Kocam dışarıda bir yerde, yağmur yağıyor ve ikimiz de içiyoruz. | Open Subtitles | زوجي بالخارج في بمكان ما انها تمطر وكلانا نتناول الشراب الآن |
Bu gece yağmur yağıyor, yani arabanıza bir şey olmaz. | Open Subtitles | إنها تمطر الليلة لذا سيارتك يجب أن تكون بحالة جيدة |
Tae Gong Shil, yağmur yağıyor. Bir yere mi gidiyorsun? | Open Subtitles | . أنها تمطر الآن يا تاي جونج سيل هل ستذهبين إلي مكان ما ؟ |
Güzel bir İskoçya havası, hanımefendi. Yağmur dümdüz yağıyor. Belki biraz yan olabilir. | Open Subtitles | إنه طقس إسكتلندي جميل سيدتي المطر يتساقط صافي تقريبا في الأسفل |
İlk olarak epey bir kar yağıyor ve birikiyor. | TED | أولًا، من المهم أن تتساقط كميةٌ كبيرة من الثلج وأن تتراكم. |
Buraya geldiğimizden haberi yağıyor. | Open Subtitles | إنها تُمطر مثل الجحيم منذ أن أتينا إلى هنا |
Bulutları yoğun ve Titan'ın yüzeyine yağıyor, gölleri ve denizleri sıvı metanla dolduruyor. | TED | تتكاثف غيومه لتتحول إلى مطرٍ يهطل فوق سطح تايتن، وذلك لتحافظ على البحيرات والبحار المملوءة بالميتان السائل. |
Oh, bak, yağmur yağıyor. Bahçe için iyi birşey, değil mi? | Open Subtitles | انظروا, انها تمطر هذا جيد للحديقة, أليس كذلك؟ |
Anne, o sadece bir yabancı. Aç ve dışarıda yağmur yağıyor. | Open Subtitles | امي.انها غريبه عن هنا انها جائعه والسماء تمطر بالخارج |
Türkler suratlarına tükürür, bunlar "yağmur yağıyor" derler. | Open Subtitles | يقوم الأتراك بالبصق في وجوههم فيقولون لهم لابد أنها السماء هي التي تمطر |
Etrafında sıcaktan kavrulmuş ılgınların üstüne yağıyor | Open Subtitles | تمطر على اشجار الطرفاء الجافة الصنوبرات السعيدة التي تتألق من وهج الندى |
Çok şiddetli yağıyor, eve tek başıma nasıl döneceğim? | Open Subtitles | بدأت في التفكير إنها تمطر بشدة كيف سأصل للبيت بنفسي؟ |
- Bunu söylediğinde hep yağıyor. - Bahçede kalırım. | Open Subtitles | ـ دائماً تقولين ذلك ودائماً تمطر ـ سوف اظل قريبة من الحديقة |
Bazı sabahlar. cinayet mehali gibi. voov! Kar cidden iyi yağıyor. | Open Subtitles | في الصباح يبدو كمسرح للجريمة الثلج يتساقط بغزارة |
Dışarıda kar yağıyor. Soğuktan korunmanız için size bir şey verebilir miyim? | Open Subtitles | الثلج يتساقط بالخارج هل أقدّم لك مأوى من البرد؟ |
Çok fazla kar yağıyor. Sence kapak resmi alabilir miyiz? | Open Subtitles | ان الثلج يتساقط بشكل غزيرجداً هل تعتقد أنه يمكننا من الحصول على القليل من الصور؟ |
Yağmur yağıyor, karlar eriyor ama bu sular sokağın aşağısındaki şu mazgaldan içeri akıyorlar. | Open Subtitles | الأمطار تتساقط ، الثلج يذوب لكنّ الماء يتدفّق بطول الشارع وينزل في بالوعة الصرف هذه. |
Anlaştık! Tanrım, kalem yağıyor. | Open Subtitles | اتفقنا, الشكر للرب إنها تُمطر أقلام رصاص |
Gece uyanık olacağım, yağmur şiddetli yağıyor. | Open Subtitles | سوف أكون فوق طوال الليل والمطر يهطل على عبر سقف الغرفه |
Sokakta yürüdüğünde kelimenin tam anlamıyla gökten kadın yağıyor. | Open Subtitles | هو يمطر عمليا ملابس النساء التحتية عندما يتمشّى في الشارع. |
Bizim orada hâlâ kar yağıyor. | Open Subtitles | لأن راهنت في موطنى الأصلي ما زال ينزل الثلج |
Tavuk kümesinde yağmur yağıyor galiba. | Open Subtitles | يبدو ان هناك مطر فى حظيرة الدجاج |
Selam tatlım. Tanrım bardaktan boşanırcasına yağıyor. | Open Subtitles | مرحباً يا عزيزتي, المطر ينهمر بغزارة في الخارج, أليس كذلك؟ |
Dışarıda Silahşor falan mı yağıyor? | Open Subtitles | هل تُمطِر السّماء فُرساناً في الخارِج؟ |
Şansa bak! Ne zaman buluşsak yağmur yağıyor. | Open Subtitles | أننا غير محظوظين كلما نكون لوحدنا , تهطل الأمطار |
BB benzin istasyonundayız bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor. | Open Subtitles | كنا في محطة بي ام بي وهطلت الأمطار في الخارج ولا أقصد أمطار عادية كانت سيول جارفة |
Bir kız tanıyorum güldüğünde yağmur yağıyor. | Open Subtitles | ..أَعْرفُ بنتا،عندماتَبتسمُ،. فانها تمطرُ. |
Belediyeye ve emniyete telefonlar yağıyor. | Open Subtitles | مكتب رئيس البلدية وقسم الشرطة تنهال عليهما المكالمات |
Kar mı yağıyor yoksa baban yalan mı söylüyor. | Open Subtitles | إن كانت سـ تُثلج أو أن والدكِ يكذب عليكِ. |