Bu yüzden, elbette, yapılan araştırmaların bunu tüm hastalar için daha verimli ve uygun maliyetli hâle getirmesini istiyoruz. | TED | لذا بالطبع، نود أن نري بحثا يتم الآن لجعل ذلك أكثر فعالية ويزيد القدرة على تحمل التكاليف لكل المرضى. |
İnsanların enerjiyi daha verimli bir şekilde kullanmalarını sağlamak istiyoruz. | TED | نحن نريد الأشخاص أن يكونوا أكثر كفاءة في استخدام الطاقة |
Bildiğim kadarıyla o yöntem, ikinizin birlikte öylesine verimli ve benzersiz çalışmanızdı. | Open Subtitles | ما أفهمه أن طريقة عملكما معا كانت مثمرة للغاية وفريدة من نوعها. |
Beş yıl önce bunu yapmak imkânsız görülebilirdi. Şu an yolsuzluk olmadan verimli bir şekilde yapabiliyoruz. | TED | منذ 5 سنوات كان هذا الأمر يبدو مستحيلا لكننا نقوم به الآن بشكل فعال وبدون أي مشاكل. |
Şöyle derlerdi, "Leyla, bunu teknik olarak nasıl verimli yapabilirim?" | TED | ليلا كيف تجعلي من هذه فعالة من الناحية التقنية ؟ |
Ama gerçekten çok verimli bir araç bu, ve bu görselleştirmeler, bilgi grafikleri ve görseller, bu araçtan açan çiçekler gibi. | TED | لكنها بيئة خصبة حقا، ويبدو الامر وكأنه عروض، رسوم بيانية، عرض بيانات، انها تبدو مثل الزهور التي تتفتح من هذه البيئة. |
Bu binalar esnek değil ve hastanenin verimli çalışması için hastane yataklarının dolu olmasını gerektiren bir sistemle çalışıyorlar. | TED | وهذه المباني ليست مرنة، فهي تحافظ على النظام فيها بحيث يجب أن تبقى الأسرّة ممتلئة لكي يعمل المستشفى بكفاءة. |
Başrahipler kutsal hazineleri çarçur edip verimli toprakları da köylülere mi bıraksınlar? | Open Subtitles | الأديرة تُبدد ثرواتها الثمينة وتسلم أراضيها الخصبة للعبيد والجواري لقد وجدت الكتاب |
İngiliz Oksijen Şirketi'nden mühendislerle çok verimli bir toplantı geçirdim ve gözden geçirilmesi gereken epey bir veri var. | Open Subtitles | وكان لي لقاء مثمر جدا مع المهندسين من شركة الاكسجين البريطانية و, حسناً ، هناك الكثير من المعلومات القادمه |
Bir alanı alıp bütün bu şeyleri dışarı atmak bizim için çalışabilecekleri en verimli yöntem değildi. | TED | ان مجرد أخذ حقل وازالة كل هذه الاشياء ليست بالضرورة الطريقة الأكثر فعالية ليتمكنوا من العمل. |
Fikirlere inanmayabilirsiniz, ama onlar başarmanın gayet verimli yolları. | TED | لربما لا توافق على الافكار لكنها ذات فعالية عالية في ذلك المجال |
Ve enerji bütçesini hazırlarsanız veri transferi bedavaya geliyor. büyük oranda verimli. | TED | و اذا قمت بحساب ميزانية الطاقة فإن بث البيانات يكون مجانيا كفاءة عالية في استخدام الطاقة |
Çevresel yönden zararsız, verimli ve insancıl. | TED | و هي مسئولة بيئياً، ذات كفاءة عالية وإنسانية. |
Bir zamanlar verimli bir iş geçmişimizin onuruna konuyu bir daha konuşalım. | Open Subtitles | لشرف علاقتنا التي كانت كانت ذات مرة مثمرة لنصلح الأمور من جديد |
Uzun ve verimli bir hayat mı yaşayacak yoksa kısa ve rahatsız bir hayat mı? | TED | هل ستحظى بحياة طويلة، مثمرة أو قصيرة، مضطربة؟ |
Aslında bitki proteinini hayvan proteinine çevirmek için çok verimli ve 3. Dünya ülkelerine bir ganimet. | TED | انها في الواقع تحويل فعال جدا من البروتينات النباتية في الحيوان انها هبة من السماء إلى العالم الثالث. |
Sadece çok daha eğitimli ve verimli şekilde satın alma yapmakla kalmayıp aynı zamanda borsadaki tüm karmaşık finansal işlemleri yapabilecektiniz. | TED | و ليس شراء أشياءٍ أكثر بطريقة حضارية و فعالة أكثر فقط، بل الإنخراط في جميع التعاملات المالية المتقدمة في سوق الأسهم. |
Bu kurak topraklara suyun gelmesi ile Okavango verimli bir cennete dönüşüyor. | Open Subtitles | و بينما يتدفق الماء في أراضي الصحراء تتحول أوكافانجو إلى جنة خصبة |
verimli bir biçimde yaptığı şey patatesi yeniden markalandırmak oldu. | TED | والذي قام به بكفاءة الملك حينها أنه غير مفهوم البطاطا |
Bu askerlerle takviye yapan ordu Kuzey Çin'in verimli ovalarına doğru ilerledi. | Open Subtitles | . . مدعوم بالقوات المدججة زحفوا إلى السهول الخصبة . شمال الصين |
Ben de bu acı menileri, verimli spermlere dönüştürmeliyim. | Open Subtitles | وأنا واجبٌ علي أن أحوّل مرارة المني إلى منيٌ مثمر. |
Ve doğada basınçlandırılmış membranlara dayanan çok verimli yapıların bir çok örneği mevcuttur. | TED | وفي الطبيعة .. يوجد عدة نماذج من الاغشية المضغوطة عالية الكفاءة وقوية البنية |
Bir kereliğine de olsa verimli bir şey yapmak güzeldi. | Open Subtitles | لطيفٌ جداً أن تفعل شيئاً مثمراً لمرة واحدة |
Aslında bugün biraz verimli olman bence senin için çok önemli.. | Open Subtitles | تعرف, فقط أعتقد أنه حقاً مهم جداً أن تكون منتج اليوم |
Şimdi çok geniş bir grup insan birlikte verimli çalışabilmemiz için gerekli araçları geliştiriyorlar. | TED | الآن هناك مجموعة من الناس يبنون أداة نحتاجها للقيام بالأمور معا بشكل أكثر فاعلية. |
Aslında, Jackie Sharp ile çok verimli bir konuşma yaptım. | Open Subtitles | في الواقع، كان لي محادثة منتجة جدا مع جاكي شارب |
Onun en sevdiğim yanı ise... onun çok etkili becerikli ve verimli olması. | Open Subtitles | وما يعجبني في هذا الدور إنه فعّال وكفوء وعنيف جداً |