Bunlar mültecilere yardım etmememiz için değil, yardım etmemiz için olan nedenler. | TED | وهذه بالضبط هي الأسباب التي علينا أن نساعد اللاجئين من أجلها، وليست سبب عدم مساعدتنا إياهم. |
Phoebe, insanlara yardım etmemiz gerek, zarar vermemiz değil. | Open Subtitles | فيبي، من المفترض أن نساعد الناس لا أن نَضرهُم |
Mesele iki ölü çocuk ve onlara yardım etmemiz gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | ولكن السبب اثنين من الاطفال القتلى، وأعتقد أننا يجب أن مساعدتهم. |
iyi kararlar almaları için onlara yardım etmemiz gerektiğini düşünebilirsiniz. | TED | ويرى البعض الآخر أنه علينا مساعدتهم لاتخاذ قرارات أفضل. |
Bugün onun alıştırmasına yardım etmemiz gerekiyordu. | Open Subtitles | كان علينا مساعدتها اليوم في التدريب عليها |
Yani bizimle çalışmak istiyorlar ve dostumuz olup onlara yardım etmemiz için bize yardımcı oluyorlar ve tersi. | Open Subtitles | ويكونوا أصدقائنا ويسمحوا لنا أن نساعدهم ليساعدونا والعكس بالعكس. وأصبحنا نتنقل بلوحات الإعلانات |
Bu kaybı atlatması için kızımıza yardım etmemiz gerekmez mi? | Open Subtitles | ألا يجب علينا مساعدة إبنتنا على تخطي هذا الفقدان ؟ |
PM: Milo ailesi tarafından eve çağırıldı, yalnız kalmamız ve ona yardım etmemiz için zaman veriyor. | TED | بيتر مولينكس : هنا مايلو .. يتم مناداته من قبل والديه وهذا الوقت نتصرف به وحدنا بدون وجود مايلو لكي نساعده قليلا |
Pardon. Birbirimize yardım etmemiz sorun olmaz değil mi? | Open Subtitles | اوه ، آسفة ، هل من الممكن أن نساعد بعضنا ؟ |
Bizim insanlara yardım etmemiz gerekiyordu, öyle değil mi? | Open Subtitles | من المفترض اننا نساعد الناس اليس كذلك لهذا تم اعادتنا |
Bizim insanlara yardım etmemiz gerekiyordu, öyle değil mi? | Open Subtitles | من المفترض اننا نساعد الناس اليس كذلك لهذا تم اعادتنا |
Bu noktada, tek umudumuz, birbirimize yardım etmemiz. | Open Subtitles | في الوقت الحالي، فالأمل الوحيد هو أن نساعد أنفسنا |
Belki de yapmamız gereken buydu, belki de insanlara yardım etmemiz gerekiyordu. | Open Subtitles | ربما هذا هو المفترض أن نقوم به اتعلمين , ربما من المفترض ان نساعد الناس |
Biz onlara doğruyu söyleriz. İnanmaları için biraz yardım etmemiz gerek. | Open Subtitles | نقول لهم الحقيقة علينا فقط مساعدتهم على تصديقها |
Zedd, belki Pusula bizi buraya onlara yardım etmemiz için getirmiştir. | Open Subtitles | (زيد) , ربما قادتنا البوصلة إلى هنا حتى يتسنـّى لنا مساعدتهم. |
Canlı olduklarını ve onlara yardım etmemiz gerektiğini söylediler. | Open Subtitles | ... قالوا أنهم أحياء وعلينا مساعدتهم |
Ona yardım etmemiz gerekiyordu, ama bizi oyuna getirdi. Evet. | Open Subtitles | لقد كان يتوجبُ علينا مساعدتها ولكنَّها قد تلاعبت بنا |
Başkalarına da zarar vermeden onu durdurmamız, belkide ona da yardım etmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | علينا أيقافها من أيذاء أشخاص آخرين , و ربما مساعدتها |
Şey, Claire kendisi objelere dokunamayacağına göre, ona yardım etmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | {\pos(192,230)} بما أنّ (كلير) لا تستطيع إمساك القطعتان الأثريتان بنفسها، فعلينا مساعدتها. |
Biri vurulmuş, yardım etmemiz gerek. | Open Subtitles | ،قد تم إطلاق النار على أحدهم يجب أن نساعدهم |
Sence onlara yardım etmemiz gerekir mi? | Open Subtitles | حسناً , هل تعتقدين أنّ علينا , لا أعلم , أن نساعدهم ؟ |
Birbirimize yardım etmemiz çok ama çok önemli. Çünkü ön yargı ve ideolojiler yüzünden toplum insanları depolara kapatıyor. | TED | تشكل مساعدة بعضنا البعض أهمية فعلية، لأن المجتمع سرعان ما يضع الناس في قوالب معتمدا على الانحياز والعقائد. |
Mesajdaki kişi o... Ona yardım etmemiz lazım. | Open Subtitles | انها الشخص فى الرسالة الذى يجب أن نساعده |
Bu yüzden çok geç olmadan bu bilgiyi saklamalarına yardım etmemiz gerek. | Open Subtitles | لهذا نريد أن نساعدهم على الأختفاء قبل أن لا يكون الوقت متأخراً لذلك |
Onun masum olduğunu bilen sadece biz varız. Ona yardım etmemiz gerek. | Open Subtitles | نحن الوحيدين الذين نعرف، أنها بريئة، علينا أن نساعدها |