ويكيبيديا

    "varlığı" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • وجوده
        
    • حضور
        
    • الوجود
        
    • وجودها
        
    • بوجود
        
    • تواجد
        
    • وجود
        
    • كيان
        
    • حضوره
        
    • الكيان
        
    • كائن
        
    • بوجوده
        
    • حضورها
        
    • وجودهم
        
    • ثروته
        
    Zararsızdır ama varlığı beni kıllandırdı. Ben de birkaç test daha yaptım. Open Subtitles وهو غير ضار، لكن وجوده أثار قلقي، لذا أجريتُ المزيد من الفحوصات.
    Tanrı bu yeri unutmadı Bay Allnutt, ...kardeşimin varlığı bunun en büyük kanıtıdır. Open Subtitles الله لم يتخلى عن هذا المكان سيد الينوت حضور اخي هنا يبدو كشاهد
    Bir halkın varlığı nasıl durdurulur? İnan bana, planları bu. Open Subtitles لا، لست انت كيف يمكن لشعبنا ان يزول من الوجود
    Onun varlığı Tok'ra için bir mucize. Biz de yokoluş sürecindeki bir toplumuz. Open Subtitles وجودها هي معجزة للتوكرا و نحن أيضاً جنس ينقرض
    O gün sokaklarda ordunun varlığı hissedilirdi. Open Subtitles كنت شعرت بوجود الجيش في الشوارع في ذلك اليوم
    Dünya kendi yörüngesinde kalıyor çünkü Güneş'in varlığı nedeniyle eğrilmiş ortamdaki bir vadi boyunca yuvarlanmakta. TED الأرض نفسها أسيرة في مدار لأنها تتبع تقعرا في الفراغ بسبب تواجد الشمس.
    Yani aklıma tonlarca felsefi soru geliyor, bilirsin işte doğa, yaşam, ruhun varlığı... Open Subtitles أعني، يثير كلّ أسئلة الفكر الفلسفى حول طبيعة النفس , حول وجود روح.
    O mük emmel bir ask er, sırf varlığı bile adamlarına olağanüstü cesaret veriyor. Open Subtitles اٍنه حرفي رائع في الحرب مجرد وجوده فقط يمثل الهاما للرجال لبسالة استثنائية
    varlığı beni uyaran sanayicinin intiharından sonra yönümüzü kaybettik gibi geldi. Open Subtitles بعد انتحار رجل الصناعة، والذي كان وجوده يحفزني. بدا لي وكأننا أضعنا الطريق.
    ...Kelimelere dökmek çok güç ama,... ama onu varlığı salt kızımı değil, aynı zamanda tüm ailemi de etkiledi. Open Subtitles يجب أن أقوم بالتحدث عن هذا وجوده لم يؤثر على إبنتي فقط على عائلتنا بأكملها
    Göz alıcı varlığı karşı konulamaz, bakmadan duramıyorum. TED لها حضور برّاق مهيمن، لا يسعني إلّا التحديق بها.
    Laszlo'nun bir kahvehanedeki varlığı bile bu şarkıya ilham veriyorsa, buraya kim bilir daha neler getirir? Open Subtitles أفهمت؟ إن كان حضور لازلو في ملهى يثير ذلك. فماذا سيجلب في الخارج؟
    Şu anda yoğun şekilde polis varlığı hatalı olur. Open Subtitles انه يحتاج للخصوصية,و يحتاج لبيئة مسيطر عليها المهم جدا الان هو الوجود المكثف للشرطة
    Karınız, kızınız, benim kızım tanıdığımız ve sevdiğimiz her şeyin varlığı sona erer. Open Subtitles زوجتك، ابنتك، ابنتي كلّ من نعرفهم و نحبّهم... . ببساطة سيزولون عن الوجود
    Fakat bu olayla silahların varlığı resmileşti. Open Subtitles و لكنَّ هذا هو أول دليل رسمي على حقيقة وجودها
    Nadiren görünmesine karşın, ilkbahar boyunca birini etkilemek için çıkardığı bozuk ses yüzünden varlığı hissedilir.' Open Subtitles على الرغم من أنه نادرا ما تلحظ وجودها بالصوت الذي تصدره لتجتذب رفيقا في غضون الربيع
    Şeytan çıkarmaya girişmek için şeytanın varlığı hakkında bir rahip artık emin olmak zorunda. Open Subtitles الآن على الكاهن أن يكون مؤمن بوجود الشيطان حتى يتعامل معه أثناء عمليات الطرد
    Gemilerin varlığı ve söylentilerle ilgili açıkça konuşulması gerekiyor. Open Subtitles مع تواجد الأسطول، وتوالي الاشاعات واستمرارها
    Sawasaki Atushi'nin varlığı o insanların Kyushu'yu ele geçirmek için kullandıkları bahane. Open Subtitles غن وجود ساواساكي اتوشي هي ذريعة اولئك الناس ليستولوا على حي كيوشو
    Sağ The Order, onlar sizi korumak için çalışıyorum karanlık bir varlığı. Open Subtitles طائفة المسار الأيمن السحربة تحاول حمايتكِ من كيان الظلام
    Oanfarkettimki, oncahengameyerağmen varlığı dinginlik veriyordu. Open Subtitles لاحظت فجأه أن كل الواقفين فى حضوره و القريبين منه قد أصابهم صمت كامل
    Sen, Sam'i bu şeyin içine koyduktan sonra varlığı... öldürdün. Open Subtitles أنت قتلت الكيان بعد أن وضعت سام في... في هذا
    Bir...parlak enerji varlığı 28. seviyeye doğru geliyor. Open Subtitles هناك كائن مضئ يتجه للطابق 28 ، و هو يتجه إلى غرفة البوابة
    Ama varlığı aldığım nefes kadar gerçekti. Open Subtitles ولكن شعورى بوجوده كان حقيقياً بالنسبة لى بشعورى بانفاسى
    Sırf onun varlığı bile savcının iddiası lehine duygusal bir darbe etkisi yapacak. Open Subtitles مجرد حضورها سيكون دفعة معنوية كبيرة لقضية الإدعاء
    Armstrong ve Aldrin yalnızdı, ama ayın gri yüzeyi üzerinde onların varlığı sarsıcı, kolektif bir çabanın sonucuydu. TED كان ارمسترونغ والدرين لوحدهما، لكن وجودهم على سطح القمر الرمادي كان تتويجا للتماسك والجهد الجماعي.
    Kral Henry'nin tüm varlığı ile alamadığı şeyleri satın alabiliyor. TED يمكنه شراء أشياء لم يستطع الملك هنري، بكل ثروته أبدا شراءها،

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد