Bir bağımlılığından dolayı tutuklanıyor ve başka bir bağımlılığa yakalandığını görüyoruz. | Open Subtitles | يُسجن الرجل بسبب إدمان واحد و نحن نراه يُدمن على أخرى |
Çok az zaman vardı ve başka bir yolu yok görünüyordu. | Open Subtitles | كان هناك وقت ضئيل جدا,و,حسنا بدا أنه ليس هناك طرية أخرى |
Mesleğimizin ödüllerinde nadiren para var ve başka bir yolla da elde etmedim. | Open Subtitles | نادرا ما تكون مكافآت مهنتنا نقدية، لا أستطيع الحصول عليها بأي طريقة أخرى. |
O gece benim öldüğüm geceydi ve başka birisinin kurtulduğu. | Open Subtitles | كانت تلك الليلة التى مُت فيها و شخص آخر أنقذ |
ve başka bir zamanda, başka bir yerde, daha fazlası da olabilir. | Open Subtitles | وفي زمان آخر ومكان آخر، لكان من الممكن أن يصبح شيء أكبر |
Kentten ve başka yerlerden hatırı sayılır sayıda insan kendilerini mahallenin ortasında bulacaktı. | TED | أناس مهمون جدًا من المدينة وغيرها سيجدون أنفسهم في وسط الحي. |
Emin olamayız, ama karınızın bazı takılarını ve başka şeyleri çaldığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | نحن لانستطيع التأكد,ولكننا نظن انه سرق بعض جواهر زوجتك وبعض الأشياء الأخرى |
Gördüğünüz gibi, Bulgaristan'da ve başka birçok toplulukta ev içi şiddet genellikle aile meselesi olarak görülüyor. | TED | أترون، في بلغاريا والعديد من المجتمعات الأخرى ينظر للعنف المنزلي على أنه مسألة شخصية. |
Bendeki sonuncuyu verdim ve başka bir tane almayı unuttum. | Open Subtitles | لقد أعطيت آخر نسخة لدي ونسيت أن أجلب نسخة أخرى |
Tümü altın madeninde çalışıyor, büyük kısmı fahişelik ve başka şeyle yapıyordu. | TED | كل هؤلاء الفتيات ذهبن إلى منجم الذهب، وكانت غالبيتهن مومسات يقمن بأمور أخرى. |
Robot bahçeden çıkabilse ve başka bir ilginç çevreye gidebilse ne olur diye düşünmeye başladık. | TED | لذلك بدأنا بالتّفكير، ما إن كان يمكن للروبوت أن يغادر الحديقة والذهاب إلى بيئات أخرى مثيرة للاهتمام؟ |
Cevap aranırken, tipik olarak başka olgular da keşfedilir ve başka sorular sorulmaya başlanır. | TED | في سياق البحث عن إجابة، بعض الظواهر تكتشف بالعادة و أسئلة أخرى تطرح. |
Ateş böcekleri kınkanatlı böceklerdir ve başka yöntemlerle de iletişim kurarlar. | TED | اليرعات هي جعالين والجعالين تتواصل بطرق أخرى |
ve başka bir kasırgalar serisi onların bulunduğu bölgede oluşuyorken ailemi geri aramak için "Radar Online"ı takip etmeye başladım. | TED | وبدأت تتبع الرادار على الإنترنت للاتصال مرة أخرى بالأسرة، في الوقت الذي كانت نواة إعصار أخرى تتشكل في منطقتهم. |
Özel askeri eğitimleri olduğunu düşünüyoruz, ve şimdi bir vurgun daha yaptılar ve başka bir masum insanı daha öldürdüler, Charlie. | Open Subtitles | نحن نعتقد بأنه قد تلقوا تدريب عسركي خاص وها هم قد بدؤوا يضربون ثانيةً وقد قتلوا شخصا بريئا آخر يا شرالي |
Kaynağımla irtibata geçerim ve başka bir şeyler biliyorlar mı öğreniriz. | Open Subtitles | سأطلب المساعدة من مصدري وأرى إن كانوا يعرفون أي شئ آخر |
Kız arkadaşım boş değil ve başka randevu da istemiyorum. | Open Subtitles | صديقتى مشغولة .. ولا أستطيع الذهاب فى ميعاد غرامى آخر |
Kız arkadaşım boş değil ve başka randevu da istemiyorum. | Open Subtitles | صديقتى مشغولة .. ولا أستطيع الذهاب فى ميعاد غرامى آخر |
Karanlıkta yaşamak ve başka bir dünyada saklanmak neye benzer bilmiyorsun. | Open Subtitles | لا تعرفي ماذا يعني العيش في الظلام والإختباء في عالم آخر |
Yine de bunlar ve başka faktörler dâhilinde yalan haberin tekrar tweetlenmesi ihtimali yüzde 70 daha fazlaydı. | TED | ومع هذا، كانت الأخبار الكاذبة أكثر عرضة للنشر من الأخبار المؤكدة بنسبة 70 في المائة، مسيطرة على كل هذه العوامل وغيرها. |
Aynen öyle ve başka birçok harika özelliğin daha var. | Open Subtitles | إنك محق ، ولديك العديد من الصفات الرائعة الأخرى أيضاً |
dedi. (Gülüşmeler) Ve ben de dedim ki, "Neden?" "Çünkü filler ve aslanlar vardı, o insanlar korktu ve başka bir yere gitti. | TED | حسناً، لقد كان متعباً للغاية، والأمر حقاً متعب. كان حينها بعد عمل شاق والعديد من السنوات المحبطة حتى وجدنا سلام، وأنتم ترون الوجه هنا مغطى بالحجر الرملي. |
Gruba elemeler bekleyebilir mi diye sordum ama sadece bana ve başka birine bağlıymış. | Open Subtitles | سألت الفرقة إذا كان الاختبار يمكن أن تنتظر، لكنها قالت انها باستمرار بالنسبة لي، والرجل الآخر. |
anlamı bu değil. İşte bu yüzden İngiltere ve başka yerlerde ünlü beraat davaları olmuştur. | TED | وكانت هناك حالات طعن تم الإحتفاء بها في بريطانيا وفي كل مكان بسبب ذلك. |