Kısacası, senaristlik marifetiyle alakalı genel inanış, nerede olduğu ve nerede bulunabileceği, yanlıştı. | TED | ببساطة، الحكمة التقليدية حول إستحقاق كتابة السيناريو أين كان وأين يمكن العثور عليه كان خطأ |
Bence hep yanlıştı çünkü bence yaratıcılık oldukça işbirliği demekti ve muhtemelen de geniş bir şekilde interaktifti. | TED | أعتقد أنها كانت دائما على خطأ لأنني أعتقد دائما أن الإبداع تعاوني للغاية و ربما يكون تفاعلياً بشكل أكبر |
Bilimimiz ve fosillerimizin güvenliği için! Ama bu çok yanlıştı. | Open Subtitles | من أجلِ سلامة عِلمنا وإحفوريّتنا وكان كلّ ذلك خاطئاً للغاية |
Tamam, ordunun size yaptığı yanlıştı, ama belki tanıklığın işe yarayabilir. | Open Subtitles | الذي الجيش إليك كان خاطئ. لكن لربّما شهادتك يمكن أن تساعد. |
O adamların bildiği şifreler yanlıştı çünkü sana verdiğim şifrelerin hepsi yanlıştı. | Open Subtitles | مجموعة من الناس هنا لديهم رموز خاطئة لإني أعطيتك جميع الرموز الخاطئة |
Açıklamamız gereken şeyler var! Aslında, sana verilen belgeler yanlıştı! | Open Subtitles | هناك شيء نريد إيضاحه , أعطي المستند إليك بطريق الخطأ |
Onu pek çok kez öldürebilirdim. Ama bir şeyler yanlıştı. | Open Subtitles | كان بوسعي قتله عدة مرات يا بروكستون لكن شيئاً ما كان يبدو خطأ |
Kaçmanız yanlış değildi. Yaptığınız yanlıştı. | Open Subtitles | لم يكن الإبتعاد عن ذلك خطأ طريقة قيامكما بذلك كانت خاطئة |
Hayat tarzımız yanlıştı... hatalarımızın kurbanı olduk... kıskıvrak bağlanmıştık. | Open Subtitles | طريقة عيشنا ، نعم . كان ذلك خطأ نحن وقعنا في شرك الخطيئة |
Hatırldığım tek şey bu. Maalesef hepsi yanlıştı. | Open Subtitles | هذا كُل ما أذكره, ويؤسِفنى أن أقول أن كله خطأ. |
Bu testler asla kusursuz olmaz. Bir şey yanlıştı, biliyordum. | Open Subtitles | تلك الإختبارات لم تكن ممتازة على الاطلاق لذلك علمت أن هناك خطأ ما |
Gerek yok. Karanlık güçlere bulaşmam yanlıştı. Şimdi anlıyorum. | Open Subtitles | كلا , كلا , إنه بخير , إنه كان خطأ أن أتدخل مع قوات الظلام , أنا أرى ذلك الآن |
O da şu: Sezgisel, sarsılmaz bir inançtı ve yanlıştı. | TED | كان إيماناً بديهياً و مسيطراً و كان خاطئاً. |
Ve o parlak çubuklar yanlıştı. Çok yanlıştı. | Open Subtitles | وكان استخدام العصيان المضيئة خاطئاً، خاطئاً جداً |
Yaptığınız şey yanlıştı, ama annenize Sevgililer Günü'nde hedi vermeyi istemek güzel bir şey. | Open Subtitles | ما فعلتم كان خاطئاً لكنه جميل أنكم أحضرتم لأمكم هدية يوم عيد الحب |
Senden hoşlanıyorum, Gigi ile yatmam çok aptalca ve yanlıştı. | Open Subtitles | أنا معجب بك النوم مع جيجي كَان أمر خاطئ وغبي |
M.J'in yaptığı yanlıştı, ama... çocuklarla bu kadar zaman geçiren insanın.. | Open Subtitles | ما فعله إم جي كان خاطئ لكنني اجد من الصعب تصديق |
İlki, Hakim Lourie, kendi oluşturduğu basit biyolojik teorisi tamamen yanlıştı. | TED | القاضي الاولي يدعي لوري اعتمد على نظرية بيولوجية خاطئة تماما |
Yine de bana bu şekilde yalan söylemen çok yanlıştı! | Open Subtitles | كل الأمور سواء، من الخطأ جداً أن تكذب عليَّ كما فعلت |
Sonuçlar fazla iyiydi Birşeyler yanlıştı | Open Subtitles | يارجل, الذهب كان خطئاً, لكن اكتشافه رائع |
İslam sizin ülkenize 2001'de düşmanlıkla girdi. Bu yanlıştı. | Open Subtitles | الإسلام جاء إلى بلدك بعدائية عام 2001، وذلك كان خاطئا. |
Bu şekilde karşına çıkmam yanlıştı biliyorum ama düşündüm ki benim gibi bir çocuğun senin gibi bir kızın ilgisini çekmesi için çok uçuk bir şey yapmalıydım. | Open Subtitles | أعلم أنى أخطأت بفعلى هذا أن أتطفل عليك على هذا النحو و لكنى أدركت أنه ما كان لشخص مثلى أن يجذب إِهتمام |
- Bu yaptığım yanlıştı. - Onunla yerleri değiştirebilsem, değiştirirdim. | Open Subtitles | ذلك كان خطئًا لو وسعني مبادلتها المصير لفعلت |
Eğer Ryan'ı ben ittiysem, ve o öldüyse, o zaman bu yanlıştı. | Open Subtitles | إذا أنا دَفعتُ رايان، وهو ماتَ، ثمّ ذلك كَانَ خاطئَ. |
Yaptıkları yanlıştı ama gazeten dahil hiç kimse, onun aynı zamanda yas tutan cevaplar arayan bir baba ve eş olduğunu yazmadı ama neden benim için önemli olduğunu herkesten çok senin anlaman gerek. | Open Subtitles | ما فعله الآن كان خاطئًا لكن لا أحد بما فيهم صحيفتك ذكر قد حقيقة أنه كان أبًا |
- Bu yanlıştı? Daha hızlı olabilirdi. | Open Subtitles | -وكان الامر فيه خطا كان يجب ان يكون سريعا |
Maçtan sonra yaptığım, seni öpmem yanlıştı. | Open Subtitles | ما فعلت كان خاطئاَ |
Harika olması gerekiyordu ama hesaplamaların hepsi yanlıştı. | Open Subtitles | لقد كان من المفترض أن يكون رائعاً ولكن كل حساباتهم كانت خاطئه بالمره |
Size son 20 senedir söylediklerimin hepsini unutun, dedi. Söylediklerim yanlıştı. | TED | وقال: كل ما اقوله لكم منذ 20 عاما الماضية انسوه, فهو خاطيء |