Babam bana Vazife ve onurun her şeyden önce geldiğini öğretti. | Open Subtitles | لقد علّمني أبي ذلك، أن الواجب والشرف أهم من كل شيء. |
Tanri Ram Vazife adina herseyini feda etti onun önünde egiliyorum ve partim ve benim adima bagis yapiyorum. | Open Subtitles | ..اللورد رام ضحى بكل شيء من أجل الواجب ..عند قدميه.. أقدم المال هبةً بإسم حزبي و بإسمي.. |
Aleyhindeki suçlamalar ciddi. Vazife yerini terk etme. Görev ihlali. | Open Subtitles | التهم الموجّهة ضدّك خطيرة الهروب من الموقع, والإهمال في أداء الواجب |
Yani üstüme Vazife değil ama benim kendi biyolojik babam berbat biri. | Open Subtitles | أعني, ذلك ليس من شأني لكن عندي أب بيولوجي وهو كابوسٌ لي |
Bu benim üzerime Vazife değil tabii, ama... etrafına ışık saçmaya başladı. | Open Subtitles | أعلم أن هذا ليس من شأني و لكنها بدأت تشع بالحياة |
Benim üzerime Vazife değil, ama... koyu renk elbiseler, kederli görünürler, değil mi? | Open Subtitles | اعرف انه ليس من شأني, لكن... الالوان الغامقة تبدو حزينة جدا, أليس كذلك؟ |
Bak, uh, bu üstüme Vazife olmayabilir, fakat seninle konuşmam lazım, Dimples. | Open Subtitles | قد لا يكون هذا من شأنى ولكننى أحتاج للتحدث معك يا ديمبلز |
Bu konuda Vazife icabı kendimi suçlu hissettim... | Open Subtitles | واعتراني شعورٌ بالذنبِ حيال الأمر لقد اعتراني شعورٌ بالواجب |
Bir iş üzerindesiniz ve benden Vazife icabı yardım etmemi istiyorsunuz. | Open Subtitles | "أنكَ يائس وتطلب مني أن أساعدك بأن تناشدَ فيّ حس الواجب" |
Vazife aşkı beni Kuzey'e çağırıyor. | Open Subtitles | الواجب والشرف ينادياني في الشمال. |
Evet. Fakat Vazife, iğrenç bir emri güzelleştirmez, değil mi Yüzbaşı Stewart? | Open Subtitles | أجل، لكن الواجب لا يجعل الأوامر العفنة جيّدة، صحيح يا نقيب (ستيورات)؟ |
Şeref, Vazife, zafer gibi. | Open Subtitles | الشرف, الواجب, المجد |
Affedersiniz, hanımlar. Vazife beklemez. | Open Subtitles | أعذروني سيداتي الواجب ينادي |
Vazife onur hizmet. | Open Subtitles | . الواجب . الفخر |
Benim üzerime Vazife değil ama yerinde olsam o pisliği terk ederdim. | Open Subtitles | في الحقيقة ليس من شأني ولكن أقترح أن تهجري الوغد. |
Bak, üzerime Vazife değil biliyorum ama sen iyi misin? | Open Subtitles | أنظر,أنا أعلم أنه ليس من شأني لكن, هل انت بخير ؟ |
O benim üstüme Vazife değil efendim ama bu genç kızın yüzündeki gülümsemeye paha biçilebilir mi hiç? | Open Subtitles | ,هذا ليس من شأني أن أقوله ياسيدي ولكن كيف يمكن وضع سعر على أبتسامة لهذه الفتاة الجميلة؟ |
Üstüme Vazife değil ama indiğimizde gidip filmin devamını izlemelisin. | Open Subtitles | أعرف أنه ليس من شأني لكن عندما نحط على الأرض أعتقد أنه عليك الذهاب و إنهاء بقية الفلم |
Benim üstüme Vazife değil gerçi ama o hala bizim ikimizin de arkadaşı. | Open Subtitles | وهو بالطبع ليس من شأني لكن كلاكما أصدقائي |
Ben inanıyorum ki Will, sen ve ilişkiniz üstüme Vazife değil, işime karışmadığınız sürece. | Open Subtitles | و أنا أؤمن أنكي و ويل و علاقتكما ليس شأني طالما لا يكون له تأثير على عملي |
Üzerime Vazife değil ama ikinizin birlikteyken nasıl olduğunuzu görünce ben.. | Open Subtitles | أعرف من المحتمل أنه ليس من شأنى ولكن أنا.. رأيت الطريقه |
Birkaç saatliğine onları işin dışında tutabilirsiniz, ama huzursuz olacaklardır sonrasında gerçeklik, Vazife duygularını harekete geçirecektir. | Open Subtitles | يُمكنكعزلهملبضعساعات,ولكن... سيُعارضونويُعارضون... لكن الحقيقة سُتريح إحساسهم بالواجب بما يكفى, بإستثناء واحد |