Pekâlâ evlat, burası; ağır işlerin fedakârlığın ve acı verici yanıkların karşılığını alacağımız yer. | Open Subtitles | حسنا, يافتى هذا هو مكان تلقي الأتعاب التضحية و الألم ثم السداد |
İltihap çok acı verici olmuş olmalı ve acı zamanla artmış. | Open Subtitles | لا بد أن الإلتهاب كان مؤلماً جداً و الألم ازداد مع مرور الوقت حتماً |
Mesela gördüğüm o mahzun ve acı çeken yüzlerin resimleri. | TED | فعلى سبيل المثال .. رايت صوراً ومشاهد عن الاسى والمعاناة |
Ülken için ölmek pis ve acı doluydu. | Open Subtitles | إنـه لشيء قذر ومؤلم أن تموت من أجل بلادك |
Bu küçük kelimede bir sevinç ve acı ummanı saklı. | Open Subtitles | يا له من عالم الفرح والألم يكمن فى هذه الكلمة |
İç inde o kadar güzel ve acı verici şeyler var ki. | Open Subtitles | هناك العديد من الأشياء الجميلة والمؤلمة فيه |
Dilerim boğazın irinle tıkanır ve uzun ve acı bir ölüm tadarsın. | Open Subtitles | وتختنق من القيح وتموت موتاً بطيئاً ومؤلماً |
- Kötü şeyler mi? - Korku ve acı gibi, anlıyor musun? | Open Subtitles | الاشياء السيئة مثل الخوف والالم انت تعلم؟ |
Bunu her şeyden çok istediğin zaman bile belirsizlik ve acı sarmalına dönüşür ve böylelikle kendi içinden bir parçayı gizlemek durumunda kalırsın. | Open Subtitles | حتى عندما تريده أكثر من أي شيء إنه يتحول إلى هذا اللولب من الحيرة و الألم و كأنك تدفن جزءً من نفسك |
Yaptıklarını kabul edebiliyorsun ve acı, üzüntü ve pişmanlık da hissediyorsun. | Open Subtitles | يمكنك تقبل ما فعلته و الألم و التعاسة و الندم الذي يأتي معه |
Lawrence Chicken Truitt tarafından ihmal sonucu ağrı ve acı yüzünden dava edildiniz. | Open Subtitles | لقد تم رفع دعوى ضدكم من قبل لورانس تشيكن تريوت عن الإهمال و الألم و المعاناة |
Burada bulabileceğin tek şey ölüm ve acı. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي ستجده هنا الموت والمعاناة. |
{C:$9C8B7C}Tam olarak değil... {C:$9C8B7C}Bedel, sadece ölüm defterini kullananların çekeceği büyük dehşet ve acı olacaktır... {C:$9C8B7C}Ve öldüğün zaman, | Open Subtitles | بما أنك تريد أن تعرف، فهناك الخوف والمعاناة اللذان يواجههما البشر ممن يستعملون مفكرات الموت |
Eski sevgililerimizi yavaş ve acı veren bir şekilde mi unutmak zorundaydık? | Open Subtitles | عندما نتخطى الشخص لابد ان يكون ببطئ , ومؤلم ؟ |
Tüm hayatımı da alsa, yavaş ve acı ölümünü izleyeceğim. | Open Subtitles | سوف اكرس حياتي لأراها تموت موت بطيء ومؤلم اليزا |
10 yıldır yinelenen kayıp ve acı rüyaları aynı kişiyi öne çıkarır. | Open Subtitles | الأحلام المتكررة من الخسارة والألم لمدة عشر سنوات ويتشارك فيها نفس الشخص |
Korkunç ve acı verici şeylerden hoşlanmam. | Open Subtitles | لا أحب الأشياء المخيفة والمؤلمة. |
Eğer bunu zorlaştırırsanız, ölümünüzü yavaş ve acı verici bir hale sokarım. | Open Subtitles | إذا صعبت الأمور, سأجعل موتك بطيئاً ومؤلماً قدر إمكاني |
Su şifa ve hayat getirir. Ama ateş sadece helak oluş ve acı getirir. | Open Subtitles | الماء يجلب المعالجة والحياة، والنار تجلب فقط الدمار والالم |
Elbette, aşk ve şefkat gibi pozitif duygular barındırmaktadır, ama aynı zamanda bir ton başka süreçte de yer almaktadır, hafıza, dil, dikkat gibi, hatta öfke, nefret ve acı gibi. | TED | بالطبع هي مرتبطة بالمشاعر الايجابية مثل الحب و الشغف و لكنها ايضا مرتبطة بالعديد من العمليات الاخرى مثل الذاكره، اللغات، الانتباه حتى الغضب ، الشعور بالقرف و الالم |
Yavaş ve acı çekerek ölecekler. | Open Subtitles | سيكون ميتاً خلال عام. سيموتون جميعهم ببطء وبألم |
Genç Muhammed kayıp ve acı hakkında öğreneceği daha çok şey vardı. | Open Subtitles | كان محمد الصغير يتعلم الكثير عن الخسارة والحزن |
Kalmalarını onlara pahalıya patlatırsak ve acı verici olmasını sağlarsak, giderler. | Open Subtitles | اذا اردنا أن نجعله مكلف جداً و مؤلم جداً لهم أن يبقوا سوف يغادرون |
Korkuyordum ve acı içindeydim ve sevdiğim şeyleri bir daha asla yapamayacağımı düşünüyordum. | Open Subtitles | و قد كنت خائفة و متألمة و اعتقدت أنني لن أتمكن أبدا من القيام التي أحب فعلها بعد الآن. |
Ancak bunlara göre oldukça yoğun keder ve acı da yaşıyormuşsun. | Open Subtitles | ولكن وفقاً لما يوجد هنا، كنتِ أيضاً تُواجهين حُزن ومعاناة قاسيان. |
Bir çocuğun görebileceği en yalnız ve acı dolu yıllardı. | Open Subtitles | كانت أكثر سنوات إيلاماً و وحده لأي طفل |