ويكيبيديا

    "yükü" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • عبء
        
    • الحمل
        
    • الوزن
        
    • حمل
        
    • ثقل
        
    • ثِقل
        
    • شحنة
        
    • العبئ
        
    • أعباء
        
    • العبء
        
    • حمولة
        
    • البضائع
        
    • وعبء
        
    • عبئ
        
    • الثقل
        
    Atilla'nın tehdidinden habersiz, alçakgönüllü ve çalışkan nüfusunun omuzlarında imparatorluk sarayının yükü var. Open Subtitles على تواضعها وسكانها الكادحين، ليست بعيده عن تهديد أتيلا، تحمل عبء البلاط الإمبراطوري.
    Kanıtın yükü senin üzerinde ve korkarım ki sağlam bir delilin yok. Open Subtitles يقع عبء إيجاد دليل على عاتقك وأخشى أنك لا تملكين دليلاً دامغاً
    Ve her ne kadar bu yükü senden almak istesek de, yapamayız. Open Subtitles وبقدر رغبتنا في رفع هذا الحمل عنك الآن فلن نستطيع فعل هذا
    Sırtından yükü atmak iyi hissettiriyor. Open Subtitles إنـه لشعور جيّد بالتأكيد أن تقلّص الوزن من أقدامك
    Bizler yapmak zorunda kalmayalım diye bütün yükü omuzlamaya kalktın. Open Subtitles لقد حاولتِ حمل هذا العبء حتى لا يضطروا لمقاساته بأنفسهم
    İnançsız, açgözlü insanların yükü altında ezilmekten bıktım. Open Subtitles لقد سئمت من سحقي تحت ثقل الجشع الذي لا يؤمن بشيء
    Gördüğünüz gibi, herkesin bir yükü vardır. Bu hayatın gerçeğidir. Open Subtitles الجميع لديه ثِقل ، إنه جزء من الحياة وكمثلأيشيءآخر ..
    Ve bu kuvvetler, elektrik yükü olan maddeleri çeker ve etkiler. TED وهذه القوى تجذب وتؤثر في الأجسام التي لديها شحنة كهربائية.
    Bu yükü yüklenmek istediğimi sanmıyorum. Open Subtitles لا أعرف إذا ماكنت مهتماً بتحمل هذا العبئ
    Çocuğunuzu, sizin bu hırsınızın ağır yükü altında ezilmesine zorlamanız çocuk işçiliğinden de beter. Open Subtitles تجبر طفلك على تحمل أعباء طموحاتك هذا أسوأ من عمالة الأطفال
    Küresel Hastalık yükü Projesi, dünya çapında duyma kaybıyla yaşayan 1,1 milyar insan olduğunu tahmin ediyor. TED يقدر مشروع عبء المرض العالمي أن هناك 1,1 مليار شخص يعانون من فقدان السمع في العالم.
    Böbrek yetmezliği olan hastaların diyaliz yükü taşımadığı bir dünya hayal edin. TED وتخيلوا عالمًا حيث مرضى الفشل الكلوي لا يجب عليهم تحمل عبء غسيل الكلى.
    Şunu da yapıyoruz -- yeniden söyleyeyim, asıl odağımız mağdurların üzerinden yükü kaldırmak. TED ثم إننا... مرة أخرى، تركيزنا الكبير ينصبّ على إزالة عبء العمل عن الضحايا.
    Sen kendi ıvır zıvırlarınla uğraşırken, bütün yükü ben üstleniyorum. Open Subtitles انا احمل الحمل كله هنا بينما تعمل انت لنفسك فقط
    Zamanın yükü, dünyada yoğundur. Ve doğan tüm insanlar ölmelidir. Open Subtitles الوزن الوقتي ثقيل علي هذا العالم و كل الرجال الذين ولدوا يجب أن يموتوا
    Ama Lindbergh Atlantik'i geçtiği zaman yükü de bir kişi ve biraz yakıt için anca yeterliydi. TED ولكن عندما قطع لندبيرغ الاطلنطي كان حمل طائرته مناسب فقط لشخص واحد وقليل من الوقود
    Endişelenecek başka birşeye ihtiyacı yok. Onu bu sabah görmeliydin. Sanki bütün dünyanın yükü onun omuzlarındaymış gibi görünüyordu. Open Subtitles كان عليكِ رؤيته صباح اليوم بدا وكأن ثقل العالم على كاهله.
    Bekledim, bekledim ve bekledim ama endişelenecek hiçbir yükü yokmuş gibi görünüyordu. Open Subtitles بحثت وبحثت وبحثت ، لكن لا يبدو أن يوجد ثِقل ينبغي أن أقلق منه
    Ancak savaş ya da devrimle ortaya çıkabilecek büyük bir enerji kaynağı, büyük bir patlama yükü. Open Subtitles شحنة متفجرة كبيرة، خزان كبير من الطاقة التي يمكن أن تنطلق فقط من خلال الحرب او الثورة
    Ne, bu ağır yükü hep taşıyacak mıydım? Open Subtitles ماذا،أعليّ أن أحمل هذا العبئ معي دائماً؟
    Tamamen Batı Cephesiyle uğraşan Almanya bir Rus saldırısına karşı yükü, Avusturya Macaristan'ın taşıyacağını düşünüyordu. Open Subtitles ألمانيا ، المنشغلة تماماً في الجبهة الغربية تطلعت لأن تتولى النمسا-المجر تحمل أعباء الهجوم الروسي الكبير
    Bir hafta boyunca bu yükü taşımak? Biraz da beni düşünsene? Open Subtitles أحمل هذا العبء على كتفي طوال أسبوع، هلا تمالكت نفسك قليلاً؟
    Böyle değerli bir yükü destekleyen inanılmaz narin bir yapı. Open Subtitles يالها من بُنية هشة مذهلة جداً لتدعم حمولة مهمة جداً
    Sonuç olarak yaptığın şey silah zoruyla yük çalmak. Bu çalıntı yükü, seninle hiçbir ilgisi olmayan piyasaya satıyoruz. Open Subtitles أنت تسرقون البضائع بالقوة ونحن نبيع البضائع للأسواق التي لن تتبعكم
    Kötü hasat ve Majesteleri'nin borçlarının yükü. Open Subtitles الحصاد السيئ وعبء ديون صاحب الجلالة
    Ve sen ve benim aramızdaki ilişkiyi korumak için bu yükü almak istedi. Open Subtitles وكان مُتقبلًا للرِضِيَ عبئ حِماية العلاقة بيني وبينك
    Bu yükü omzundan atman güzel oldu. Daha iyi hissediyor musun? Open Subtitles احسنت صنيعاً بازالتك لهذا الثقل من على صدرك اتشعر بالتحسن ؟

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد