Atilla'nın tehdidinden habersiz, alçakgönüllü ve çalışkan nüfusunun omuzlarında imparatorluk sarayının yükü var. | Open Subtitles | على تواضعها وسكانها الكادحين، ليست بعيده عن تهديد أتيلا، تحمل عبء البلاط الإمبراطوري. |
Kanıtın yükü senin üzerinde ve korkarım ki sağlam bir delilin yok. | Open Subtitles | يقع عبء إيجاد دليل على عاتقك وأخشى أنك لا تملكين دليلاً دامغاً |
Ve her ne kadar bu yükü senden almak istesek de, yapamayız. | Open Subtitles | وبقدر رغبتنا في رفع هذا الحمل عنك الآن فلن نستطيع فعل هذا |
Sırtından yükü atmak iyi hissettiriyor. | Open Subtitles | إنـه لشعور جيّد بالتأكيد أن تقلّص الوزن من أقدامك |
Bizler yapmak zorunda kalmayalım diye bütün yükü omuzlamaya kalktın. | Open Subtitles | لقد حاولتِ حمل هذا العبء حتى لا يضطروا لمقاساته بأنفسهم |
İnançsız, açgözlü insanların yükü altında ezilmekten bıktım. | Open Subtitles | لقد سئمت من سحقي تحت ثقل الجشع الذي لا يؤمن بشيء |
Gördüğünüz gibi, herkesin bir yükü vardır. Bu hayatın gerçeğidir. | Open Subtitles | الجميع لديه ثِقل ، إنه جزء من الحياة وكمثلأيشيءآخر .. |
Ve bu kuvvetler, elektrik yükü olan maddeleri çeker ve etkiler. | TED | وهذه القوى تجذب وتؤثر في الأجسام التي لديها شحنة كهربائية. |
Bu yükü yüklenmek istediğimi sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعرف إذا ماكنت مهتماً بتحمل هذا العبئ |
Çocuğunuzu, sizin bu hırsınızın ağır yükü altında ezilmesine zorlamanız çocuk işçiliğinden de beter. | Open Subtitles | تجبر طفلك على تحمل أعباء طموحاتك هذا أسوأ من عمالة الأطفال |
Küresel Hastalık yükü Projesi, dünya çapında duyma kaybıyla yaşayan 1,1 milyar insan olduğunu tahmin ediyor. | TED | يقدر مشروع عبء المرض العالمي أن هناك 1,1 مليار شخص يعانون من فقدان السمع في العالم. |
Böbrek yetmezliği olan hastaların diyaliz yükü taşımadığı bir dünya hayal edin. | TED | وتخيلوا عالمًا حيث مرضى الفشل الكلوي لا يجب عليهم تحمل عبء غسيل الكلى. |
Şunu da yapıyoruz -- yeniden söyleyeyim, asıl odağımız mağdurların üzerinden yükü kaldırmak. | TED | ثم إننا... مرة أخرى، تركيزنا الكبير ينصبّ على إزالة عبء العمل عن الضحايا. |
Sen kendi ıvır zıvırlarınla uğraşırken, bütün yükü ben üstleniyorum. | Open Subtitles | انا احمل الحمل كله هنا بينما تعمل انت لنفسك فقط |
Zamanın yükü, dünyada yoğundur. Ve doğan tüm insanlar ölmelidir. | Open Subtitles | الوزن الوقتي ثقيل علي هذا العالم و كل الرجال الذين ولدوا يجب أن يموتوا |
Ama Lindbergh Atlantik'i geçtiği zaman yükü de bir kişi ve biraz yakıt için anca yeterliydi. | TED | ولكن عندما قطع لندبيرغ الاطلنطي كان حمل طائرته مناسب فقط لشخص واحد وقليل من الوقود |
Endişelenecek başka birşeye ihtiyacı yok. Onu bu sabah görmeliydin. Sanki bütün dünyanın yükü onun omuzlarındaymış gibi görünüyordu. | Open Subtitles | كان عليكِ رؤيته صباح اليوم بدا وكأن ثقل العالم على كاهله. |
Bekledim, bekledim ve bekledim ama endişelenecek hiçbir yükü yokmuş gibi görünüyordu. | Open Subtitles | بحثت وبحثت وبحثت ، لكن لا يبدو أن يوجد ثِقل ينبغي أن أقلق منه |
Ancak savaş ya da devrimle ortaya çıkabilecek büyük bir enerji kaynağı, büyük bir patlama yükü. | Open Subtitles | شحنة متفجرة كبيرة، خزان كبير من الطاقة التي يمكن أن تنطلق فقط من خلال الحرب او الثورة |
Ne, bu ağır yükü hep taşıyacak mıydım? | Open Subtitles | ماذا،أعليّ أن أحمل هذا العبئ معي دائماً؟ |
Tamamen Batı Cephesiyle uğraşan Almanya bir Rus saldırısına karşı yükü, Avusturya Macaristan'ın taşıyacağını düşünüyordu. | Open Subtitles | ألمانيا ، المنشغلة تماماً في الجبهة الغربية تطلعت لأن تتولى النمسا-المجر تحمل أعباء الهجوم الروسي الكبير |
Bir hafta boyunca bu yükü taşımak? Biraz da beni düşünsene? | Open Subtitles | أحمل هذا العبء على كتفي طوال أسبوع، هلا تمالكت نفسك قليلاً؟ |
Böyle değerli bir yükü destekleyen inanılmaz narin bir yapı. | Open Subtitles | يالها من بُنية هشة مذهلة جداً لتدعم حمولة مهمة جداً |
Sonuç olarak yaptığın şey silah zoruyla yük çalmak. Bu çalıntı yükü, seninle hiçbir ilgisi olmayan piyasaya satıyoruz. | Open Subtitles | أنت تسرقون البضائع بالقوة ونحن نبيع البضائع للأسواق التي لن تتبعكم |
Kötü hasat ve Majesteleri'nin borçlarının yükü. | Open Subtitles | الحصاد السيئ وعبء ديون صاحب الجلالة |
Ve sen ve benim aramızdaki ilişkiyi korumak için bu yükü almak istedi. | Open Subtitles | وكان مُتقبلًا للرِضِيَ عبئ حِماية العلاقة بيني وبينك |
Bu yükü omzundan atman güzel oldu. Daha iyi hissediyor musun? | Open Subtitles | احسنت صنيعاً بازالتك لهذا الثقل من على صدرك اتشعر بالتحسن ؟ |