Anlamı yaratmak ve kimliği inşa etmek yanlışı doğru yapmıyor. | TED | صياغة المعنى و بناء الهوية لا يحول الخطأ إلي صواب |
- Ama doğruyu, yanlışı bildi... ve ortalığı biz karıştırdık. | Open Subtitles | و هو يعلم الصواب من الخطأ و لكننا ملخبطين جدا |
Pekâlâ, 5. oyunun büyüsü. Ne yazık ki, yanlışı seçtin. | Open Subtitles | حسناَ سحر المرة الخامسة آسف يا بني لقد التقطت الخطأ |
Bu doğruyu yanlışı ayırt edemeyen cahil birisi için nazik bir dildir. | Open Subtitles | وهل الكلام المهذب يكون مع بائع جوال، لايستطيع التفرقة بين الصواب والخطأ. |
Kim olduğumu bile bilmiyorken doğru ya da yanlışı nasıl bilebilirim ki? | Open Subtitles | كيف يفترض أن أعرف الصواب مـن الخطأ وأنـا لا أعــرف حقيقـة نفسـي |
İşin kolayına kaçtığın için seni suçlayamam fakat bu yanlışı düzeltme zamanın geldi. | Open Subtitles | لن ألومك على قطف ثمرة قريبة لكن .. الوقت قد حان لتصحيح الخطأ |
Şuna ne dersiniz? Doğruyu yanlışı anlayacak kadar büyüdü artık. | Open Subtitles | لابد أنها كبرت بما فيه الكفاية لتعرف الصواب من الخطأ |
Ama ben sistemin çocuğuyum, kimse bana doğruyu yanlışı öğretmedi. | Open Subtitles | لكني ابنة النظام , لم يعلمني احد الصواب من الخطأ |
Trajedi sonrası baskın bir rol modelini idolleştirmek doğruyla yanlışı ayırt etmeyi zorlaştırabilir. | Open Subtitles | محبة قدوة مسيطرة في صحوة مأساة قد تجعل الخط بين الخطأ والصواب ضبابي |
Bir nokta da doğruyu değil de yanlışı seçersen asıl sen osundur. | Open Subtitles | في نقطة ما .. عندما أخترت الخطأ على الصواب هذا يقع عليك |
Ve biz doğru ile yanlışı önemsiyoruz. | TED | ونحن نهتم لمعرفة ماهو الصواب وماهو الخطأ. |
Sürekli yanlış yapmanın, hep yanlışı seçmenin ölümcül ağırlığı altında eziliyor, daha mücadele etmeye bile başlamadan pes etmek zorunda kalıyorsun. | Open Subtitles | أمام الشيء المُقدّر والفعل والاختيار الخطأ والاستسلام حتى قبل أن تبدئي القتال |
Gerçek bilgelik doğruyu ve yanlışı, ayırdedebilme yeteneğidir. | Open Subtitles | إن الحكمة الحقيقية تكمن فى قدرتك على التفرقة بين الصواب و الخطأ |
Oğlum doğruyla yanlışı ayırt etmeyi bilir. | Open Subtitles | إنه يعرف الفرق بين الخطأ والصواب. تأكدوا من هذا. |
Yıllarca izole yaşaması doğruyla yanlışı ayırt etmesi için gereken yeteneği edinmesini engellemiş. | Open Subtitles | السنوات التي قضاها في عزلة لم تجعله يتسلّح بهذه الأشياء خاصّة الحكم على الخطأ من الصواب. |
Ve ondan sonra beş centlik yanlışı mutluluğumun anahtarı olarak kullandım. | Open Subtitles | وهذا عندما حوّلتُ هذا الخطأ الكتابيّ إلى مفتاحٍ لسعادتي |
Doğruyla yanlışı ayırmayı öğrenmek sandığın kadar zor değil. | Open Subtitles | انه لَيسَ صعب كما تَعتقدُ ان تتَعَلّم الصواب مِنْ الخطأ |
Doğruyu ve yanlışı ayırt etmek için telif hakları uzmanı olmak gerekmez. | Open Subtitles | لاتحتاج أن تكون خبيراً في الممتلكات الفكرية لتعرف وتميز بين الصواب والخطأ |
"Ahlaki belirsizlik" ise "Televizyon programları, doğru ile yanlışı ayırt edebilmeme engel oluyor." | TED | الغموض الأخلاقي هي عروض تلفزيونية . التي لا تقوم على التميز في الفرق بين الصواب والخطأ. |
- Akşamki karışıklık için özür dilerim. - Daha fazla yanlışı kaldıramayız. | Open Subtitles | ــ آسف علي خلط الأرقام ــ لا يمكننا تحمل المزيد من الأخطاء |
Doğruyu ve yanlışı ayırt edebilir ve çevresinde sahip olduğu yeri anlayabilirdi. | Open Subtitles | كان لديه حس أقوى بالصواب والخطأ وفهم متنامِ لمكانه في العالم |
Onu yanıma aldım, uyuşturucuyu bıraktırdım, doğruyla yanlışı öğrettim. | Open Subtitles | اخذته وجعلته يقلع عن ذلك علمته الخطا من الصواب |
YNH: Evet, öyle. Yani teknoloji değişiyor ve artık hem doğruyu, hem kurguyu ve yanlışı yaymak daha kolay. | TED | يوفال: نعم، إنه كذلك، اعني، التكنولوجيا تتغير، وأصبح الآن من السهل الآن نشر كلاً من الحقيقة والخيال والباطل. |
Başkan West'i indirme fikrine öyle kapılmıştım ki,doğru ve... yanlışı ayıramadım. | Open Subtitles | لقد انغمست في محاولة اسقاط العمدة ويست حتى أصبحت لا أفرق بين الحق و الباطل |