ويكيبيديا

    "yapabilmek" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • القيام
        
    • فعل
        
    • لصنع
        
    • ولأفعل
        
    • حتى نقوم بالتسجيل
        
    Ama bunu yapabilmek için, önce imkansızmış gibi görünen bir şey yapmanız gerekiyor. TED لكن لأجل هذا، يجب القيام بأمرٍ قد يبدو لأوّل وهلةٍ مستحيلا تماماً.
    Bunu yapabilmek demek Benim temiz, verimli, ve ucuz enerjiyi bulunduğum yerde üretebilmem demek. TED أن تكون قادرا على القيام بذلك يعني أنه بمقدوري توليد الطاقة بنظافة، وفاعلية وبثمن بخس تماما حيث أنا.
    Ama yine de, bazen iyi şeyler yapabilmek çok güzel. Open Subtitles مع ذلك فانه من اللطيف ان يستطيع المرء فعل الاشياء
    Ben parçalara bölünmemiş bir web istiyorum bazı ülkeler gözetleme yapabilmek için bölmeyi savunuyor. Demokrasi için sağlam bir zemin oluşturacak TED أريد واحدة غير مجزأة إلى عدة أجزاء، كما اقترحت بعض الدول كرد فعل على حوادث المراقبة الأخيرة.
    Sen, aynı iksirden bir daha yapabilmek için yeterli kulak kaldı mı? Open Subtitles أنت ، هل لديك ما يكفي من الأذن لصنع جرعة أخرى ؟
    Bunu yapabilmek için de bazı şeyleri unutmak gerekiyordu Noel gibi. Open Subtitles ولأفعل هذا، تحتم عليّ نسيان أمور... كعيد الميلاد.
    Birinin göz bozukluğuna sahip olduğunu farkettiğimizde sıradaki iş bunun sebebini araştırmaktı, bunu yapabilmek için, gözün iç kısmına erişimimizin olması gerekti. TED وبمجرد أن نكتشف أن أحدهم لديه بصر ضعيف، التحدي الموالي هو معرفة السبب، ولنستطيع القيام بذلك، نحتاج إلى الوصول إلى داخل العين.
    Bunu yapabilmek için, radikal bir açık sözlülüğe ve şeffaflığa ihtiyacımız olduğunu anladım. TED ومن أجل القيام بذلك، أدركت أننا سنحتاج إلى المصداقية المطلقة والشفافية المطلقة.
    Bunu yapabilmek bir lütuf. Open Subtitles انها نعمة أن تكون قادرة على القيام بذلك.
    Çıplak olmak ve hala bunu yapabilmek. Open Subtitles أن تكون عارياً ولا تزال قادراً على القيام بهذا
    Öyle bir işi yapabilmek için çok özel bir insan olmak gerekir. Open Subtitles يتطلب إنسان مميز جداً للقدرة على القيام بهذا العمل
    Şimdi asıl sorun, bunu gereken ölçekte yapabilmek. Bu üç ülkede bunu yapabilmek, bu gerçekten büyük bir iş. TED التحدي الآن، بالطبع، فعل ذلك على النطاق المحتاج إليه عبر هذه البلدان الثلاثة، و هذا تحدي كبير.
    Diğer insanların yapamadıklarını ve anlamadıklarını yapabilmek. TED صحيح؟ ان تكون قادراً على فعل اشياء , الاخرين لايقدرون على فعلها او حتى فهمها.
    Yani kendine onun yaptığı gibi bir şey yapabilmek. Sence onu delirtecek birşeyler mi söyledim? Open Subtitles انه ياخذ شيء ، لذلك أعنى أفعل بنفسك ،مثلما فعل
    Sadece bir tane çip yapabilmek için onlardan milyonlarcasını ayarlamam gerekir. TED إذا أنه لا بد من ترتيب البلايين من هذه المواد لصنع شريحة حاسوب واحدة.
    Robot yapabilmek için iki organizmadan ilham alıyoruz. TED فى الحقيقة لصنع روبوت نأخذ الإلهام من اثنين من الكائنات الحية.
    Bu iki organizmayı alıyoruz ve yeni bir tür robot yapabilmek için, onları birleştiriyoruz. TED لذا نأخذ هاذين الكائنين ونمزجهم مع بعضهم لصنع نوع جديد من الروبوت
    Bunu yapabilmek için onu anlamam gerek. Lütfen. Open Subtitles ولأفعل ذلك، يجب أن أفهمها، أرجوك.
    Bunu yapabilmek için, başka birine dönüşmem gerekti. Başka bir şeye dönüşmem gerekti. Open Subtitles "ولأفعل هذا، لابد أن أكون شخصًا آخرًا"
    Bunu yapabilmek için, başka birine dönüşmem gerekti. Başka bir şeye dönüşmem gerekti. Open Subtitles "ولأفعل هذا، لابد أن أكون شخصًا آخرًا"

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد