Open Subtitles | لقد حظيت بليلة هنيئة وقد ساعدها ذلك كما ترين |